İlk derse girdikten sonra Erol ile görüşmeye gidecektim ancak gelen bir duyuru sonucunda hemen çağrıldım.Çok heyecanlandım tabi.Mektubumu okumuştu ve gerçekten kaçmaya çalışan ,muhtemelen okulun en zeki kişisiyle konuşacaktım kaçış hakkında.
O kadar puanı topladığına göre belli ki uzun zamandır buradaydı.Burası hakkında çok şey biliyor olmalıydı.
Neyse her zamanki prosedürlerin yanında Bu sefer oraya gitmeden aşırı önlem aldılar. Gözlerimi bağladıktan sonra yönümü kaybetmem için başımı döndürene kadar kendi etrafımda döndürttüler ama bu sefer fazla abarttılar.
Sonra bir yere geldik. Adım olarak hepsini sayıyordum ama hangi yöne gittiğimiz hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Daha sonra bir yere girdik ve biraz ilerledikten sonra tekrar kendi çevremde dönmemi söylediler. Bu sefer baya bir döndürttüler. Kusmak üzereydim.
Sonra bir yere girdik ve aşırı yüksek sesle müzik çalıyordu öyle ki bağırsam kendi sesimi hiç duyamazdım.
Derken hücresinin yanına geldim hücresi değişmişti . bizi yalnız bıraktıktan sonra hiç vakit kaybetmeden
"Okudun mu 23 ü? Dedim sırıtarak
"Sence 923 puana gelmiş biri olarak nasıl puan alabileceğimi bilmiyor muyum?"
"nasıl puan alacağını mı? Neden bahsediyorsun sen?"
"23 numaralı sayfadan"
"23' te bu mu vardı başka bir şey yok muydu, bir kağıt falan?"
"Hayır puan alma yöntemleri işte, bende dalga geçtiğini düşünmüştüm benimle."
"Hayır olamaz"
Kaçışla alakalı her şeyi yazdığım mektup kaybolmuştu,müdürün eline geçmiş olabilirdi. Saffet hocanın eline geçmiş olabilirdi.İşim kesin bitmişti.Hayatımın geri kalanını tekli hücrede geçirecektim.
Devam ettim
"lütfen şaka yaptığını söyle kaçış hakkındaki mektubumu okumadın mı ?"
"birincisi hayır ve ikincisi ne söylediklerine dikkat et şu kameraları görmüyor musun?"
"salla onları onlar sadece görüntü kaydediyor onlar, bizi duyamazlar" öte yandan çok korkuyordum büyük ihtimalle geçen sefer beni döndürürlerken düşürmüş olmalıydım . Sonsuza kadar burada kalacaktım
"tamam öt bakalım sen neden bahsediyorsun?"
Bu sırada alçılarındaki resimler inceliyordum yeni hiçbir şey eklememişti.sağ ayağında isimler sol ayağında da ev vardı şu 100lerce pencereli ev.
Sonra birden aklıma geldi
"bir saniye ev resmi sağ ayağındaydı"
"hayır yanlış hatırlıyorsun. nasıl değişebilir ki?"
"özellikle hatırlıyorum çünkü ben olsam kendi adımı sağ tarafa yazardım diye düşünmüştüm"
"çünkü hücre değişirken alçımı da değiştirdiler"
"neden böyle bir şey yapsınlar"
"alçı tutmamış "
"ve onlar alçıyı değiştirdi sen de birebir aynı resmi diğer ayağına çizdin?"
"Evet"
"Ayrıca bir gün içinde tutmamalı, zaten tutsa sorun olurdu."
"Nesin sen doktor mu?"
"Kırıklar hakkında az birazcık bilgim olması doktor olduğumu göstermez.Daha önceden bir yerimi kırınca da öğrenmiş olabilirim Ayrıca fark etmediysen bak yani." Alçıda olan sol kolumu gösterdim.
"Ne söylememi istiyorsun söyleyeyim de git, çocuk"
"Sesli düşünüyorum. alçılarını değiştiriyorlar ve sen çizdiğin şeyleri birebir aynen çizmeyi başarıyorsun.tek farkla : çizimlerinin yerlerini değiştiriyorsun."
"evet çok iyi gidiyorsun"
"içeride kola şişesi var ve sen gayet iyi gözüküyorsun. Bunları birleştirmek çok da zor değil."
"neden bahsediyorsun sen, çok iyiyim yani onu mu diyorsun?"
" Hiç hasta falan olmadın ki dayak da yemedin ,bacağın da kırık değil , kaçmaya da çalışmadın, onların hiçbiri kan değildi, kan süsü vermek için bir şey sürdün yüzünün her tarafına ya da onlar sürdüler."
"Evet oyun oynuyoruz çünkü.Tamam derslerimi verdin gidebilirsin.Git dedektifcilik oyununa yatakhanende devam et."
"Şimdi de benden kaçmaya çalışıyorsun.Ama ben devam etmek istiyorum izninle."
Devam ettim
"Alçılar sahte olmalı istediğin zaman çıkartabildiğine göre ki yerlerini unutmuşsun çünkü ayağına takıp çıkarabilmen için ayağından daha büyük olmalı alçı ve böylece iki ayağına da her iki alçı da oluyor. "
Erol terlemeye başladı artık inkar edecek bir şeyi kalmamıştı
ve ben devam ettim
"müdür kaçmaya çalışanları korkutmak için böyle bir güç gösterisi yaptı ve sana oyuncu olman için puan teklif etti .Seni buradan çıkaracaktı. Haklı mıyım?"
"benden ne istiyorsun"
"senden çok fazla şey istiyorum."
"mesela?"
"cevaplar."
"neyin cevapları?"
"aklımda bir sürü soru var şunla başlayalım mesela ,C bölümünde ne var?"
Artık yapabileceği bir şey kalmamıştı mecburen cevap verecekti.Yani en azından ben öyle düşünüyordum.
"Neden söyleyeyim sana bunu?"
"Çünkü müdür sana buradan çıkmayı teklif etti.Bu dönemin sonunda buradan ayrılacaksın.Kaçmak isteyenleri korkutmak senin son görevindi.Ancak eğer bu görevini başarıyla tamamlayamadığını öğrenirse müdür, sence verecek mi sana ihtiyacın olan puanları?"
Hafifçe kafa salladı.
Ve ben sordum
" şimdi anlat bakalım ne var bu C bölümünün içinde? neden bu kadar özel?"
"Etrafına bak ne görüyorsun? "
"odalar, tekli hücreler vs. Neden?"
"İşte C bölümünün içinde olan şeylerden biri bu."
"Şu an C bölümündeyiz?"
"Şu an C bölümündeyiz"
"Buraya getirilmeden aşırı güvenlik de bu yüzdendi ?"
"evet"
"peki geçen geldiğimde neredeydin?"
"B bölümünde, alt katta.Geçici olarak orda tutuyorlar işlemler tamamlandıktan sonra buraya gönderiyorlar."
"Ben tekli hücrede iken B bölümünde idim yani"
"evet." Dedi.
"Bazı düzensizlikler fark ettim.Buraya getirildiğimiz araçtan sonra yürüme mesafemizin kısalığı mesela. Normalde kapıdan girmiş olsak baya bir yol yürümemiz gerekirdi.ama nerdeyse hemen içeri girdik"
"evet ben de fark etmiştim bunu."
"Dahası var bunca eşya o kapıdan sığmaz asla. Tamam bazı eşyalar parçalanıp taşınabilir ama bölemeyeceğin eşyalar var.Klima, buzdolabı gibi."
"Ben de ilk geldiğimde bunları düşünüyordum.Baya benziyoruz birbirimize."
"Hıhı evet.Bu nedenlerden dolayı C bölümünde bir giriş olacağını düşünüyordum bu nedenle bir yerden dürbün buldum ve değişik açılardan baktım ancak C bölümünün arkası da tamamen kapalı idi."
"Evet kapalı."
"Söyleyecek misin nasıl geliyor bunlar ya da bir yangın çıksa itfaiye nasıl giriyor içeri?"
"C bölümünden"
"Lütfen oyalamayı kes.Anlat işte daha 5 günümüz var öyle ya da böyle anlatacaksın."
"C bölümüne yerin altından bir giriş var.Her şey oradan girip çıkıyor.Dinlediğin yüksek sesli müzikte .."
