3. BÖLÜM

187 75 14
                                    

Medyada kuzey var. Miray'ın elbisesini bir sonraki bölüm multiye koyacağım. En güzel yorum yapanı bidahakine ithaf edeceğim ona göre ;) bir de Avril i çok Sevdiğim için değiştirmemekte karar kıldım. Bir arkadaşım kitap yazmaya başladı ismi küçük fare okursanız beğeneceğinizi umuyorum bence okumalısınız.
Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin.

Kafeden çıktığımızda havada hafif bir esinti vardı. Bu bana unutmaya yüz tutmuş anıları canlandırmaya yetti de arttı bile. Cenk'in beni sevdiğini ilk itiraf ettiği günde de böyle hafif bir esinti vardı. Ama o zaman Paris'deydik. Bana olan aşkını Eiffel kulesinin en tepesinde itiraf etmişti. O an beni gerçekten sevebileceğine kalpten inanmıştım. Beni gerçekten sevebilir. Neden olmasın demiştim.

Bu düşüncelerden beni Uraz'ın kalın seni ayırdı.

"ee şimdi napıcaz?"

Bugünkü olaylar beni çok yorduğu için "çok yoruldum eve geçeceğim siz isterseniz devam edin" dedim. Cem karşılık olarak tabii ki de reddetti. Ama üçü de benim ısrarlarıma dayanamayıp izin vermek zorunda kaldılar. (evet izin vermediler, zorunda kaldılar dikkatinizi çekerim.) Damla ne kadar beni yalnız bırakmak istemese de biraz hava almak istiyorum diyerek yürümeye başladım. Kulaklığımı takıp Pera Sensiz Ben açtım. Ve yürümeye başladım.

Yanımdaki gölge kulağımdaki kulaklığı çekip alana kadar gayet mutlu ve huzurluydum. Hışımla yana dönüp "ne yapıyors..." demeye kalmadan Cenk olduğunu fark ettim. Oha be bir gün içinde bu kadar Cenk olayı yetmez mi abi yaa. Bugün şurada ölmezsem daha da ölmem herhalde. Cenk konuşmaya başladığında beynime eski günlerle alakalı anılar geldi. Onun o sesine o kadar susamıştım ki... Düşüncelerim ifadelerimde belli olmasın diye hızlı bir şekilde konuşmaya başladım.

"sen nasıl hala karşıma çıkabiliyorsun yaa. Yetmedi mi bana çektirdiğin acılar. Hala bana acı çektirmeye devam mı etmek istiyorsun? Ben seni tam unuttum derken sen tekrar benim karşıma çıkıyorsun.(Bir adım üstüne giderek) ne hakla!!!"

Gözlerinde bir anlık pişmanlık duygusu görür gibi oldum ama hemen kayboldu. Benim bir göz yanılmam da olabilir. Emin değilim. "Salak, keyfimden karşına çıkmadım herhalde. Arkadaşlarımdan birini dövmüşsün (o da bana bir adım gelerek) şimdi de ben sana soruyorum, ne hakla!!!" Bir an gerçekten özür dileyecek zannetmiştim. Ama anladım ki Cenk asla ilk zamanlarda tanıdığım Cenk olamayacak. Bu salak saçma düşünceyi kafamdan atarak aramızdaki mesafeyi kapattım ve "Birincisi senin o orospu arkadaşlarına meraklı değilim. İkincisi kiminle konuştuğuna dikkat et. Üçüncüsü de benim seni hala sevdiğimden kavga ettiğimi zannediyorsan yanılıyorsun. Aksine kendimin hala sana bağlı olmadığımı kanıtlamak için dövdüm onu. Şimdi tekrar söylüyorum bir daha karşıma bu şekilde çıkıp benimle bu şekilde konuşursan bir dahakine emin ol bu kadar sakin olmam. Senin o uzayda olan kıçını gerekirse indirmesini de bilirim." 'of ne konuştun be benim bile hoşuma gitti' iç sesime bu sefer gerçekten hak veriyorum. Ne konuştum be.

Yüzündeki afallamayı görünce yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı ve kulaklığımı takıp yürümeye devam ettim. Bir ara arkamı dönüp baktığımda hala orada durduğunu gördüm. Ama bu sefer telefonda biriyle hararetli bir şekilde konuşuyordu. Acaba benim hakkımda mı diye düşünmeden edemedim doğrusu. Kendi kendime 'her neyse' deyip yürümeye devam ettim.

Eve vardığımda evde yardımcımız dışında kimse yoktu. Odama çıkıp dolabımdan eşofmanı alıp üstüme geçirdim. Dolabımın yukarısındaki turuncu bavulumu aldıktan sonra yatağın üstüne koydum. Fermuarını açıp kendimi tekrar dolabımın başına attım. İçinden açılış gecesi için mor parmak askılı elbisemi çıkardım ve yatağımın üstüne düzgünce yerleştirdim. Ayakkabı koleksiyonumun başına geçip (ivit arkadaşlar yanlış duymadınız benim bi ayakkabı koleksiyonum var eheheheh) arasından mor bilekten bağlanmalı kurdeleli ayakkabımı çıkardım. Aksesuar olarak da mor, taşlı sade bir kolye çıkardım.

Sonsuz Aşk #Wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin