Multi araf
Araf tan
Yine bir kabus ile daha gözlerimi açmıştım. Derin gittiği günden beri aynıydı zaten daha doğrusu ona aşık olduğumu ve onu kaybettiğimi anladığım günden beri. Herkes çok değişmişti. Aras kendine ceza olsun diye şirketin öteki ayağı adı altında Kanada ya gitmişti. Arzu okuluna amerikada okumaya karar vermiş ve geçen sene Amerikalı biri ile evlenmişti. Babam geçirdiği trafik kazası ile ölmüştü. Sinem ise okulu bitirince ortadan kaybolmuştu. Ve ben nerdemiyim evde yatıyorum o günden sonra yıllar geçti. Altı yıl koskoca altı yıl geçti. Şirketin başına geçmiştim. Artık simsiyah bir adam olmuştum. Evde dışarda bencil öfkeli ve kimseye değer vermeyen araf soyhan. Gördüğüm kabusun etkisi ile dilim damağım kurumuştu. Saate gözüm kayınca sabah altı ya geliyordu. Çıkıp takım elbise mi giydim bu gün iş görüşmesine geleceklerdi. Uluslararası ve halkla ilişkiler departmanına. Evden çıkınca kafamla şöföre selam verdim. " " Günaydın araf bey " dedi. Arabaya binince gelecek kişilerin geçmişlerine bakıyordum. Hepsi baya iyi geçmişlere sahiplerdi. Araba durunca hemen inip yürümeye başladım. Şirkete girince herkesin bakışları bana döndü ve Günaydın sesleri yükseldi. Aldırmadan asansöre bindim. Telefona gelen bildirim sesi ile cebimden çıkardım sekreterim aslıdandı. Efendim gelecek kişilerin dosyalarını masanıza bıraktım. Kahveniz de şuan masanın üstünde acil bir işim çıktığı için gitmek zorunda kaldım bir saate dönmüş olurum. Aslı onu sadece derine benziyor diye işe almıştım. Tabiki derinin ikizi değildi tıpa tıp benzemiyordu. Ama oda kumral ve mavi gözlüydü. Bu bile bana onu hatırlatıyordu. Asansörden inip odama gittim. Aslı nın söylediği gibi tüm dosyalar masanın üzerindeydi yanında dumanı tüten bir kahvenin olduğu ne kadar iyi bir asistanım olduğunu gösteriyordu. Masaya oturup dosyalara bakmaya başladım. Melis Karayel, şeref aslan, Fuat yılmaz, Açelya gürgan , derin aydın, sevgi balta. Ne derin aydın mı hemen diğer dosyaları masaya fırlatıp onu elime aldım. Özgeçmiş 27 yaşında amerikada okumuş aslen İstanbullu ve baya iyi bir referans ama en son gözüme takılan şey ise herşeyi götürmüştü evli..
Atakan dan
Arabayı son hızla eve doğru sürüyordum. Bizim minik malakan yine ortalığı karıştırmıştı. Yaramazlık yapmıştı ve bedelini ödeyecekti. Plan başlamışken böyle davranması iyice sinirlerime dokunuyordu. Onu öldürmememin tek sebebi almak istediğim intikamımdı 6 yıl beklemiştim. Milim Milim adım adım herşeyi düşünmüş ve planlanmıştım. Aras nerdeyse ölü ile aynıydı ama araf hala ayaktaydı farketmese de asıl yıkıcı darbe ona gelecekti. Yakında çok yakında hemde çok özlediği insana kavuşacaktı. Eve gelince sert bir frenle durdum. Kapıyı açar açmaz pelin hemen lafa girdi " sakinleştiremedik efendim " "ne oldu ona " " yine aynı bana ne oldu neden buradayım ve hiçbir şey hatırlamıyorum diye delirdi. " " peki siz çıkın" " ve işte başlıyordum. " derin " " efendim lanet olasıca " " sana herşeyi anlatmamı istermisin " " kandırıyorsun beni herseferinde kimim ben atakan kim neden hiçbir şeyi hatırlamıyorum " " istediklerimi yaparsan sana herşeyi anlatacağım malakan ama istediklerimi yaparsan." " neymiş istediğin " istediğim şey tek değil aslında eski hayatına döneceksin ve en nefret ettiğin insandan intikamını alacaksın " " iyice kim bu " " Araf soyhan" " bana ne yaptı " " çok kötü şeyler yaptı sana ama bunu öğrenmek istiyorsan istediğimi yap " " peki" " aferin şimdi sana bir dosya göndereceğim ona iyi çalış " deyip odadan çıktım. Evet araf bakalım şimdi ne yapacaksın umarım malakanı özlemişsindir.
