Tekrar geçmişe dönüş. Serdar ve Almila'nın ilk günü. Bakalım ilerde neler olacak^^
Son dersin çıkış zili çalmıştı. Heyecandan kalbim yerinden çıkacaktı sanki. Okul binasından çıkarken beni kitaplarımı düşürdüğümüz yerde beklerken gördüm onu. Beni görünce hemen el salladı ve gülümsedi. Güldükçe yanağındaki gamzeler daha da belirginleşiyordu. O kadar tatlıydı ki...
"Almilaaa."
"İşte geldim." Yapmamam gereken o leyla gibi olan gülümsemeyi yine yaptım. Uff.
"Hadi gidelim."
"Eee. Beni nereye götürüyorsun."
"Söylemem sürpriz." Burnum ucuna parmağını dokandırdı. Nasıl görünüyor bilemem ama benim için çok tatlıydı. Koluma girdikten sonra yolda yürümeye başlamıştık. Okuldan henüz çok uzaklaşmamışken cırtlak bir kız sesi duydum.
"Serdaaar. Beni bekle."
"Pelin. Bir şey mi oldu?" Pelin kim ya.
"Yoo. Canım sıkıldı bende seninle geleyim dedim." Canın mı sıkıldı! Kızım uyuz musun sen. Davet edilmediğin yere gelmek ne demek hem.
"Ama Almilaya sözüm vardı benim. Bu gün onunla baş başa bir yerlere gidecektik." Ayy. Ağzından bal damlıyor senin.
"Tamam bende geleyim ne olacak ki." Kızım baş başa diyor. Kulakların mı işitmedi bağırarak mı söleyelim. Bu kızda bir bit yeniği var ama hadi hayırlısı.
"Annen seni merak eder Pelin. Hadi sen evine git."
"Ayy bu yaşta annem karışacak değilya bana. Hem evde yok annem. Anahtarım da yok. Yani annem gelene kadar eve gidemem." Baş belası!
Serdar kulağıma eğilip bir şeyler fısıldamaya başladı "Almila çok özür dilerim. Ne yaparsan yap Pelini gönderemezsin onu. İnatçıdır biraz. Senin için gelmesi bir sorun olur mu?"herhalde sorun olur.
"Yapıcak bir şey yok diyorsan yoktur. Ne yapalım gelsin ama seni ne kadar affederim bilemedim şimdi." İki dakikada özgüven patlaması yaşadım resmen. Demekki benim içimden de bir şeytan çıkbilme potansiyeli varmış.
Kısık sesli bir kahkaha attı. "O zaman sana yine borçlandım. Yarın yine gidelim mi?" Kahkaha atmasan kendimi daha rahat hissedebilirdim.
" Siz fısır fısır ne konuşuyorsunuz bakayım." Bir anda serdarın koluna yapışıverdi. Yavaş ol kızım ne ayaksın sen!
"Yavaş Pelin düşürücektin bizi."
"Korkma ben seni tutarım düşmezsin Serdarcım. " o nasıl bir asılma şekli. Iğk miğdem bulandı.
" Serdar Pelin her gün mü böyle yoksa bu güne mi özel?" Burdan aynı sınıftalar mı onu çılartabilirim. Birde bu kız Serdara hep mi yapışıyor. Eğer öyleyse yazık çocuğa.
" Makesef ki hep bu şekilde." Tekrar kulağıma eğilip. "Beni kurtarsan hiç fena olmazdı hani."
Hahaha büyük bir zekle."Sanırım seni ondan kurtarmanın bir yolu var. Ama söylesem mi ki acaba?" Ben uyuz edici bir şekilde sırıtırken o ne olduğunu merak eder gibi bakıyordu."Ama söylemem."
"Hadi ama bana da yazık. Hergün hergün olmuyor böyle." Aynı Shrek'in kedisi gibi bakıyordu.
"Tamam bakarız bir çaresine. ""Serdaaaar. Çok sıkıldııııım." Sıkı can iyidir çıkmaz canım. Uyuz.
"Pelincim Serdar hokkabaz değil. Seni eğlendirebileceğini hiç sanmıyorum."
"Adın her neyse, bundan sanane." Senin canın dayak çekmiş anlaşılan.
"Pardon! Seviyeni koru istersen!" Biri bu kıza uzun bir süre tekvando eğitimi aldığımı söylemeli.
"Pelin! Saygılı olmayacaksan evine git anneni dışarıda beke yada bir komşuna falan git."
"Ben saygısızlık falan yapmadım bir kere. Hem onun adını bile bilmiyorum."
"Adım Almila Pelin. Serdar defalarca söyledi sanırım duyamamışsın!" elimi ona el sıkışmak için uzattım. Her ne kadar gözlerini devirsede elini uzattı. Anında çığlık atmasıda bir oldu tabi. Çünkü bendeniz elimin ayarını kaçırıp fazla sıkmışım. Tühh.
" Ayyy pardon. Acıtmak istememiştim. Elim biraz serttir de." Serdar bile gülmemek için zor tutuyordu kendini. Beter olsun oh.
'Öyle olsun bakalım. Ama ben sana gösteririm.' Her be kadar kendi kendine mırıldansada bunu duyabiliyorduk.
"Hadi şuraya girelim. Güzel bir yere benziyor."
Sürpriz dediğin yer burası mıydı? Ben daha romantik bir yer beklemiştim.
Serdar tekrar kulağıma fısıldadı "Seni başka bir yere götürecektim ama beraber gidelim istedim. Pelin yokken." İçimi okudu sanki. Ne kadar düşünceli çocuksun sen öyle. Az önceki lafımı hemen geri alıyorum.
"Tamam sorun değil. Burası da fena sayılmaz." Yalandan kim ölmüş ki.
Önümüze menüler geldikten sonra dudağım uçukladı. Burası için fiyatlar biraz yüksek sanki.
Ben bir cafe mocha, Serdar da karamelli latte istemişti. Sevgili pelincikte buz gibi havada dondurma sipariş etti.
Bir saat kadar oturduktan sonra Pelinin telefonu çaldı. Sanırım annesi aramıştı. Kadın meraktan mahvolmuş sanırıö telefondan bağırış sesleri geliyordu ve üfleye püfleye Pelincik gitmek zorunda kaldı. Sanırım bize yalan söyledi.
Biz biraz daha oturup adam akıllı sohbet etmiştik. Gözlerimiz birbirinden ayrılmamıştı. Hayatımda geçirdiğim en güzel dakikalar arasında başa geçebilirdi.
"Sanırım artık kalkmalıyız. Hava çok kararmadan evde olsam iyi olur."
İkimizinde gözleri patlarken gitmeyi hiç istemiyorum aslında.
"Tamam hadi seni evine bırakayım."
Yol boyunca kol kola yürümüştük. En sonunda eve vardık. Keşke daha fazla bu şekilde kalabilseydik.
"Geldik."
"Evin burası mı. Bize çok da uzak değilmiş."
O gülümsüyor sonrada ben gülümsüyordum.
"İznin olursa seni her gün evine bırakabilir miyim? Hem yol arkadaşı olursun bana." Sen ciddi misin? Bu kadarı artık rüya olamaz heralde.
"Tabi olur." Alnıma kocaman bir öpücük kondurup içeri girmemi söyledi. Ben merdivenlere gelince arkamı döndüm oda orada durup bana el sallıyor içeri girmemi bekliyordu. Hiç istemesemde eve girme vaktim gelmişti.
---
-Serdarın gözünden son beş dakika-
Keşke hiç bitmeseydi bu yol. Uzun uzun baksaydım o tatlı yüzüne. O gülen gözlerine daha da çok bakmak isterdim. Ellerini tutmak, doyasıya sarılmak... şimdi gidiyorum tatlı kız. Yarın yine görüşeceğiz ve sonraki günde. Hatta ondan sonraki günlerde de.
Usulca başını öpüp eve girmesini izledim. Gülüpseyip elimi salladım. Sanırım bu el sallama işini alışkanlık haline getirdim.
Güle güle tatlı kız. Güle güle meleğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgiliye Mektup
RomanceBirbirini deli gibi severken kavuşamamak.. Kader nasıl ayırdıysa sevenleri tekrar kavuşabilecekler mi? Henüz yeni kavuşmuş ve birbirine deli gibi aşık olan iki sevdalıyı kim neden ayırdı? Ayrılıkla beraber gelen nefretin sebebi neydi?