Yavaşça Hakan'a doğru yürüdüm. İçimde bir huzursuzluk vardı.
"Neden geldin? "
"Seni götürmeye geldim."
"Geri dönmek isteseydim hiç gelmezdim."
"Sana geliyor musun diye sormadım. Hadi bin arabaya gidiyoruz." buraya kadar gelmişken asla geri dönemem. Evim, ailem tam karşımda duruyor.
"Gelmiyorum dedim. Israr etme."
"Almila! Tatsızlık çıkmasın hadi bin artık." sinirimden gözümden yaşlar boşalırken bağırdım
"GELMEYECEĞİM!"
Hakan beni ikna eymeye çalışırken babam geldi. Şükürler olsun Allahım. Babamı çok özlemiştim. Babam varken beni zorla götüremezdi.
"Rahat bırak kızımı!"Kızım dedi. Bana kızım dedi. Oysaki affedermi diye çok çelişkiye düşmüştüm. "Gitmezsen polis çağıracağım."
"Tama şimdilik gidiyorum. Ama Almilayı almak için geri geleceğim."
Gözlerim dolu dolu babama bakıyordum. Boynuna atlamak istiyorum. Babamda bana bakıyordu.
"Baba. Sarılabilir miyim?"
Babamında gözlerindenyaşlar süzülüyordu. Kollarını bana doğru açtı bende sıkı sıkı sarıldım. Çok özlemişim kokusunu. Uzun bir süre babama sarıldıktan sonra hiçbir şey demeden elimi tuttu ve beraber eve çıktık.
Kapıyı açan kardeşim olmuştu. "Furkan. Ben geldim." yüzünde neden buradasın der gibi bir bakış vardı. Olsun ben bunları bilerek buraya geldim. Hak ediyordum üstelik.
Arkadan annem seslendi.
"Oğlum baban mı gelmiş."
"Evet. Gelirken yayında fazlalık da getirmiş."
Kapıya gelen annem donup kaldı. Daha kurumaya fırsatı kalmayan gözyaşlarım yeniden akmaya başladılar.
"Annem. Ben geldim." annem heykele dönmüş bir şekilde bana bakıyordu.
"Hadi içeri girelim." babamın konuşmasıyla sessizlik bozuldu.
Hepimiz salona girdikten sonra konuşmak için tam ağzımı açacakken Furkan benden önce söze girdi
"Neden geldin?"
"Sizi çok özledim. Biliyorum bana çok kızgınsınız ama gitmeye mecburdum."
Annemin hüzünlü vakışları... Ağlama Selma sultan. Eminim çok ağlatmışımdır seni. Daha fazla göz yaşı akıtmana dayanamam. Kıyamam ki ben sana.
"Neden gelmeyecekmiş bakayım. Kızım o benim. Onun evi burası." sultanım benim. Kıyamıyor kızına.
"Annem." sanırım annemede kocaman sarılmanın vaktigelmiş, hatta geçmiş bile.
Size saatlerce baksam yine doyamam ben. Kardeşimin bakışları o kadar serttiki sanırım ona hitaben konuşmalıydım. Benim yokluğumda belkide her şeyin üstesinden gelmek zorunda olan oydu.
"Furkan ablacım. Tamam haklısın sizi üzdüm ama sen öyle bakınca daha da kötü oluyorum. Ben buraya kadar çok zor geldim. Beni affetmezsiniz diye çok korktum. Eğer dinlemek isterseniz hemen her şeyi anlatacağım. Belki beni anlarsanız. Ama yinede inanmazsanız yapabileceğim bir şey yok. Ben hala sizi çok seviyorum. Sizi daha fazla üzmek de istemiyorum."
"Hadi kahvaltı yapalım. Biz de daha yemedik zaten. Ekmeğide fırından yeni aldım sıcak sıcak soğutmayalım." Osman paşam orta yol bulmaya çalışıyor anlaşılan.
--
Öğle yemeği ve kahvaltının bir arada yapıldığı soframızdan kalkınca annemle beraber masayı toparladık. Galiba onlarda beni çok özlemişler ki hiç kızmadılar bana. Tabi Furkan dışında.Ben inanıyorum oda beni affedecek.
Hepimize birer kahve yaptıktan sonra salona geçtik. Bana bakan meraklı gözlere cevap vermem gerekiyordu. Kahvemden bir yudum alıp konuşmaya başladım.
"Her şeyden önce sizi üzdüğüm için tekrar özür dilerim. Lafı dolandırmadan anlatmak istiyorum. Geçen sene yazın başlarında Serdarla bir haftalığına tatile gitmiştik hatırlarsanız. Serdar'ın ailesinin bir düşmanı varmış bende o zaman öğrendim bunu. Neden düşman olduklarını bende bilmiyorum. Zaten bunu öğrenebilecek kadar uzun dayanamadım. Eğer onu terk etmezsem onu öldüreceklerini söyleyerek tehdit ettiler. Ben inanmak istemedim. Sanırım onun canını yakmak için yaptılar ama bana çok da mantıklı gelmedi sonuçta onla olup olmamam kötü biri için ne fark eder ki. Bunun nedenini hala daha öğrenemedim. Sonra bir adam bizi zorla bir yere götürdü. Beni bir yere kapattılar Serdar'a ise işkence yaptılar. Sonra onu bir daha göremedim. Polise veya başka birine anlatırsam size zarar vereceklerini söylediler. Babacım aşağıda gördüğün adam da sizin güvenliğiniz için burdan ayrılmam gerektiğini söyledi. Bana Serdarın çocukluk arkadaşı olduğunu söyledi ama ne kadar doğrudur bilemiyorum. Ben gitmek istemeyince beni zorla götürdü ve arkamdan sahte bir mektup bıraktı. Ne kadar korkutucu olsada yanında olduğum sürece bana iyi davrandı. Bende dayanamayıp bu sabah beni götürdüğü evden gizlice erkenden kaçtım. Arkama gittiğime dair küçük bir not bıraktım. Keşke bırakmasaymışım. Oda peşimden gelmiş babam olmasa şuan sizinle bunuda konuşamıyordum." gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Henüz anlatmadığım ve anlatamayacağım çok fazla şey vardı. Öğrenmeleri için çok erken ve bu kadarı onlara yeterdi. Hatta hiç bilmeseler daha iyi olurdu.
Sanırım fazla dayanılmaz olacakki Furkan bile bana sıkı sıkı sarılıyordu. Acaba beni tamamen affedebilirler mi?
---
Ertesi gün akşam hep beraber oturuyorduk. Üstelik Neşeyi de çağırdık. En değerli dostum hatta kardeşimdi o benim. Annemlere anlattıklarımın aynını anlattım ama sanki kafasında eksik kalmış bir kaç yer olacakki hala tereddütte. Öyle bile olsa şuan benimle konuşuyor.
Neşe özel konuşmak isteyince annemlere ne olduğunu çaktırmadan odama geçmiştik. Hiç dokunmamışlar odama. Bıraktığım gibi duruyordu.
"Sanırım ben yemedim Almila. Neler oluyor söyle bakalım."
"Anlattım işte olan biteni. Ne olabilir ki daha fazla."
"Kızım ben senin ciğerini bilirim beni kandıramazsın sen."
"Başka bir şey yok işte daha ne bekliyosun ki."
"Almilaaa. " bir yandan bağırıyor bir yandanda dürtüp çimdikliyordu.
"Canım acıdı ama yeter kızım." dayanamayıp bende yastığı kafasına geçirmiştim. Eskiden de böyle sustururdum onu.
"Canına susadın herhalde. "
Biz didişip eğelenmeye başlayınca kapı çaldı. Çimdiklerden kaçmak için kapıyı açmaya koştum hemen. Kapıyı açınca en hazır olmadığım şeyle karşılaştım. Serdar... Sevdiğim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgiliye Mektup
RomanceBirbirini deli gibi severken kavuşamamak.. Kader nasıl ayırdıysa sevenleri tekrar kavuşabilecekler mi? Henüz yeni kavuşmuş ve birbirine deli gibi aşık olan iki sevdalıyı kim neden ayırdı? Ayrılıkla beraber gelen nefretin sebebi neydi?