•Özel Bölüm 2.

5.8K 343 40
                                    

Öhö öhöm.. Bu bölümü The Weeknd dinleyerek yazdım. Anlıyorsunuz değil mi? Kısa da olsa -baştan uyarısını yapmıştım-, bazı şeyler için yeterli olduğunu düşünüyorum. Tamam yazar daha fazla sapıtmadan yeni bölüme geçin. Ve böyle şeyler yazmakta iyi değilmişim. Bunu anladım -.-"
Sarang sarang ~

●●

"J-Jongin.. Kes şunu!"

Sessiz olmaya çalışırken bir yandan da şortunun içine kayan eli ittirmeye çalışıyordu. Birbirine bastırdığı gözlerini aralayıp etrafı kolaçan etti. Yakalanmaları an meselesiydi ve cidden, bu çocuk neyine güveniyordu?

İlişkilerini biliyor olmaları birbirlerini elliyorken onları görebilecekleri anlamına gelmiyordu değil mi?

Ve lanet bir konser pratiğinde, Jongin onu köşeye sıkıştırmıştı.

"Seni özledim, hyung.. Şu kısacık şortunla beni kışkırtan sensin."

Konuşurken aynı anda bunu nasıl inliyormuş gibi çıkartabiliyordu kısa olanın bir fikri yoktu ama bunu yapmasının kan akışını farklı yönlere çevirdiği bir gerçekti.

"Jongin-ah.." Boğazında gezinen dudakların sahibinden bir mırıltı döküldü. Aynı anda elinin tutuşu sıkılaşmıştı. "Bana bu şekilde seslenmene bayılıyorum, biliyorsun değil mi hyung? Özellikle bu durumdayken."

Hoş kıkırtısının titreşimlerini boynunda hissediyordu Soo. İnledi. Arsızca yaptı bunu. Çünkü lanet olasıca bu hisse dayanamıyordu. Jongin onu fazlasıyla zorluyordu. Dudaklarını ıslatıp hızlıca yutkundu. "Çabuk ol." diye fısıldadı bir çarpıda. Jongin beklediği izni alınca, kazandığı zaferin sırıtışıyla ince derideki dudaklarını kalbe yönlendirdi.

Ateş gibilerdi ve Tanrım! Kendi dudaklarında onun dolgun dudaklarını hissetmeye bayılıyordu. Dilini kalbin sınırında hızlıca gezdirip, inlemek ve ufak bir nefes almak için aralanan ağzından içeri yolladı. Soo diğerinin omuzlarındaki tutuşlarını onunla orantılı olarak güçlendirdi. Jongin geri çekildiğinde bıraktığı dudakların sertçe ısırıldığını gördüğünde titredi.

Bu herif onu öldürüyordu.

Şu haliyle bile, hiç bir yardım olmadan patlayabilirdi. Dudaklarını ıslatıp hızlanan nefesinin soluklarını onun beyaz tenine bıraktı. Bunun diğerindeki etkisini bilmiyordu. Kyungsoo üstündeki esinti ve dokunuşlarla kendinden geçti. Omuzlardan destek alarak gerilen vücudunu daha da yükseltti. Toplanan enerjiyi daha fazla içinde tutamayacağını biliyordu ve Jongin de bunun farkındalığıyla hızını arttırmıştı. Ve en sonunda, buruşan yüzüyle esmerin ismini bir ilah gibi inlediğinde, Jongin amacına ulaşarak onun mükemmel yüzünü izledi. Ter damlacıklarıyla nemlenen cildi bir ziyafetti. Alnına yapışan saçları eliyle havalandırırken, kısa olan aralanan kısık gözleriyle çocuğa baktı.

Kavruk tenini her zaman sevmişti. Şimdi hafif kızarıkken, onu izlemekten hiç bıkmayacakmış gibiydi. Kanında gezen adrenalini hissediyordu. Eliyle diğerinin ensesindeki pembe saçları kavrayarak sertçe dudaklarına kapandı. Dişleri arada alt dudağını yoklarken, ondan çıkan hoşnut seslerle soyutlanmış gibi hissediyordu. Bedenini çocuğa yaslarken sırtını dayadığı duvardan destek aldı. Bu sefer pantolana giren el, beyaz tenli çocuğunkiydi. Arsızca eliyle yokladığı boxer, diğerinin nefesini çoktan kesmişti. Jongin daha fazla oksijen için Kyungsoo'dan ayrılıp onun omuzunun üstünden başını soğuk duvara yasladı. O, elin gittikçe artan hızına eş soluklar alırken inledi. Boğazındaki düğümü kusarcasına boğuk çıkmıştı sesi. Kalçalarını onun ince parmaklarına iterken kendinden geçiyordu. Hazzı tüm hücrelerinde, tüm uyluklarında hissediyordu. Omurgasında titreşip duran zevk sadece bir noktaya kilitlenmişti artık.

"Hyungun için gel."

Bir küfür savurdu. Titreyen bedenini son kez üstüne kapandığı bedene bastırırken elleriyle duvardan güç aldı. Terleyen elleri soğuk betonla uyum içindeydi. Bir zevk dalgasıyla daha kasıldı. Kyungsoo kıkırdayarak diğerinin sırtını okşadı.

"Aferin, Jongin-ah.."

♡♡♡♡

Mamanız sizi çooook seviyor.

Jongin and KyungsooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin