Saate baktığımda daha saatin altı olduğunu gördüm. Bütün gece Damla ve Mert'i düşünmekten gözüme uyku girmemişti.
Damla bu kadar kısa sürede ne yapmıştı ki Mert ile buluşacak kadar yakınlaşmışlardı.
Bütün soruların yanında aklımı en çok kurcalayan soru Damla'nın Mert'i Nasıl bulduğuydu.
Göz kapaklarım benim aksime kapanmak istemiyordu. Gözlerimle daha fazla inatlaşmayı bırakıp ayaklarımı aşağı sarkıtıp kalktım yataktan.
Aşağı televizyonun olduğu odaya indim ve bir şeyler izlemeye çalıştım. Ama bunların hiçbiri Damla'yı aklımdan çıkarmaya yetmiyordu.
Göz kapaklarım sonunda yorgunluğuma dayanamadı ve yavaş yavaş kapanmaya başladı.
***
Gözümü açtığımda her yer karanlıktı. Bir süre gözlerimin karanlığa alışmasını bekledim ama aksine sanki daha da karanlık oluyordu ortam.
Neredeydim ben?
Bir ana kör olabileceğimden şüphelendim. Çünkü bu karanlık öyle garip bir karanlıktı ki bir şey görmenin mümkün değildi.
En son uyuduğum yeri hatırlamaya çalıştım. Yatak odamda mıydım yoksa oturma odasında mı? Galiba oturma odasındaydım. Evet, evet oturma odasındaydım. O zaman birkaç metre önümde duvarın olması gerekiyordu. Duvarı bulabilirsem ışığı da açabilirdim.
Temkinli bir şekilde ilerlemeye başladım. Gidiyordum ama önümde ne bir duvar vardı ne de başka bir şey.
Sonra bir şey beni belimden tuttu sonra da kendine çevirdi. Ortamın karanlığına rağmen bal rengi olan gözlerini çok net görebiliyordum. Çevreme tekrar baktım ama o gözler dışında hiçbir şey gözükmüyordu. Yine aynı zifiri karanlıktı.
Sonra Kuzey dudağını kulağıma doğru yaklaştırdı. Bir yandan da saçlarımı okşuyordu.
"Benim olacaksın Miray. Hem de sonsuza kadar. Sen istesen de istemesen de bu bir gerçek." Bütün tüylerim diken diken olmuştu. Neyden bahsediyordu bu böyle? "Benim olacaksın Miray" diye tekrarladı sözlerini.
Benim üstümde bıraktığı etki ise anlatılmazdı. Hoşuma mı gitmişti bu dedikleri yoksa sinirlenmiş miydim anlayamamıştım.
Kalbim sıkışıyordu. Akciğerlerim benim istememin aksine nefes aldırmıyordu bana. Ne oluyordu? Neredeydim ben? Niye Kuzey'İn tek bir sözünde bu kadar etkileniyordum. Bu şey hoşlanmamdan mı kaynaklanıyordu yoksa nefretimden mi?
Aniden görüş açıma bir çift dudak girdi. Neden bu kadar yakınımdaydı bu dudaklar ve neden benim dudaklarıma doğru yöneliyordu.
O an kaçmak istedim. Her şeyi ardımda bırakıp kaçmak... kaçacaktım da, ama ayaklarım benim komutlarıma itaat etmiyordu. Sanki çakılmış kalmıştı oraya. Kımıldamıyorlardı bir türlü. Sanki onlar da Kuzey'le birlikte kalmak istiyorlarmış gibilerdi. Oysa benim sözlerime itaat etmeleri gerekmez miydi?
Ve dudakları dudaklarımı keşfetmek üzere yola çıktı...
***
Nefes nefese uyandığımda hemen etrafıma bakındım. Aydınlıktı her yer. Rüyamın aksine aydınlıktı. Karanlığa dair hiçbir şey yoktu.
Ve en önemlisi de ortada Kuzey'den hiçbir iz yoktu.
Sırılsıklam olmuştum. Sanki her hücrem terlemişti. Kalbim göğsümü delmek istercesine atıyordu. Ama ne için bu kadar atıyordu ki bu kalp?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Aşk #Wattys2016
Novela JuvenilHayat dolu bir kız. İntikam isteyen bir erkek. İntikam için birleşen yolları aşkla biterse... Peki ya işler tersine döner de kız intikam isterse... Ona bakmaya kıyamamak mı, yoksa bakıp da doyamamak mı AŞK? Kapak için #zlhsla ya teşekkür ed...