6.Vaka 1.Bölüm: İyi Polis Ölü Polis

310 16 7
                                    

Ah ne sabah ama. Bugün yorucu bir gün olcak gibi. Jones'un yanına gittim ve polis odasında olduğunu gördüm. Tam selamlaşacakken telsizden şefin sesi geldiği için biz de onun yanına gittik

-buyrun şef bizi çağırdınız?

-evet gençler bu gün size kötü bi haberim var. Dedektif ed dankin queen street metro istasyonun da ölü bulundu

-ölü mü? Ne... Bu nasıl olur?

Jones'a 'sence?' diyen bakışımı fırlattım. Jones o hareketimi yakalamış olacak ki bana baktı ve 'ne?' diye omuz silkti. Ben de kafamı hayır anlamında sallayıp kollarımı önümde bağladım ve şefe döndüm. Jones bazen çok gerizekalı oluyordu

-ben de bunu çözmenizi umuyorum. Eğer bu şehirde bir polis katili varsa, onu çabucak yakalamamız lazım

-başka yapacağımız bir şey yok zaten dedim

-aynen öyle. Şimdi queen street metro istasyonuna gidin. Hemen

Biz de hemen karakoldan çıkıp arabaya bindik ve queen street metro istasyonuna gitmeye başladık. Oraya geldik. Burası gerçekten çok dağınıktı. Ama asansörün orda ed'i gördüğümde jones'a haber verip ed'in yanına gittik. Tam kalbinden vurulmuştu. Neyle vurulduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Telsizle karakola haber verdim. Ambulans gelene kadar bizde etrafa bakmaya başladık. İstasyonda bir içi çöple dolu bi çöp poşetinden başka bi şey bulamadık

-ah ed'i böyle görmek içimi istemeden de olsa acıttı. Kendimize dikkat etmeliyiz bie dedi jones

-haklısın david ama benim de ne kadar içimi acıtsada ölüm bir gün gelir ve üstümüze çatar dedim dalgınca

-ne demek istiyosun? dedi jones kaşlarını çatıp bana bakarak

-ah yok bi şey saçmalıyorum işte hadi şu çöp poşetini inceleyelim mi? dedim biraz çekingence. Jones da kafasını salladı ve çöp poşetinin yanına gidip incelemeye başladık. Orda USB belleği bulduk

-bir USB bellek mi? Buraya kazayla girmiş olamaz heralde değil mi? dedi jones gözleri şaşkınlıkla açılarak

-bilmiyorum ama bunu alexse göndermeliyiz kardeşim

-anlaşıldı dedi jones. Alex'sin yanına gidip belleği verdikten sonra jones

-ah nerdeyse unutuyordum. Az önce kurbanı bulduğumuz yerde harry landry adında biri var. Kendisi ed'in partneri. Onunla konuşsak iyi olur

-tamam gidip konuşalım o halde

Harry'nin yanına gittik.

-harry landry? dedim

-evet benim dedi oda. Bir gözü şişikti. Ama nasıl şişmişti o göz?

-sana bi kaç tane soru sormamız gerek dedi jones

-buyrun

-ilk başta partnerinin bu gece kiminle buluştuğunu biliyor musun?

-hayır edin bugün kiminle buluştuğunu bilmiyorum. Bilseydim şu ana kadar onu tutukluyor olurdum.Bak, Ed genellikle gizli bir insandı, kendi başına takılırdı. Kahretsin, belki de bir vaka üzerinde çalışıyordu ve bana söylemedi

-gizli veya geğil, bazı cevaplara ihtiyacımız var. Ed'in masası üçüncü katta, değil mi? Bianca gidip şuna bir göz atalım

Biz gidiyorken harry de

-beni de haberdar edin, tamam mı? Buralarda olacağım, beni haberdar etmeyi unutmayın diye bağırdı arkamızdan. Bende

-tamam anladık heberdar ediceğiz dedim ve sonrada 3. kata ed'in odasına gittik. Biz daha gitmesek konuşacaktı çünkü keriz. Her neyse ed'in odasına geldikten sonra incelemeye başladık. Sadece yırtık bir tutuklama emri bulmuştuk

-bu bir tutuklama formuna benziyor. Ama Ed bunu niye parçalamak istesin ki? Bu çok saçma

-aynen bence bunu tekrar birleştirmeliyiz

-haklısın bunu birleştirmeliyiz. Belki de Ed'in son "müşterisi" bulmamızı sağlar

Fotoğrafı birleştirdikten sonra

-evet uzun uğraşlar sonucu tutuklama emrini birleştirmeye başardık

-aynen dedim ve yumruk tokuştuk. Brofist hesabı

-hah zeus. Kendisi aslında kadın tüccarıdır ama onlara "telekız" demeyi tercih ediyor. Hadi onunla bir konuşalım dedi jones

-telekız mı? O nası bi isimdir öyle ya? Neyse buna kafa yoramayacak kadar yorgunum zaten hadi gidip konuşalım dedim

-tamam

Zeus'un yanına gittiğimizde sanki kendini bir halt sanıyormuş gibi kendini gösteriyordu herkese. Herneyse onun yanına geldik

-umarım o tutuklama kağıdı yırtılmıştır. Bu bizim anlaşmamızın bir parçasıydı. Ed ,hapse atılmamamı sağlayacaktı...

