Baştan söyleyeyim çok mal bir bölüm oldu. Ay cidden çok saçma oldu. Normal bölümlerden bile uzun yazdım neredeyde ama içime sindiği pek söylenemez -.-" Neyse keyifli okumalar. Sarang sarang ~●●
"Kyung! Kyung! Kyung!" Üstünde tepinen çocukla araladı gözlerini Soo. "İn üstümden Baek." Sertçe homurdanırken belinin kırılmamasını umuyordu.
"Sana iğrenç bir haberim var." Yatakta dizlerini altına toplayarak yanına oturduğunda, Soo sırt üstü dönerek çocuğa baktı. "İğrençse söyleme." Baekhyun dudak büzerek başını iki yana salladı.
"Jongin, Taeminle buluşmaya gitti."
Gözlerini sıkıca yumup elleriyle yüzünü sıvazladı. "Sana söyleme dedim gerizekalı." Baek yataktan çıkan çocuğu yakalayıp yanına çekti. "Hey! Bunu sana öylece git diye değil Taemin'i dövelim diye söyledim. Sana yardım edeceğim." Baek babacan bir tavırla kafasını sallayıp diğerinin omuzunu patpatladı.
"Öyle mi? O yamuk gülüşü dağıtmak hoşuma gidecek olsada bunu yapamayız. Ne kadar istesekte." Baek yüzünü buruşturup ofladı. "Jongin'i dövsek?" diye sordu şortunu giyen çocuğa. "Onun suratını görmek istemiyorum. Ama döveceksen benim yerime de bir iki tane vurabilirsin."
Baek onun sinirle kasılan yüzünü görünce daha fazla konuşmadı. Soo tişörtü kafasından geçirirken odadan çıkıp koridorun sonundaki banyoya ilerledi. Sinirden bir yerleri yumruklamak istiyordu ama yapmadı. Onun tercihine saygı duyacaktı. Yüzüne soğuk suyu çarparken iki gece önceki konuşmaları geldi aklına. Ona bir tercih yapmasını açıkça söylesede esmer olan bir yorumda bulunmamıştı. Sadece susup ona bakmaya devam etmiş ki Kyungsoo daha fazla beklemenin bir anlamı olmayacağını fark ederek onu bırakıp odasına çıkmıştı.
İki gündür konuşmuyorlardı.
Birbirlerine bakmamışlardı.
Yani en azından büyük olan bakmamıştı. Ve şimdi, onun kıymetli arkadaşına gittiğini öğrendiğinde tercihine saygı duymalıydı. Umrunda olmamalıydı. Ama dayanamıyordu işte. İkisininde bir birine benzeyen suratını dağıtmak, sinirini çıkarmak istiyordu.
Suratını kuruladığı havluyu kenara bırakıp merdivenlerden inerek salona geçti. Gece uyuyamadığı için saat çoktan öğlenden sonra olmuştu. Çocuklar içeri girdiğini görünce suratındaki olan ifadeden, arkasından gelen Baek'e kötü kötü bakmaya başladı. Diğeri ise omuz silkerek dil çıkardı onlara.
Ne yapmalıydı yani? Yalan mı söyleseydi? Eğer Jongin onun bilmesini istemeseydi gitmezdi zaten, değil mi? Onun götünü koruyacak değildi.
"Sehun.. Dışarıdan bir şeyler söylesene."
Herkes bakıştı. Eğer Soo kendine yemek yapmayıp dışarıdan istiyorsa, durum gerçekten vahim demekti.
Sehun kenardaki telefonu alıp yavaşça salondan çıkarken Kyungsoo koltuğun başına kafasını koymuş elleriyle oynuyordu. Düşünmemeye çalışıyordu artık. Bir hafta sonraki konserlerinde söyleyeceği solo parçaya daha fazla çalışması gerektiğini hatırlattı kendine. Chanyeol'den bazı düzeltmeler için yardım istemesi gerektiğini biliyordu.