Derslere çıkamadığımdan dolayı bütün gün içeride idim.Sadece kitabı okuyarak ve düşünerek geçirdim bu süreyi.Tekli hücrede olduğumdan dolayı ilginç hiçbir şey olmadı.bu yüzden Lisa nın C bölümü hakkında bilgi elde ettiği günde olan olayları anlatmak için Daha sonradan Lisa'nın günlüğünden alacağım bir bölümü koyuyorum.
Bölüm hakkında keşifler yapıyorum.Ama D bölümü kaçmak için hiç elverişli değil.Öncelikle Erkekler için 3 bölüm varken bizim için sadece 1 bölüm var.Bunun nedeni kızların sayısının az olması.
Onlarla aynı bölümü yani A bölümünü paylaştığımızdan erkeklerin varlığı bizim için sır değil.Veya onlardan sakladıkları kadar C bölümünü bizden saklamıyorlar.Çünkü orası ile en ufak bir bağlantımız bile yok.Biz yatakhane ve sınıfların birleşik olduğu bir binada kendi başımıza yaşıyoruz.Sadece yemekhane için çıkıyoruz.Erkekler sınıflarda oluyor bu sırada.Bu yüzden herhangi bir karşılaşma ortamı yok.C bölümü hakkında nasıl bilgi aldığımdan bahsedeyim biraz.
Buradaki küçücük kütüphanedeki kitapları, ki içinde nerdeyse sadece ders kitapları ve kurallar kitabı var, inceliyordum.Onlara C bölümünü saklıyorlarmış bizim kitapta ise nerdeyse direk yazılıydı. Erkeklerin varlığını da gizlemiyorlar tabi ki çünkü diğer tüm binaları görüyoruz.
Kitapta tüm bölümler için açıklamalı olarak ne olduğunu yazan bir yazı bölümü vardı.Ancak C bölümü için giriş-çıkış yazıyordu sadece.Ben de burada aramın en iyi olduğu öğretmene sorayım dedim ve böylece bilgi sağlayacaktım Alp için. Ne de olsa bizim erkeklerle iletişime geçebilmemizin imkansız olduğunu düşünüyorlardı.
Neyse hocanın yanına gittim
"öğretmenim biraz zamanınız varsa birkaç şey sorabilir miyim?"
"tabi"
"C bölümü nedir?"
"dersle alakalı soracaksın sanmıştım.kitapta yazıyor."
"evet ama her bölümle alakalı nerdeyse 1 sayfa yazı yazarken C için sadece giriş- çıkış yazıyor."
"belki sadece giriş-çıkış olduğu içindir"
"bundan fazlası olmalı"
"ne olduğu seni hiç ilgilendirmez ama illa bilmen gerekiyorsa buraya esas giriş orası.Araçların girmesi için falan.O küçücük kapıdan herhangi bir şey sığacak değil ya"
"ama haritada görünen ve buranın camlarından gördüğümüz kadarıyla orasının arkası da kapalı bir kapısı yok yani? Nasıl araçlar giriyor?"
" İşim var,başka soru yok, dersine git takma kafanı böyle şeylere"
Gerekli bilgiyi edinememiştim ama bu konuda bize de tamamen açık sözlü olmadıklarını anlamıştım.Acaba geçmişte oradan kaçan falan mı olmuştu?
Alp' i bilgilendirmek için bazı şeyler bulmam lazımdı.O yüzden buraların reisi diye hitap edilen Fahriye nin yanına gittim.İsmi bile bana itici geliyordu.Herkes ondan korkuyordu ve tabi ki bende. Diğer herkesten büyüktü .18 yaşına basmak üzereydi.Burada 12-18 yaş arasındaki çocuklar vardı.
Eğer biri 1000 puanı toplayamadan, 18 yaşına basarsa başka bir hapishaneye naklediliyordu.Yatacağı yılda eğer hiç buraya gelmeseydi normal bir hapiste alacağı cezadan, burada çektiği cezanın 1000 de olarak orantısının çıkarılmasıyla oluşuyordu. Mesela buradan 250 puanla ayrılıyor,18 yaşına bastığı için. Cezasının dörtte biri bitmiş.Eğer buraya gelmeseydi 4 yıl hapis yatacaktı.Şimdi buradan çıkıp başka bir hapise gidince 3 yıl yatacak.Buraya 17 yaşında gelen kişiler genelde 18 yaşına basınca çok sevinerek ayrılır.
Buna örnek olarak Fahriye ile konuşmamaızı verebilirim.Fahriye nin yanına gittim.Mutlu görünüyordu.
"yakında seni hapse göndereceklermiş.Çok üzgünüm."
"üzgün mü? Ben daha mutlu olamazdım"
"Neden ki?"
"3 yıldır buradayım ve ne zaman çıkacağıma dair en ufak bir ipucum bile yok.oraya gider gitmez bana ne zaman çıkacağımı söyleyecekler. Ve o günü bekleyerek yaşayacağım.Hayata tutunabileceğim bir şey olacak."
"Ama orası hapis."
"Burası daha beter küçük çocuk" Sanırım boyum nedeni ile bana böyle hitap ediyordu.Ama daha 16 yaşındaydım.Boyum uzayacaktı.Konuşmasına şu sözlerle devam etti
"burada olunca umudunu kaybedersin ve umut kaybedilince yaşamanın hiçbir anlamı kalmaz.Buranın yaptığı en berbat işkence de bu işte."
Fahriye nin Taş çatlasa 1 ayı vardı.Hapisaneye gitmek konusunda baya istekliydi.Ve şunları söyledi
"Evet şimdi buraya gerçekten neden geldiğini söyleyecek misin?"
"C bölümü hakkında bilgin var mı diye soracaktım"
"Ne yapacaksın ki C bölümünü, oraya ulaşman kesinlikle imkansız zaten."
"evet farkındayım bunu.Her yer kapalı.Amacım oraya ulaşmak değil zaten.Kitapta ne olduğu tam olarak yazmıyor ben de merak ettim.Çok meraklı biriyimdir.Her ne kadar bu meraklılığım başıma iş açsa da."
"Adın ne senin?"
"Lisa"
"nerden geldin Lisa , yabancısın"
"Amerika"
"amerika? O tamam o zaman ,amerika da neresi, sanki küçük bir yermiş gibi söylüyorsun"
"Kaliforniya"
"Neden geldin buraya"
"Ben küçükken buraya gelmişiz.Buraya derken İstanbulu değil.Kars'ı kastediyorum.Bana uzak kalsa da babamın dedesi oralıymış.Babamın babası da hastalandığında oradaydı.Babam da hastalığı sırasında dedemin yanında kalmak istedi.6 ay civarında dedem ölene kadar orada kaldık.Bu sırada geçici olarak da olsa bir okula başlamıştım. 1.sınıfa gidiyordum.Ben oraya alıştıktan sonra okulumu değiştirmek istemedim.Babam da dedesinin memleketinden ayrılmak istemedi.Annemin Kaliforniya dan vazgeçip buraya gelmesi zor oldu.Annem hiç istemiyordu.Bir ara ayrılabilirler diye düşünmüştüm hatta.Sonra babamın kars ta yaptırdığı muhteşem evi görünce ikna oldu."
"Zenginsiniz yani"
"öyleydik"
"öyle idik?"
"artık onlarla birlikte değilim gördüğün gibi. 1000 km uzakta bir hapis okuldayım."
"Türkçe yi nasıl öğrendin?"
"Türkçe biliyordum zaten, dedim ya Türküm aslında ama orada yaşamayı düşündüğümüzden annem oraya uygun olsun diye yabancı isim vermek istedi"
"soyadın ne peki?"
"Beyaz"
"Liza beyaz ha?"
"z değil s diye. Yazıldığı gibi"
"Lisa beyaz"
"evet, i harfini uzatıyorsun biraz"
"ilginç bir hikayen var Liisa beyaz"
"şimdi söyleyecek misin C bölümünde ne olduğunu?"
"Buraya geleli 1 sene falan olmuştu.Nöbetçi olduğum sırada müdürün odasında bir dosya gibi bir şey gördüm. O sırada ben de C bölümünde ne olduğunu merak ediyordum.Ama sadece C yi değil B yi F yi de merak ediyordum."
"size hiçbir şey söylemiyorlar mıydı"
"Cık. O zamanlar hiçbir şey ,Hiç bir şey söylemiyorlardı."
"acaba neden söylemeye başladılar"
"bilmiyorum ama ..." bunu söylerken ben de bu sırada benimle böyle konuştuğu için normal biri olduğunu,milletin neden böylesine korktuğunu düşünüyordum.
tam cümlesini bitiriyordu ki içeri biri geldi.Yatakhanedeydik bu sırada.
