9

271 33 7
                                    

Stephanie gözlerini gökyüzünden zemine çevirdi.Sonsuza dek gökyüzüne bakabilirdi.Sonu olmayan şeyleri severdi.

Bir binanın çatısında oturup ayaklarını sallandırmayı sevdiği gibi.

Çok üşümüştü ama yanında giyecek bir şeyi yoktu.

Kollarının birbirine doladı ve ısınmaya çalıştı.Aşağı inmek istemiyordu.İnsanlara yukardan bakmak eğlenceliydi.Arabaları izlemek,sıkıldığında gökyüzüne bakmak.Bunları seviyordu.

Yanında ki sırt çantasından defterini ve kalemini çıkarttı.

Taeyeon,seni merak ediyorum.1 aydır sadece uzaktan izleyebiliyorum.Beni tamamen affedene kadar sana yaklaşmayacağım.Ama bunun ne kadar zor olduğunu anlatamam.
Sen de beni özledin mi ? Özlememiş gözüküyorsun.Jessica ile daha iyi anlaşmaya başladık.Aslında aramız oldukça iyi.Bana sarılmasını seviyorum.Sooyoung da arada sırada benimle konuşuyor.Diğer kızlar senin arkadaşın oldukları için fazla yakınımda durmuyorlar.
Hayatına girdiğim için özür dilerim.O gün o parka hiç gitmemeliydim.Sorunlu hayatıma seni dahil etmemeliydim Taeyeon.Kim ne zaman nasıl davranacağı belli olmayan biriyle olmak ister ki ? Sen kesinlikle istemezsin.

Kalemi ve defteri aldığı gibi çantasına geri koydu.Artık ağlamıyordu.Uzun süre karşıda ki binaya baktı.Camdan gözüktüğü kadarıyla içerideki mutlu aileyi izledi.

Stephanie her yönden eksik kalmıştı.Aile,arkadaşlık,başarı,her şey.Taeyeon'un onu tamamladığını sanmıştı.

'Yanılmışım' diye düşündü.

Jessica yarım saat sonra mesaj atmasaydı Stephanie o çatıda sabaha kadar oturabilirdi.En azından Jess onu düşünüyordu.

Fazla dikkat etmeden ayağa kalktı ve çantasını aldı.Yüksekten korkmazdı.

Yani eskiden biraz korkuyordu ama artık hayatını tehdit eden şeyler ona fazla korkunç gelmiyordu.

2 saniye sonra ölebilirdi.Ayağı kayabilir,burkulabilir,dengesini kaybedebilirdi.

İçten içe bunun olmasını çok istiyordu.Çünkü intihar edemeyecek kadar korkaktı.

Ama hiçbir şey olmadı.Stephanie eve gitti ve uyudu.

***

Sabah kalktı ve yapması gerekenleri yaptı.Okulda ki birkaç kişiyle gülümsedi,ders dinledi,her sabah uğradığı kafede hazır şeyler yedi.Çünkü Jessica gerçekten iyi yemek yapamıyordu.

Ama çok eksik birşey vardı.Taeyeon bugün niye gelmemişti ?

Stephanie Taeyeon'a sarılmak istiyordu.Ya da öpmek.Belki de daha fazlası.Onu uzaktan izlediği her gün dayanılmaz bir hal alıyordu.Oysa Taeyeon ona aitti.

Yani,1 ay önce ona aitti.

Dalıp gittiği karanlıktan dersin bittiğini anlayınca çıkabilmişti.1 aydır yaptığı gibi yavaşça kitaplarını aldı ve yine yavaş adımlarla dışarı çıktı.

Jessica bugün okula gitmemişti.Muhtemelen yemekte yapmamıştı.Gidip hazır birşeyler aldı.

Aldıklarını öderken gözüne çarpan 4 kutu birayıda aldı.Zaten Stephanie almasa Jessica alacaktı.

***

"Sunny odaklan şuna."

Sunny su şişesini yere bırakıp zorlukla ayağa kalktı.

"Yoruldum.Gerçekten."

Sevimli bir ifadeyle Sooyoung'a bakmaya çalıştı.Ama o bundan etkilenmezdi.

Başkası olsa Sunny'nin yanaklarını sıkıp onu evine yollayabilirdi.

Sooyoung hariç herhangi biri.

"3 saat oldu.Şu hareketleri düzgün yap.İzliyorum."

Sooyoung,Sunny'nin arkasından yaptığı hareketleri görmeden yere oturdu ve müziği başlattı.

Aslında eğleniyordu.Sunny'ye birşeyler öğretmeye çalışmak ve öğrenememesini izlemek eğlenceliydi.

Sunny bu kez daha iyi yapıyordu.Sooyoung çalışmayı bitirecek olmasına üzüldü.

Belli etmeden 4 dakika boyunca Sunny'yi izledi.

Daha çok vücudunu.

***

Kim Taeyeon 1 aydır Dae Hyun'la tenise gidiyordu.Spor yapmak düşünmesini engellediği için daha iyi hissediyordu.

Dae Hyun'a karşı tabi ki eskisi gibi hissetmiyordu.Hatta nasıl 2 yıl boyunca ondan hoşlandığını da anlamıyordu.

Taeyeon bazen gerçekten aptal olabiliyordu.

Spor çantasını hızlıca sandalyeye bıraktı ve kendi de diğerine oturdu.Fazla yorulmuştu.

"Bu kadar küçük bir bedenle nasıl tenis oynayabiliyorsun Taeyeon ?"

"Toplar benden daha küçük.Ayrıca bedenle ilgisi yok.Ben böyle olmayı seviyorum.Of,dikkatımı dağıtıyorsun Jessica."

Taeyeon çantasına uzandı ve telefonunu aldı.Sadece babası aramıştı.

Kimi görmeyi bekliyordu ki ?

Göz ucuyla Jessica'ya baktı.Onlar eskiden beri arkadaştılar.Ona birşeyler anlatabilirdi.

"Çek kafanı Taeyeon.Tiffany beni Sunny ile sanıyor olabilir.Bir de sana onu anlatamam."

"Zaten istemeyecektim.Ben onu unutmaya çalıştıkça neden inatla anlatıyorsun ki ? Ev arkadaşın olabilir ama burada ikimiz varız."

"Peki ne konuşalım canım arkadaşım ?"

Jessica limonatasındaki pipeti bir tur daha karıştırdı ve soran gözlerle Taeyeon'a baktı.

"Boşver.Yorgunum zaten.Yarın görüşürüz."

Taeyeon gerçekten yere yığılabilirdi.Stephanie'yi özlemişti.Çok özlemişti.Ama bunu kendine itiraf edemiyordu.

Kalbi kırılınca düzelmesi uzun süren biriydi.

Boş gözlerle önünde ki yola baktı ve yavaşça yürümeye başladı.

Hızlı gitmek istiyordu ama bedeni buna izin vermezdi.

Köşeyi dönünce tanıdık bir yüz gördü.Zaten bunun olacağını biliyordu.İçinden bir ses ona bunu söylemişti.Bu güne Tiffany'yi göreceğini bilerek kalkmıştı.

Eh,ne derler bilirsiniz.Kaderden kaçılmaz.

Tiffany de onu gördü.İkisi de durmadı.

Taeyeon yolun karşısına geçti.Bir kaç saniye onun siyah saçlarında kaybolmayı denedi.

Hatta gidip sarılmak istedi.

Ama sadece evine gidip uyudu.

Sunshine||TaeNyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin