Rüzgar'dan
Yağmur yağmak üzereydi. Aklım Belinay'da kalmıştı. O sınıftan çıktıktan sonra Peline bakmadan ben de çıktım arkasında bir dakika sonra falan.Pelin gerçekten umurumda bile değildi. Nedendir bilmiyorum sadece ayırmak istemiştim.
Etrafımdaki kızların nasıl şaşkınlıkla baktığını tahmin edebiliyorum. Asla benim birini koruduğumu gördüklerini sanmıyorum. Zaten onu korumuyordum da.
Sanırım sabah ki olaydan dolayı ona kötü bir şey yapmışım gibi hissediyordum. Kendini koruyabilir sanmıştım. Ondandır diye geçiştirdim.
Biraz koridorun penceresinden dışarıya baktım. Tam yürümeye başladığım sırada Belinay lavabodan çıkmıştı.
Beni görmemişti. Önümden yürüyordu ve kendi kendine konuşuyordu. Bunu nasıl anladım diye sorarsanız: fısıltı halinde sesleri geliyordu. Sinirli bir şekilde. Ve kendini hafifçe hırpalıyordu. Önümden yürümeye devam ederken bilerek arkasında kalmayı tercih ettim.
Okuldan çıkınca birden gökyüzüne bakıp duraksadı. ''Sakin ol Belinay bir şey yok! Eve zamanında gideceksin. Hem zaten az yağıyor korkma!'' diye söylendiğini duydum. Ne yapıyordu bu?
Telkinli adımlarla basamakları indi. Elindeki hırkasını sonunda üzerine geçirmişti. Adeta süs gibi elinde taşıyordu. Fakat hırkanın bir etkisi olmadığı belliydi. Çünkü titriyordu.
Yağmur hızlanmıştı. Tabii Belinay'da. Ben de hızlandım çünkü tuhaf giden bir şeyler vardı. Kulaklarını kapamıştı. Tam karşıya geçecekken gök gürledi ve elleri hala kulaklarındayken yere çömeldi.
Ne yapacağımı bilemedim ilk başta. Gitsem mi gitmesem mi diye tereddütte kalmıştım. Fakat bir arabanın yaklaştığını görünce Belinay'a doğru koştum. Hafifçe kollarından tutup kaldırdım ve kucağıma aldım. Gözleri kapalıydı ve ağlıyordu. Ben kucağıma aldığımda gözlerini açmadı. Ya da açamadı bilmiyorum.
Yüzünü göğsüme doğru gömdü ve ağırlığını azaltmaya çalıştı kollarını boynuma bağlarken. Nefesini biraz hızlı alıp veriyordu.
Doğruca sakin bir yere götürmeye karar verdim. En azından insanların olmadığı yağmurun yağmadığı, çatısı olan bir yer.
Bizim mekana götürmeye karar verdim.Her ne kadar bir kızla görünmek istemesem bile bunu ona borçlu gibi hissediyordum. Ve onu bu halde bırakacak değildim.
Mekana vardığımızda pek konforlu olmasa da yerde bir döşek vardı. Nasıl bir duygu içindeyse gözleri yorgun düşüp uyuyakalmıştı kollarımda.
Onu rahatsız etmemeye çalışarak yatırdım yatağa. Uyanmasını beklemeden ayrılmaya karar verdim oradan. Biraz titriyordu ve üzerine bir şeyler bulmam gerekiyordu. Olur da tam ayrıldığımda uyanır diye vazgeçtim gitmekten. Çünkü bu mekan daha doğrusu bu sokaklar bir kız için tehlikeli olabilirdi.
Titremesi artıyordu ve bu cidden benim canımı sıkıyordu. Bu yüzden ayrılmaya karar verdim. Bir battaniye bulmam şarttı. Giderken üzerimdeki ceketi üşümeme rağmen üzerine bırakmakla kalmayıp sarmayı ihmal etmedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bugün Gökyüzü Daha Mavi
Teen FictionGüzel manzara deniz de değil de gökyüzündeydi sanki. Güzel manzara gökyüzü değil de O'ydu sanki.. Her güzel şeyin yanında katlanılması gereken kötü bir yanı vardır.