-e attırsaymış bari. 2 saattir burda kıçını kıvırta kıvırta gezen bir kadın tüccarı olan biz değiliz heralde değil mi? dedim. Jones gülmemek için kendisini zor tuttuğu belliydi

-ay ha ha. Herneyse bunun karşılığında da kızlarımla bedavadan eğlenebilecekti

İkimiz de kollarımızı önümüzde bağlamış, zeus'a mal mal bakmaya başladık. Zeus bizi öyle görünce de

-bana hiç öyle bakmayın. Onu sandığınızdan daha az tanıyormuşsunuz

-taaamam bilgi için teşekkürler dedim ve arkama bakmadan hızlıca yürümeye başladım labratuvara doğru. Jones bunu yaptığımı fark ettiğinde ise koşarak arkamdan geldi

-bie dursana yahu

-ya kanka nesine durayim tanrı aşkına. Ed resmen şerefsiz çıktık. Şu USB belleği öğrenelim sonrasında da kurbanın cesedini inceleyelim olur mu? dedim bi yandan da yürürken

-t-tamam dedi jones da. USB belleği öğrenmek için alex'sin yanına gittik. Alex bize USB bellekte angel martinez adındaki bir herifin polis kayıtlarının dosyasını bulduğunu söyledi. Bu adam eskiden köpek dövüşleri düzenlediği için tutuklanmış. Yani köpekleri bir dükkana toplayıp onları dövüştürüyormuş. Ne gaddar bi adam. O zavallı köpeklerin zarar görmesi içimi acıtıyordu. Hayvanları fazla seven biriydim ama yılanlardan nefret ederim. Herneyse buralarda dolaştığı biz de angel'ı ziyarete gittik

-angel martinez? dedim

-buyrun benim dedi. Bir gözü şişikti. Neden acaba?

-adınızı bozuk bir USB belleğin içinde bulduk

-hmm demek adımı ölü bir polisin USB belleğinde buldunuz demek, aman ne büyük sorun

-evet, çok büyük sorun. Ed'in senin köpek dövüş ringini araştırıyor olduğu apaçık ortada. Bu yüzden mi onu öldürdün?

Jones'un kulağına eğilip

-bi zahmet şöyle düşünmeyi bırakır mısın artık? dedim. Jones da yavaşça kaşlarını çatıp bana bakmıştı

-aman be tamam bi şey demedik

Sonrada geri angel'a döndü

-ed mi? Beni mi araştırıyormuş? Aynı adamdan bahsettiğinizden emin misiniz? Ed, benim en iyi müşterilerimden biriydi. Hiçbir dövüşü kaçırmazdı

-tabii canım. Bizde bunu yedik dedi jones

-inanmassanız inanmayın. Ama soruşturmanızda edin bana geldiğini görürseniz o zamanda bana hak vereceksiniz dedi ve bastı gitti. Bizde kurbanın cesedini öğrenmek için nathan'ın yanına gittik. Nathan bize ilk başta kendimize dikkat etmemizi söyledikten sonra edin dizlerinin üzerinde olduğunu, katilin 6'3 (1,92) boyunda olduğunu ve kaltilimizin şu anda ortalıkta kocaman bir şişlikle dolaştığını söyledi. Bi türlü anlamıyordum. Edi kim öldürmüş olabilirdi. Ya katil aramızdan biri çikarsa?

Arkadaşlar bu bölüm teogtan önceki son bölüm. Yani merak etmeyin. Yine hikayeme devam etcem bitirmedim hikayeyi. Ama bi yandan hikayelerim bir yandan teog böyle olmuyo. O yüzden teog'a kadar yazmicam. Bu bölüm benden size hediye olsun. Teoga girmeden önce bi bölüm daha yazayim dedim. Beğendiyseniz vote ve yorum atmayı unutmayın. Teog'a girenlere başarılar ve iyi puan almalarını umarak gidiyorum. Bana şans dileyin. Hadi görüşürüz...





Criminal Casedeki Hikayem: GRİMSBROUGHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin