56. Vaka Uzasaydı 1

195 10 7
                                    

Merhaba Arkadaşlar...

Uzun bir zamandan sonra buraya bölüm atıyorum. Şimdi şöyle bakıyorum da 'vay be' diyorum 'ne kadar zaman geçmiş'. Burayı özlemişim. Aklıma bir fikir geldiği için sizle paylaşmak istedim.

Şimdi biliyorsunuz ki 56. Vaka 1. Sezonun son vakası. Ki bana biraz kısa gelen bir vakaydı. Size uzun gelmiş de olabilir bilemem. Peki... 56. Vaka uzasaydı ne olurdu? İşte bunlardan bir tanesini size yazıcağım.

Buraya bazen bölüm yayınlayacağımı söylemiştim. İşte bu bölüm de bunlardan biri...

Yalnız birşey diyeceğim. Bu hikayenin ağır bir düzenlemeye ihtiyacı var. Kelimeler birbirine karışmış, bişey anlaşılmıyor. Ama merak etmeyin olay döngüsü değişmeyecek, yine aynı kalacak.

Ve bide Cevapsız Sorular adlı hikayeme de bi baksanız? Evlatlık gibi kaldı yavrucak ona da bi bakın lütfen. Şu sıralar ona fazla bölüm atamıyorum okuldan dolayı ama en yakın zamanda bir bölüm daha atacağım oraya. Fakat aklıma bir ilham kaynağı geldiği için hikayeyi düzenleyip tekrar yükleyeceğim. 🤗

O zaman ben sizi fazla sıkmadan bölüme geçelim. Böyle yazıları uzun uzun yazmayı bende sevmiyorum. İyi okumalar 🤗

--------------------------------

Grimsborough Ceza Evinde, Milton Grimmes'ı tutuklarken...

YAZAR...

Jones aslında buraya kadar geleceklerini biliyordu. Kaçıp gitmek, onun için tek çözüm yoluydu ama partnerine doğrultulan silah onda horgörülemeyen bir öfkeye sebep olmuştu. O silahını çekmiş beklerken arkadan Ramirez de tavayla yaklaşıyordu. Jones ona bakışlarını çevirdi ve başını hayır anlamında salladı. Ramirez Jones'un neden böyle bir şey yaptığını anlam veremesede söyleneni yaptı ve bekledi. Aklından binbir türlü düşünce geçiyordu Jones'un. Tedirgindi ve silahı tutan eli hafif titriyordu. Silahı Milton'a çevirse yanlışlıkla Ramirez'i vurabilirdi ve bunu istemiyordu. Tamam Ramirez'e tahammül edemiyor olabilirdi ama oda bir polisti ve onun yüzünden şehit düşmesini istemiyordu. O yüzden aklındaki karmaşıklığı bozup kesin bir kanıya vardı. Er yada geç ikisinden biri vurulacaktı ama o buna izin vermeyecekti.

Bianca ise silahını sımsıkı tutuyor ve bekliyordu. Ölmekten korkuyordu ama bunu Milton'a göstermeye niyeti yoktu. Eğer silahını çevirip de kardeşim dediği adamı vurursa gözünü kırpmadan onu öldürebilirdi. Bunu yapacağını biliyordu ama korkusuna da engel olamıyordu işte. Milton,

"Altın sayesinde Kızıl Tarikat sonsuz gücüne ulaştı! Ve lider olarak ta bu şehirde kimin yaşayıp kimin öleceğine ben karar veririm! Ben Grimsborough'nun Tanrısıyım! Ve şimdi vakit, seni öldürme vaktidir Bianca Angel Rogers!" Dedi yüzündeki şeytan ifadesiyle.

Silah ateşlenirken Jones hiç beklemeden Bianca'ya doğru koştu ve onu kolundan çektiği gibi arkasına geçti. Tam göğsünün altına gelen kurşun gözlerini doldururken kalbini yırtıp geçtiğini hissetti. İkinci silah sesi de duyulurken o kurşunda tam karnına isabet etmişti. Bianca daha şokunu atlatamadan Jones'un bedeni düşüşe geçti. Bianca "Jones!" Diye çığlık atarak onu tutarken Ramirez de koşarak gelip tavayı Milton'un kafasına geçirdi. Milton'un şeytan yüzü anında solarken yere yüz üste yığıldı.

BİANCA...

Jones'un bedeni üzerime doğru düşerken hiç beklemeden onu tuttum ve dizime yatırdım. Ramirez'in geldiğini ve Milton'u bayılttığını görmüştüm ama umursamayacak kadar duygu yüklüydüm. Ne hissetmiyordum ki?

Şaşkınlık, hüzün, heyecan, kaybetme korkusu...

Hepsi... hepsi başıma üşüşmüştü. Ramirez tavayı bırakarak bize doğru koşarken hızla diz çöktü ve elini Jones'un göğsüne bastırdı. Bende bir elimi onun karnına koyup bastırırken Jones sık nefesler alıyordu.

Criminal Casedeki Hikayem: GRİMSBROUGHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin