Kolyeyi internette buldum. Çok tatlı değil mi? Tam hikayemin ismini yansıtıyor.
Bu bölüm çok içime sindi iyi okumalar :)
***11. Bölümün Son Kısmı
Ayağa kalktım. Arkamı döndüm ve yürümeye başladım. Uraz'ın yanından geçerken Uraz kolumdan tuttu ve beni kendine döndürdü. Sonra da hiçbir şey demeden sımsıkı sarıldı.
Biliyordum ki zaten ben. Kardeşler birbirlerini hiç bırakmazlardı.
***
Sonunda eve vardığımızda diğerlerini evden kovaladım ve gidip mutfağı sömürmeye başladım. Sonra da evde tek olmanın verdiği rahatlıkla gidip müzik çalardan son ses Eva Simons Policeman açıp kafama göre dans etmeye başladım. Sanırım birkaç dans tekniği öğrensem iyi olacaktı. Çünkü bu şekilde insandan daha çok penguene benziyordum.
Şarkı bittikten sonra kendimi koltuğa attım. Cidden 4 dakikada terlemiş miydim? Başımın hafiften ağrıdığını hissedince kalkıp müziği kapattım. Sonra da kendime bir battaniye kapıp koltuğa uzandım. Yavaş yavaş kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.
----
Kalktığımda saat gece yarısına yaklaşıyordu. OHA! 6 saattir uyuyor muydum? Telefonuma bildirim var mı diye baktığımda 1 mesaj bildirimi görünce birden heyecanlandım. Hangi zeki, akıllı, cici kişi beni merak etmişti acaba.
Mesaj kimden sizce? Yani kimden olabilir? Durun durun ben cevaplayayım. Tabii ki Türkcell'den. Türkcell'e bir kez daha küfrederek mutfağa doğru yürüdüm. Abur cubur ne varsa ağzıma tıkıştırarak mutfaktan çıktım. Dışarıya doğru baktığımda sokak bomboş gibiydi. Ben de fırsat bu fırsat diyerek üstüme eşofmanlarımı geçirdim. Ve kendimi dışarı attım.
Önce birkaç ısınma hareketi yaptım. Kulaklığımı kulağıma takıp yürümeye başladım. Biraz yürüdükten sonra koşmaya başladım.
Bacaklarım iflas edene kadar koştum, koştum ve koştum. Koşmak kendimi özgür hissetmemi sağlıyordu. Ama daha fazla takatim kalmayınca sahilin karşısındaki bir banka oturdum ve gözlerimi kapatıp suyun dinlendirici sesini dinlemeye başladım.
En az yarım saattir bankta oturuyordum. Benim bu güzel anımı bozan bağrışmalar duydum. Bağrıltının geldiği tarafa baktığımda 10-11 yaşlarında bir çocuk ve yaşça büyük bir erkeğin kavga edişini gördüm. Kulaklıklarımı çıkarıp cebime koydum ve onları dinlemeye başladım. Bu saatte bu yaşta bir çocuğu dışarıda görünce insan meraklanıyor tabii.
Küçük çocuk "Abi versene ya.. babam kızar bana lütfen" dedi. Neredeyse ağlayacaktı.
"Zırlama lan karşımda. Hem bu küçük oyuncağını istiyorsan dediğimi yapacaksın." Dedi sırıtarak 20 yaşında olduğunu tahmin ettiğim çocuk.
Sonra da elinde bir telefon sallamaya başladı. Ne yani çocuğun telefonunu mu almıştı?
Küçük çocuk hamle yaparak telefonu almaya çalıştı ama diğerinin onu itmesiyle sertçe yere düştü. Bileğini tutarak ağlamaya başladı.
Hışımla yerimden kalktım ve çocuğun yanına doğru koştum. Boyuyla aynı hizaya gelecek şekilde eğilerek "İyi misin canım?" diye sordum. Ağlaması içimin burkulmasına neden olmuştu. Yine başıma bir bela alacaktım ama olsun. Değerdi lan!
Hızla doğrulup züppenin karşısına geçtim.
"Ne itiyorsun lan çocuğu! Gücün küçüklere mi yetiyor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Aşk #Wattys2016
Teen FictionHayat dolu bir kız. İntikam isteyen bir erkek. İntikam için birleşen yolları aşkla biterse... Peki ya işler tersine döner de kız intikam isterse... Ona bakmaya kıyamamak mı, yoksa bakıp da doyamamak mı AŞK? Kapak için #zlhsla ya teşekkür ed...