FIRTINA, Sezon V

Bölüm - 4

( Tanışma )

04.Ekim.2015

- Sen Ninja Çocuksun!

Yiğit sessiz. Onun herhangi bir tepki vermesini beklemeden konuşmaya devam ettim.

- Şu an bunu açıklamak için hazır hissetmiyorsun kendini farkındayım. Bunu kendi koşullarınla ve tam zamanında yapmak istiyorsun. Bugün okulda karşılaştığımızda; oturduğumuz o banka, o son top-sakızı bıraktığında ve belki okuldan sonra yemek için buraya gelerek, bana kalırsa aslında sen de bunun artık ortaya çıkmasını istiyorsun.

Bugün okulda biz binadan çıktığımızda bankta ve kendi halinde oturan bir çocuk için yanakların fazla kırmızıydı. Bana kalırsa yanakların efor dolayısı ile kırmızıydı ve sakin bir şekilde bankta oturan bir çocuk olarak farkında olmadan dikkatimi çektin. Bunlar senin hatan değildi, sadece biz biraz fazla şanslıydık. Sende bilerek yada bilmeden bizim bu şekilde şanslı olmamıza yardım ettin.

Sonuç olarak, şu an buradayız. Bizim Ninja Çocuk diye adlandırdığımız kişinin profilini kendi aramızda çıkarttık... Buna uyan ve uymayan yönlerin var. Bu sebeple tam olarak, sana sen "o" sun yada değilsin diyemiyorum. Eğer bunu kafamızı karıştırmak için özellikle yapmıyorsan, halen daha tam olarak emin olduğumu da söyleyemem, bunun için de senin kabul etmeni beklemekten başka çaremiz yok.

Dağda bize o Zen Bahçesi Buda taşlarını bıraktığında ve ben o mesajını gördüğümde senin bizim üçümüzün dostluğuna olan hayranlığını yada saygını okudum o taşlarda. Benim aynı taşlarla senin için bıraktığım mesajı aldığını da tahmin ediyorum. Senin bıraktığın ve üst üste duran üç taşı ben Rüzgar, Çağan ve ben olarak algılamıştım. Kaide Rüzgar, Gövde Çağan ve Baş da ben olmalıydım ama bunlar tabiidir ki bana göre ve benim yorumlamam. Kendi yorumlamama göre ben de sana bir mesaj bıraktım senin Zen Taşlarınla, onları buldun mu bulamadın mı tam bilemiyorum ama senin için bıraktığım mesajda baş taşının üzerine bir taş daha koymuştum ve bunun ne anlama geldiğini de senin anladığını düşünüyorum.

Şu an Çağan'ın sana sorduğu soruya gelirsek, bunun cevabını Çağan'a şu an verirsen eğer, bir daha senin yüzünü göremeyeceğiz. Muhtemelen bir daha senle karşılaşmayacağız bile. Senin bu ruh hali içerisinde olduğunu hissediyorum. Sen, bazı soruların yanıtsız kalması gerektiğine inananlardansın. Buna saygı duyuyorum.

Bu soruya yanıt verme! Ben Çağan'a durumu anlayabileceği şekilde anlatırım. Sen kendince uygun olan bir zamanda durumu, bu sorunun cevabını, eğer istersen, bize kendi yönteminle açıklarsın.

İstersen şu an kalkıp gidebilirsin. Geri döndüklerinde ben durumu onlara açıklarım.

Yalnız şu var ki seninle tanıştığımızda sana söyleyeceğime dair söz verdiğim bir şey var öncelikle onu dinlemelisin.

Seninle tanıştığıma çok memnun oldum. Yaşının bizlerden ufak olmasına rağmen, bunu gönül rahatlığıyla söylüyorum. Senin yetenek ve zekâna sahip biri ile tanışmak büyük bir onur. Dağda, bize olan yardımların için de sana ayrıca teşekkür etmek istiyorum. Bana bu fırsatı verdiğin için de ayrıca minnettarım.

Döndüm, Yiğit'in gözlerinin taa içine baktım. Gözlerini kaçırmadan o da benim gözlerimin içine anlamını çözemediğim bir şekilde ama derin derin baktı. Elimi uzattım, elimi sıktı ama bu sefer daha yumuşak ve dostçaydı tokalaşmamız.