"asansörde olduğumu anlamamam içindi" diye tamamladım cümlesini.
"aynen öyle."
"Neden binanın E bölümü yok peki?"
Gardiyan bağırdı süren doldu hemen çık dışarı. Tek bir kelime söylememe bile izin vermeden beni dışarı aldılar.
Bir gün daha beklemek zorundaydım. Ama bugün öğrendiklerim beni fazlasıyla tatmin etmişti.
Artık nereden kaçacağımı biliyordum.Tek sorun C bölümünün taslağını almak ve C bölümüne ulaşmayı başarabilmekti ve tabi ki şu kaybettiğim mektup vardı.
Merdivenlerden çıkıyordum.Temizlik malzemeleri odası yazan yerin önünden geçerken bam!bir yumruk indi yüzüme.Sonra beni o odaya itti ve zorla içeri soktu.
Ve
"Bak ne buldum?" dedi melodili olarak. Elinde mektubumu taşıyordu.
"senin değil o.Bırak onu."
"biliyorum senin ."
"Benim olduğunu nereden anladın?"
"tekli hücrelerdeki birine yazıldığı belli. Bu aralar orada takılan da şu dahi çocuk var. Okul birincisi pislik.
Baktım onun ziyaretçi listesine ve BAM! Seni buldum. Ayrıca dürbün olayından dolayı da senden şüphelenmiyor da değildim"
"ne istiyorsun?"
"Ben de dahil olmak istiyorum."
"Neye" dedim ve dediğim gibi bir yumruk daha indi yüzüme.
"sanırım bu odanın anahtarını bu yüzden çaldın ha?milleti sorgulamak, dövmek için bu yüzden mi herkes senden korkuyor?" dedim ve ağzımda biriken kanı tükürdüm.
"evet doğru tahmin. Ne zaman kaçıyoruz?"
"daha hiçbir şey belli değil, düşünüyorum ,plan yapıyorum sadece" dedim ve bir daha vurdu yüzüme.
"yalan söylüyorsun, mektupta detay vardı." Diye önce bağırarak konuşmaya başladı sonra hala okulun bir odasında olduğumuzu hatırlayarak sesi gittikçe azaldı ve en son fısıltıya dönüştü.
"tek bildiğim C binasından ayrılacağımız o kadar " dedim .
"Bak en ufak bir ayrıntıda beni bilgilendir ve bir şey lazım olursa yanıma gel."
"olur " dedim
Ben arkasında duruyordum tam kapıyı açacaktı ki
" hey" dedim arkasını döndü ve bütün gücümle suratına yumruğu patlattım.
"Eğer bir daha bana vurursan, yaptığın son şey olur" dedim ve o henüz içerideyken kapıyı açtım ve ondan önce çıktım.
Tuvalete gittim burnum kanıyordu ve 5 dakika sonra ders başlayacaktı.Yüzümü iyice yıkadım ama burnumdan akan kan durmuyordu.Mecburen derse böyle gittim.Ders rehberlik hocasınındı.Yine ıvır zıvır şeyler anlatacaktı.Bu adamı sevmemin tek yanı onun da aynı benim gibi buradan nefret etmesiydi.Ama çok ilgileniyordu benimle. Bu yüzden başım belaya girecekti.Sürekli sorular soruyordu.
Tabi yine
"Burnuna ne oldu senin?" diye sordu
"tuvalete gidiyordum kapısı kapalıydı.Tam kapını önüne gelmişken içeriden biri kapıyı açtı.ve burnuma çarptı" dedim.Ancak şu an herkes dersteydi ve bu sınıftan biri yapmıştı bunu.Kim olduğunu sorarsa ne diyecektim bilmiyordum.
"öyle mi, kimdi o peki?"
arkadan bir ses geldi .
"bendim hocam kazara oldu."
Öğretmen
"sen de kimsin yenisin galiba"
"evet bu sabah buraya nakledildim."
"Kitaplarını aldın mı?"
"Evet içeri kaydolurken verdiler."
"tamam o zaman hoş geldin,devam ediyoruz."
Bu çocuğun sesini tanıyordum ama burnum öyle kanıyordu ki peçete ile tamamen örtmüştüm ve kafamı geriye atmıştım.Geri dönemeyecektim o an.
Öğretmen
"bir şikayetiniz olduğu takdirde ilk geleceğiniz kişi benim. Şu an söyleyebileceğim tek şey sınavlarınıza çalışmanız. Öğretmenlerinizin size haber verdiği gibi yarından itibaren sınavlarınız başlayacak."
Öğretmenler bize böyle bir şey söylememişti ancak buranın en büyük sorunu bu değildi.
Arkamı dönecek kadar kendimi toparladım.Peçeteyi burnumdan çektim tam arkama dönüyordum ki peçetedeki kanı görünce kendimden geçtim.Yere düştüm. Bayılmışım.Sonra
"benim yüzümden oldu kapıyı ben açmıştım ben revire götüreyim "diye çok istediğinden beni o çocuğa bırakmışlar ve derse devam etmişler.Yaklaşık bir 5 dakika sonra kalktım.Yatakhanede uzanıyordum revirde değildim.
Ve o Çocuk
"hala kan görmeye dayanamıyorsun ha?"
Gözlerimi açtım
"Yunus, haha buradasın gerçekten geldin"ikimizde kahkalarla güldük birbirimize sarıldık.
"Sana yaptığım onca şeyden sonra"
" Unut bunları, yaptın mı listedeki her şeyi"
Evet anlamında kafa salladı.
"bu kadar çabuk gelmeni beklemiyordum."
"bütün gün ve gece onlarla uğraştım.Bu sabahta teslim oldum"
"Geçen geldiğindeki kılığın yakışmıştı aslında , neydi adın jack miydi?" gülüştük.
"Evet plan nedir?"
"Sadece çıktıktan sonraki şeyleri tasarlayabildim.Senden istediklerim de bu yüzdendi."
"bilgilendir beni biraz ya"
"şu an derse dönmemiz lazım ama şu ana kadar tek bildiğim buralarda çok korkulan reis gibi biri var o da bizimle geliyor.Ve kaçış C binası ile alakalı olacak"
"C binası?"
"girmenin kesinlikle yasak olduğu bölge"
"neden yasakmış?"
" sence ?"
"hmm ne yapıyoruz şimdi?"
"şu an sınıfa dönüyoruz.sanaverilen kitabı oku, çalışma saatlerinde falan birlikte çalışıyor ayağına plan yaparız, şu ana kadar öğrendiklerim anlatırım sana.Bir şeye ihtiyacımız olursa Osman bize yardım eder."
Sınıfa döndük.
Birol Hoca
"nasıl iyi oldun mu?"
"iyiyim hocam sağolun kan görmeye dayanamam da küçüklüğümden beri."
"iyi hadi geçmiş olsun oturun ders bitmek üzere"
----3 yıl önce----
Çok güzel görünümlü bir evin yanında iyi görünümlü bir evin arka bahçesinde yunus ve ben ağaçlara uzaktan bıçağı atıp saplamaya çalışıyoruz.saplayabildiğimiz ağaçlara işaret koyuyoruz.Ve ağaçtan bir dal kesiyoruz.
Ben bir ağaca saplamayı başarıyorum ve ağaca tırmanıyorum bıçağı alıp. Dal bir türlü kopmuyor ve kesmeye çalışırken elimi kesiyorum.Kanayınca kendimden geçip bayılıyorum . Ağaçtan düşüyorum.Bu sırada yandaki çok güzel görünümlü eve bir kız giriyor arkası dönük.Yüzünü göremiyorum.
Dersten sonra kütüphaneye gittik ve yunusa tüm planlarımı anlattım.Kızların olduğu bölümden ,neden C bölümünde çıkış olması gerektiğinden, Erol Tokgözden her şeyden bahsettim.
Kütüphaneden çıktıktan Sonra yatakhaneye geldik.Halil'i sürükleyerek dışarı çıkarıyorlardı ve çocuk bağırıyordu
"Ben öldürmedim , Ben öldürmedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış
Adventure18 yaşın altındaki çocukların suç işlemesi durumunda gönderildiği zorunlu, yatılı bir okul vardı. Burada suç işleyenler hem cezası süresinde yatılı olarak kalıyor hem de eğitim görüyordu. Böylece çocuklar eğitimlerinden de geri kalmıyordu. Ama her ş...