Derin den
Çıldırmak üzereyim ya. Kimim ben neden hiçbir şey hatırlamıyorum neden. Atakan ın verdiği dosyayı açınca kendi resmim ve benim olmamı istediği kişi vardı Oha evli yazmışlardı. Herşeyi iyice okuyunca arka sayfayı açtım. Bir resim vardı o kadar tanıdık geliyordu ki. Kimdi diye bakınca araf soyhan yazısı ile kendime geldim atakan doğruyu söylüyor gibiydi onu tanıdığımı hissediyordum. Hatta o resim ile heyecanlanmış olmam normal mi? Hemen kendimi toparlayıp yatağıma geçtim.
Sabah hizmetçinin sesi ile uyandım. Kalkıp kahvaltı yaptım ve hazırlamaya başladım bugün araf denen adam ile buluşacaktım. Taksiye binip adresi verdim şirketin o heybetli görüntüsü ile taksi den indim buraya ilk gelişim değildi sanki burayı hatırlıyordum. Sadece küçük bir anımsama oluştu beynimin içinde ve hemen kayboldu 56 kat boşuna sayma içeriye girdim ve sekreterle konuştum beklememi söyledi çay alıp bekleme salonuna geçtim. Iki sekreter kendi aralarında konuşuyorlardı. Sonra mavi gözlü bir kız beni çağırdı ve odasına girdim. Burnuna gelen koku o kadar tanıdıktı ki. Ah keşke bide hatırlasam. Araf denen adamının yerinden hayret ile kalkışını izledim " derin ama bu nasıl olur " " siz adımı nerden biliyorsunuz " " sadece adını değil derin herşeyini biliyorum şaka değil değil mi sen gerçeksin " " ne dediğinizi anlamıyorum ama sanırım karıştırıyorsunuz ben sizi ilk kez görüşüm. " dilim bunları söylese de kalbim öyle söylemiyordu. Sahi bu adam acaba bana ne yapmıştı. Araf yerine oturunca hala şaşkındı. Sonra üzüldü ve Özür diledi. İşe kabul edilmiştim. Ama onu gördüğümden beri bir gariptim. Onu tanıyordum ama aslında tanımıyordum. Anılar yoktu. O kadar istiyordum ki ama olmuyordu. Şirket kuralları ile ilgili felan konuşmak için müdürün yanına gittim. Belgeler felan derken baya bir zaman geçmişti. Atakan arayınca dışarı çıkıp açtım "efendim" " ne yapıyorsun malakan " " işe alındım belge ve imza işleri" " onu demedim araf " " ha o mu bilmem çok garip davrandı şaşkındı sahi araf bana ne yaptı atakan ondan nefret ediyor gibi değilim" " hatırlamıyorsun ondan o senin kardeşini öldürdü." " ne benim bir kardeşim mi vardı ya ailem " " bunlar söyledikleri mi yaparsan öğreneceğin şeyler malakan " " söyle nolur söyle buna ihtiyacım var" dediğimde karşıdan gelen dıt dıt dıt sesleri ile yere çöktüm ve ağlamaya başladım. Benim bir kardeşim vardı ve o ölmüştü içerde olan adam yüzünden. O okatildi. Birden önüme gelen ayakkabılar ile durdum. Maşallah bebek mezarı mübarek diye düşünmüştüm. Başımı kaldırınca araf olduğunu gördüm. Bana Üzgün gibi baktı. Ayağa kalktım tam dönüp giderken sıkıca kolumu tuttu. " sensin değil mi derin " gözlerinde hüzün vardı. Neyin hüznüydü bu ? "Sizi tanımıyorum " " yapma derin "dediğinde uzaklaşmak için bir adım attım. Ama sadece bir saniye sürmüştü. Hızla beni geri çekip sarıldı. O anda içimde bir huzur olmuştu ama bu çok saçmaydı. O an yeniden aklıma gelen şey ile kendimi ondan ayırdım tam yine bir adım daha atmıştım ki " hep bunu yapmak istemiştim " deyip beni çekti ne olduğunu anlayamadan dudaklarımın üstünde ki dudaklar ile şoka girmiştim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya belası
RomanceHatıraları arasındaki aşkı unutan bir kız ile kardeşi için Aşkın'dan vazgeçen bir Adamın hikayesi. Ne biz ne sen ve ben olabilen iki insan. Aşkın gücü her şeye yetecek mi?