Başka bir öğrenci Fahriye ye seslendi"
"Abla bir şey soracaktım ama" dedi korka korka
Fahriye bağırdı
"defol, çık dışarı"
Serbest saatte olduğumuzdan yatakhanede kimse yoktu.Zaten ben gitmiştim Fahriye nin yatakhanesine.Kim bilir kaç kişi vardı onun yatakhanesinde.Büyük ihtimalle kimse onunla kalmak istememiştir.
Fahriye kızın şaşkın bakışlarla hala kapının önünde olduğunu ve gitmediğini görünce
"defol dedim anlamıyor musun" diye bağırarak yanındaki komidinden bir kitap alıp kıza doğru fırlattı.Kız hemen kapıyı kapatıp kaçtı.
"devam edelim, ne diyordum"
"şaşkın bakışlarla Fahriye nin suratına bakıyordum.Sonra toparlandım ve
"bir dosyayı müdirenin odasından aldığından bahsediyordun."
"evet çaldım onu işte.C bölümünün ne olduğunu öğrenecektim ama sadece binaların planları imiş."
"peki hala sen de mi"
"evet müdire kaybettiğini sansın diye geri götürmedim.Götürseydim birinin alıp geri getirdiğini anlayacaktı ve o gün müdirenin odasına girebilecek tek kişi ,nöbetçi yani bendim.O yüzden hala dolabımda saklıyorum"
Kalbim küt küt atıyordu.C bölümü ve D bölümü hakkında çok önemli şeyler öğrenebilirdim.
"acaba şu dosyaya bir göz atabilir miyim? Diye sordum.
"ÇIK DIŞARI" diye bağırdı.
Az önce olan olayların tekrar yaşanmaması için hemen dışarı çıktım.Kapının biraz ilerisinde demin bağırdığı kız vardı.
Ve bana
"sana da aynısı oldu ha?" dedi
"sayılır"
deyip kendi yatakhaneme gittim.Ve serbest vaktimizden geriye kalan 15 dakikayı günlüğüme buraya kadar olanları yazmak için geçirmeye karar verdim.
Yatakhanede yatağıma girip oturur pozisyonda Alp İle mektuplaştığımız dilde yani değişik bir alfabe ile günlüğümü yazmaya başladım.Bizim yatakhanede 8 kişi vardı.O sırada ise içeride 6 kişi vardı.
Hiç biriyle bir yakınlığım yoktu nerdeyse.2 Kişi arkadaşımdı onlardan biri de şu an burada olmayanlardandı.Birisi konuşmayı başlatttı
"Ne yazıyorsun bakalım orada" dedi bana
"Önemli bir şey değil " dedim
Kız ayağa kalktı ve bana doğru yaklaştı.Alt yatakta ben yatıyordum.Ranzada ise içeride bulunan tek arkadaşım vardı.
"Söyle, Söyle de biz de bilelim"
"Seni ilgilendirmez" dedim . Diğerleri de ayaklanmıştı bu sırada.
Kız günlüğü elimden kaptı ve
"bakalım o zaman" dedi
Ben de yatağımdan kalkıp günlüğü almaya çalıştım.
O ise sürekli benden uzakta tutuyordu.Ben de günlüğü almak için kıza bir tane vurdum.Günlüğü elinden aldım ki diğer 3 kişi de bana saldırmaya başladı.Yere düştüm, hepsi bana vuruyordu.Arkadaşım dediğim kişi ise bana yardım etmek için hemen aşağı indi
"BIRAKIN ONU"diye bağırdı.
Bu sırada defteri elimden alan kavgayı esasen başlatan kişi ise beni bırakmıştı ve günlüğümü almıştı onu inceliyordu.Ben diğer 3 kişiden dayak yerken Arkadaşım Seher de bana yardım ediyordu. Bu durumda dövüşen kişi 3 e 2 olmuştu.Artık ben de ayağa kalkabilmiştim.Şimdi biz de birkaç tane vurabiliyorduk ama yine dayak yiyorduk tabi.Arkadaşlarının dayak da yediğini gören günlüğümü inceleyen pislik günlüğümü bıraktı ve
"Ne yazıyor lan burada anlaşılmıyor hiçbir şey" diyerek Seheri kenara çekip dövmeye başladı.İlk başta Seher 2 kere vurdu ama bu onu daha da çok sinirlendirdi. Artık Çok daha kötü saldırıyordu.Seher kötü bir biçimde dayak yerken ben yerde 3 kişi tarafından dayak yiyordum.Yükselen çığlıklardan olsa gerek öğretmenlerden biri içeri girdi ve
"ne yapıyorsunuz bakayım siz, ayrılın hemen" diye bağırdı.
Hepimizi disiplinlik olmuştuk.Önce elimizi yüzümüzü yıkadık.Her tarafım kan olmuştu.Ağzım yüzüm mahvolmuştu.
Disiplindeki öğretmenler bize uzun bir nutuktan sonra
"ne oldu bakalım neden dövdünüz bunları "diye onların başındaki kıza sordu.Her halimizden dayak yiyenin biz olduğumuz anlaşılıyordu.
Ve kız
"gizli bir günlüğü var.anlaşılmıyor hiçbir şey,değişik yazmış " dedi
Defter getirilecekti ve bana içinde ne yazdığı sorulacaktı.İşin iyi yanı ise simgelerin hangi harf olduğunu hiçbir yere yazmadığım için ne sallasam inanacaklardı.
Tahmin ettiğim gibi müdirenin isteği üzerine günlük getirildi ve okumam istendi.
Okumaya başladım
"bugün ilk günüm, işlediğim suç için çok pişmanım keşke yapmasaydımda güzel güzel yaşasaydım" vs devam ettim.Onları rahatsız edecek herhangi bir şey söylemedim.
"Peki neden gizli olarak yazdın?"
"günlük gizli olur çünkü. Ben de değişik simgeler uydurdum kimse okumasın diye.Yoksa buraya gelmeden önceki hayatımla alakalı dalga geçerler benimle."
Diyerek iyice acındırdım kendimi.
Bu durumda çok bariz bir şekilde onlar suçluydu ve onlara 1 hafta tekli hücre cezası verilirken bize bir gün ceza verildi.
Tabi burda C bölümü gibi bir yer olmadığından bizim tekli hücrelerimiz bodrum katında soğuk iğrenç bir yerdeydi.Dersin bitiminden sonra tekli hücreye atılacaktık ve dersin bitmesine 5 dakika kadar vardı. Bu 5 dakika serbesttik ve herkes dersteydi.Hemen yatakhaneme gidip kağıt kalem aldım ve Fahriyenin odasına gidip dolabını karıştırmaya başladım
Hiçbir şeyin yerini değiştirmeden o dosyayı bulmalıydım.Böylece fark etmeyecekti.Dosyayı bulduğumda dersin bitmesine yaklaşık 2 dakika vardı.Hemen D nin planlarını bulup elimdeki kağıda kabataslak çizmeye başladım.çok hızlı çiziyordum.o yüzden çok kötüydü. Taslak olarak bitirdim. D nin planlarından sadece giremeyeceğim yerleri çizdim
Alp ile buluştuğumuz yer gibi.böylece Buradan yangın esnasında C bölümüne gidebilecektim.Sonra hemen C nin planlarını aldım ve çizmeye başladım.Çok düzensizdi.Çizimimden uzaklık anlaşılmayacaktı ama nerede oda nerde kapı olduğu anlaşılıyordu.zil çalmıştı.Genelde teneffüs de odasına gelirdi Fahriye.Birkaç yeri bitiremesem de hemen toparlayıp dolabında eski yerine koydum.
odadan çıkıp yan yatakhaneye yani benim odama girdim. Çizimleri dolaba sakladıktan sonra tekli hücreye gitmek üzere disiplin kurulunun yanına gittim.Yatakhanemin kapısından çıkar çıkmaz Fahriye nin odasına girdiğini gördüm. 1 dakika daha içeride dursaydım yakalayacaktı beni.
Ertesi gün aynı saatte tekli hücreden çıkacaktım ama iyi tarafından bakacak olursak artık yatakhanede çok daha az kişi olacaktı ve onlar geldiğinde ben gitmiş olacaktım.Yani öyle umuyorum en azından.
Planları da ele geçirmiş sayılırdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaçış
Adventure18 yaşın altındaki çocukların suç işlemesi durumunda gönderildiği zorunlu, yatılı bir okul vardı. Burada suç işleyenler hem cezası süresinde yatılı olarak kalıyor hem de eğitim görüyordu. Böylece çocuklar eğitimlerinden de geri kalmıyordu. Ama her ş...