İyi okumalar. Multi Sema. Lütfen oylarınız ve düşünceleriniz benim için çok önemli.
Bir inleme sesiyle yataktan fırladım. Ses lavaboda geliyordu. koşarak lavaboya ilerledim. Sesin sahibi Miray'dı.
Bana bakıp, tuvalete geri eğildi. Yediği ne varsa hepsini çıkarmıştı. Ona yardım etmek amaçlı saçlarını tuttum. Miray kendine gelmek için elini yüzünü yıkadı. Suratına bakıp, " Okula gidebilecekmisin? " dedim. Kafasını salladı. Gidecekti. Bu kıza çok acıyordum. Annelik zordu. Daha bunlar ilk şeylerdi. Bu kadar ağır yükü Nasıl kaldıracaktı?
Bende ona kafamı sallayıp hazırlanmaya, odama gittim.
Kırmızı siyah kareli etek ve beyaz gömleği üzerime geçirdim. Saçlarımı düzleştirdim. Çantamı alıp Miray'ın odasına girdim.
Oda giyinmişti. Birlikte evden çıktık.Miray, arabanın kildini açtı. O sürücü koltuğuna bende yanına oturdum. Bugün, okul başlıyor diye zaten moralim bozuktu. Birde üstüne Miray eklenince tam oldu.
10 dakikalık bir araba yolculuğundan sonra okula varmıştık. Gerçekten deniz gören yan yana iki okul vardı. Her taraf öğrenci kaynıyordu. Miray arabayı sokağın kenarına park edince, arabadan indik. Beraber okullara doğru yürümeye başladık.
Miray bana sıkıca sarılıp şans diledi. Bende ona. Ve beni bırakıp koleje gitti. Bende kendi lisemin kapısından içeri girdim. Çok güzel bir liseydi. Bayağı köklü olmalıydı.
İçeri girince şok oldum. Şahane bir okuldu. Anadolu yazısını görmesem; derdim ki kolej. Kocamandı. Benim bulunduğum kat giriş katı olmalıydı. Tam ne yapıcağımı şaşırmış etrafa bakarken, bir masada oturmuş, Sekreter gibi bir kadın gördüm. Hemen yanına gittim. Kocaman gülümseyip " Şey, afedersiniz. Ben yeni kayıt oldum da. Sınıfım neresi?" Kadın bana gülümseyip adımı sordu. " Sema Aydoğdu. " kadın elindeki listeye bakıp, bana döndü. Tatlı bir sesle " hangi alanı seçmiştin canım. " kısık bir sesle "sayısal " dedim. " üst kata çık tatlım. Sola dön. İlk sınıf. 12/c" Kafamı sallayıp üst kata çıktım. Okul gerçekten harikaydı. Sola dönüp; "12/c " Yazan sınıfa girdim.
Sınıfta sadece yedi tane sıra vardı. Demekki sınıflar on dört kişilikti.
Orta sıralardan pencere önüne bir sıraya oturdum. Deniz görüyordu. Manzaraya bak.
Okula erken geldiğimiz için çok öğrenci yoktu. Sınıfta bir iki tane öğrenci daha vardı ama test çözmekle meşguldüler. Benim geldiğimi farketmediler bile. Bildiğim kadarıyla okul başarılıydı. Çünkü taban puanı baya yüksekti. Zaten bu sene benimde çok çalışmam lazımdı. Yoksa beni berbat bir gelecek bekliyordu. Ben böyle dalıp gidince sınıfın dolduğunu anlamadım tabi ki. Çok cansız bir sınıftı. Kimsenin ağzını bıçak açmıyor, kimse birbiriyle sohbet etmiyordu. Güzel bir dayanışma vardı sınıfta. Ama bir kişi bile yanıma gelmiyordu. Belki sıraya kafamı koyduğum için çekiniyorlardır.
Bir hocanın " Haydi gençler. İstiklal Marşı için bahçeye " demesiyle kafamı sıradan kaldırıp, ayağı kalktım. Sanki ben ayağa kalkınca herkes bana bakıyor gibi hissettim. Kafama takmayıp okulun bahçesine indim.
İstiklal Marşı sırasında tüm sınıf b. İkili sıra oluşturduk. Yanımda bir oğlan vardı.
Ne biçim insandı bunlar ya. İnsan bir sınıfımıza hoşgeldin falan der. Bunlarda oda yoktu. Vallahi ne varsa akdeniz insanlarında var. Bu ne ya böyle? Buz kütleleri gibilerdi.
Ben böyle kendi kendime sinirlenince önümdeki iki erkek arkasını döndü.
Bana bakıp gülümsediler.
İçlerinden biri " Aramıza hoşgeldin. Sesin pek çıkmadığı için seni fark edemedik. Kusura bakma. Mete ben." Elini sıktım. Diğeride Timuçin 'miş. Ama onlardan başka kimse benimle konuşmamıştı. " Teşekkür ederim. Sınıfınız biraz soğuk herhalde. Hiçbiri benimle tanışmadı." Kafalarını salladılar. " valla güzelim biz bile onlara zor alıştık. Onlar dersten başka bir şey düşünmezler. Yani seni takacaklarını düşünme, imkansız." Dedi Timuçin. Cidden berbat bir sınıfa düşmüştüm. Mete gülüp " Bizimle takılabilirsin. Birde bizim çatlak var. Zümra. Kim bilir daha kaçıncı uykusundadır. " Hepimiz kahkaha attık. O sırada bir hoca bizi uyarınca susmak zorunda kaldık.
İstiklal Marşından sonra sınıflara geçtik. Benim sıram Timuçin ve Mete'nin kinden bayağı bir uzaktaydı. Onlar en arka sıralarda oturdular. Herkes çift oturuyordu. Ben hariç. Of bu senem çok yalnız geçicekti. Eski okulumu özlemiştim. Aklıma gelen düşüncelerle suratım yine asıldı. Hocalar neden geldin deyince ne diyecektim? "Ailem beni redt etti" diyemezdim ki. Gözümden bir damla yaş damladı. Ağladığımı kimse görmesin diye başımı sıraya yasladım.
Bilmem kaç dakika sonra , bir bayan hocanın günaydın demesiyle kafamı masadan kaldırıp ayağı kalktım. Herkes oturunca bende oturdum. Hoca sınıfa göz gezdirdi. Herkese baktıktan sonra gözleri bana takıldı. Gülümseyip " Merhaba Sema. Sınıfımıza hoşgeldin. Arkadaşlar Sema , Hatay'dan gelmiş. Ailesinin işleri dolayısıyla. Umarım iyi anlaşırsınız. " Esma teyze beni okula yazdırmaya gittiğinde bu yalanı uydurmuş olmalıydı. Sonra bana tekrardan bakıp " Biri daha gelecekti sınıfımıza. Haberin varmı canım? "
Çok tatlı bir bayandı. Tam ağzımı açmış bilmiyorum diycektim ki , sınıfın kapısı açıldı .
Umarım beğenmişsinizdir canlarım. okuduğunuz için çok teşekkür ederim. Lütfen yorumlarınızı ve votelerinizi esirgemeyin.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Islak imza
RomanceSema'ya, Emre yüzünden ailesinin ona tepkisi. Onu evden kovması. Sema'nın Hatay'dan İstanbul'a yolculuğu. Bakalım küçük Semamızı İstanbul'da ne serüvenler bekliyor.