1. KAÇIŞ
Bitiyordu, bu gece bu cehennemden kurtuluyordum. Hayatımı, özgürlüğümü, yaşamımı elimden alanlardan kurtuluyordum. Yalnızlığıma ve acılarıma bu gece son veriyordum.
Bir insan doğduğu günden beri yalnız olabilir miydi? Olabiliyormuş. Ben doğduğum günden beri yalnızdım, yalnızlığa esirdim.
Ne bir annem, ne bir babam, ne de bir arkadaşım olmuştu. Anne ve babamı tanımam için, beni sevmeleri, benim onları doyasıya öpüp koklamama fırsat bile verilmeden yalnızlığa mahkûm edilmiştim. Nedenini dahi bilmedim bir sebepten yıllarca yalnız kalmıştım. Bir bebeği günah olarak, lanetli olarak gören insanlarla dolu yirmi iki yıl... Ama bu gece bu insanlardan da bu lanet evden de gidiyordum. Ya da gitmek için çabalayacağım demem daha doğru olacaktı.
Özgürlük kelimesini benim için sadece sözlükte yer alan bir kavram... Tadamayacağımı sandığım, yaşayamayacağımı bildiğim bir kavramdı. Bir insan yaşadığı bir an bile mi mutlu olmazdı? Ben mutluluğu yirmi iki yıl boyunca tatmamış, yaşamamış, bilememiştim. Ve de bulamamıştım. Benim ömrüm boyunca doyasıya tattığım tek duygu acı olmuştu.
Bugün bu acı bitecekti. Bitmek zorundaydı. Buna bir son vermem gerekiyordu. Yıllardır bu günün hayali ile yaşamıştım. Özgürlüğe adım atmak için beklemiştim. Kendi kurtuluşumu, kendi esaretimi sonlandırmak için de bugün o içimde hiç olmadığını sandığım, saklı cesareti kullanmaya karar vermiştim.
Yatak odası diye verdikleri hapishanedeki pencereden aşağıya uç uca başladığım nevresimleri sarkıtmakla kaçış planımı devreye soktum. Çok fazla yüksek değildi. Yani yapabilirdim. Hoş düşsem bile canım yansa da beni etkilemeyecekti. Benim vücudum ruhsal yaralarla dolu iken fiziksel yaraların önemi yoktu. Buradan kaçayım da isterse geçmeyecek şekilde izler kalsın bedenimin her bir yerinde umursamazdım.
Önemli yer odadan kaçmak değildi, evin etrafındaki duvardan ve koruma ordusundan kaçabilmekti. Korkarak asıldığım nevresimlerden aşağıya doğru sallandım. Biraz duvara sürtünsem de acısı çok değildi. Bu acıya katlanabilirdim. Katlandım da!
Titreyen bacaklarımla aşağıya doğru kaymaya başladım. Hayatım boyunca yaşadığım en hareketli geceydi. Ve de en korkulu... Aşağıya indiğimde etrafı kolaçan edip adımlarımı duvarın yanındaki meşeye kadar devam ettirdim. Büyük meşenin arkasına saklanıp hemen gelen giden var mı diye etrafa göz gezdirdim. Nefes almaktan bile korkuyordum. Sesimi duyup gelirlerse bu kaçmamın bedelini fazlasıyla ödeteceklerdi.
Kimsenin olmadığını anladığım an meşeye tırmanıp oradan da duvara atladım. Kalbim bu heyecana dayanamayacak diye korksam da bir kere bu yola çıkmıştım ve asla vazgeçmeyecektim.
Çocukken ağaçlara tırmanan bir çocuk değildim. Olamamıştım. Olmamıştım. Çocukluğumu yaşayamamıştım ki yaramazlık yapayım. Bu yüzdende ilk denemem fena sayılmazdı.
Zırh gibi olan duvardan atlamam sandığımdan da zor oldu. Kaç gündür uykusuz oluşum gücümü yok etse de, bugün bu iş bitecekti. Hayatımı zehir eden bu insanlara daha fazla katlanamazdım. Bir insan her gün ölür müydü? Ben her gün diri diri toprağa veriliyordum. Üstelik suçum bile yokken, nedensizce...
Uzun beton duvardan atlayıp arkama dahi bakmadan koşmaya başladım. Gözlerimden istem dışı yaşlar akıyordu. Nedeni neydi, bilmiyordum ama ağlıyordum.
Yere düştüğümde canım çok yansa da durmadım. Duramazdım. Kaçışımın başındayken olmazdı. Zaten yokluğumu anlamaları çok sürmezdi. Daha hızlı olmalıydım.
Bir insanın uyurken bile her saat başı kontrol edilmesi ne kadar fazlaydı ve saçmaydı. Yıllarca kaçmayı bir kez bile ne denemiş ne de ağzıma almıştım. Yıllarca sadece susmuştum. Söyleyeceklerinin korkusundan daha çok bana vereceği acıdan susmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyük Kaçış | Kitap Oldu
RomanceMüptela Yayınları ile kitap olmuştur. Ruhsuz ruhumun aydınlığı... Romantik ve aşk dolu bir hikaye. Dikkat bolca aşk vardır! Bolca romantik bir Ali ❤️❤️❤️ Bir Ali ve Ayşe hikâyesi... Üzgündüm. Kendim için değil ama onla...