Bismillah diyorum ve altı bölümlük kısa hikayemize başlıyorum. Evet canlar, yeni bir fanficle karşınızdayım. Daha önce hiç fanfic yazmadım ama Exo aşkım fazlaca depreşince ve sağlam bir Kaisoo shippercısı olarak denemeye karar verdim. Yorum ve votelamayı unutmayın plsss.. Sarang sarang ^^ Mamanız sizi seviyor ﻬ
●
"Jongin nerede?"
Sorduğum soruyla diğerleri kendi arasında bakıştı. "Cidden, o nerede?" Baek kaşlarını çatarak beni tekrarladığında derin bir nefes verdim. Elimde tuttuğum balonu bırakıp telefonuma yürürken, yakınlarda olduğunu ve yetişeceğini söylemesini umuyordum.
Sehun ve Lay peşimden gelip benimle beraber karşı tarafın açmasını beklerken, herkes hoparlördeki düzenli sinyal seslerine odaklanmıştı. En sonunda karşıdan ses geldiğinde, dördüncü sinyal sesindeydik.
"Hyung?" Boğazımı temizledim. "Jongin. Neredesin?"
Arkasından gelen kahkahayı benim gibi herkes duymuştu. "Taeminleyim hyung. Bir sorun mu var? Eve mi gelmeliyim?" Sehun'un azarlamak için olduğunu bildiğim dudakları aralandığında onu elimle susturup diğerlerinide sessiz olması için bir bakış attım.
"Hayır Jongin-ah. Hiç bir problem yok. Sadece seni merak ettik, bir dahakine haber vermeyi unutup hyunglarını endişelendirme. Tae'ye selamımı ilet." Beni onaylayan bir ses çıkardığında telefonu kapattım.
"Kyungsoo niye böyle yaptın? Ona söylemeliydin." Chen kollarını arkadan bana doladığında telefonu koltuğa attım.
"Hayır sorun değil." Gülümseyip onun kollarından çıktıktan sonra diğerlerine döndüm.
"Hadi pastamı getirin artık. Umarım yirmi iki tane mumunuz vardır."
Minseok kafasını sallayıp mutfağa ilerlerken Lay de yerdeki tüylü atkıyı boynuma doladı. "İyi ki doğdun Kyung." Ondan sonra diğerleriyle de sarıldık. Pastayı üflemem ve hepsini silip süpürmemiz sadece on dakikamızı almıştı. Bu elbette şaşırılacak bir şey değildi, hadi ama! Elbette en çok yiyen Baek'ti ve şimdi de bir kenara yığılmış mide ağrısı çekiyordu.
"Bu benim hediyem hyung. Hadi aç." Sehun'a gülümseyip elindeki paketi aldım. Kapağını kaldırdığımda gördüğüm ayakkabılarla gözlerim büyüdü.
"Sehun! Neden aldın?" İki gün önce vitrinde görüp beğenmiştik ama fiyatını öğrendikten sonra girdiğimiz gibi de mağazadan çıkmıştık. "Önemli değil hyung. Aynısından kendimede aldım. Bir gün beraber giyeriz değil mi?"
Onun kafasını kolumun altına sıkıştırıp ki bu onun bayağı eğilmesi demekti, saçlarını karıştırdım. "Giyeriz tabi."
Diğerleride hediyelerini verdiğinde, bunu söylemeden edemeyeceğim Baek siyah üstüne kırmızı ve Chan de kırmızı üstüne siyah puantiyeli birer boxer almıştı, etrafı toparlamayı yarına bırakıp koltuklara kurulduk. Chanyeol bir film seçmişti ve onu izliyorduk. Ben Suho'nun göğüsüne sırtımı yaslamıştım ve kucağımdaki kaseden beraber mısır yiyorduk. Bir müddet sonra uykum geldiğinde yan dönüp başımı göğüsüne koyarak gözlerimi yumdum.
"Yah! Üstümde uyuma Kyung!"
Suho cırladığında kasedeki mısırı onun ağzına tıkıştırırken gözlerim kapalıydı. Bir iki kıkırtı sesinden sonra ortam tekrar sessizliğe bürünmüş, herkes filme odaklanmıştı.