Multi aras
Lanet olsun ya off. Elinde silah olan beş kişi bana doğru yaklaşıyordu. Lan bende ne şans var ya resmen bela mıknatısı gibiyim.
- hey sen hemen dur
- ben sizi tanımıyorum
- bir şey soracağız
- amcam doğurdu ona yetişmem lazım acele edin lütfen
- buralarda bir adam gördünüzmü uzun boylu esmer yirmi dört yaşlarında
-Hayır
Kendi aralarında konuşmaya başladılar. Bana dik dik bakıyorlardı. Ya kafam beladan kurtulmuyo anasını ya. Burdan bu dallamalardan kurtulmam lazım ama nasıl. Düşün Derin düşün sen zeki bir kızsın. Buldum tabi ya.
- abiler ben bi gitsem
- sana güvenemeyiz burda kalıyorsun.
- ama abi yani bir mola vermem lazım anlayın işte
- anlamadım
- ya çişim geldi Of
- adnan kızı takip et
- tamam abi
En öküzünü yanıma vermişlerdi. Ben hemen kaçmalıydım hemde hemen. Adam arkada ben önde yürüyorduk. Kaçmak için en uygun yeri bekliyordum. Ormanın derinliklerine doğru yürüyorduk. Bile bile yavaş yürüyordum. En son kalabileceğim bir yere geldiğimde durdum. Öküz de peşime durmuştu. Ona iğneleyici bakışlarımdan atınca arkasını döndü. Görecen sen az sonra. Hemen yerdeki dalı aldım. Olduğunca az ses çıkarıyordum. Adama baktığımda telefonda bir şeyle uğraşıyordu. Odunu var gücümle kafasına geçirdim. Baktım dik duruyo seri halde kafasına kafasına vurdum. En son bayılmıştı sonunda. Hızımı alamayıp bir kaç tekme attıktan sonra koşmaya başladım. Nefes nefese kalmıştım. Keşke spor yapsaydım şimdi bir hüseyin Bolt olmak vardı. Neyse düşüncelerimden kurtulup hızlandım. Ormanın derinliklerine doğru ilerliyordum. Uzaktan silah sesleri geliyordu. Umarım şu adamı bulmuşlardır. Ya benim suçum ne adamı tanımam etmem. Nefesim kesilmiş bacaklarımda hal kalmamıştı. Bir ağaca yaslandım. Ama kendimi yere kapaklanmış olarak buldum. Ellerim arkadan tutulmuştu. Ya bu adamlar nasıl bu kadar hızlı koştu ya. Konuşan ses tanıdık geliyordu. Kimdi lan bu beni kendine çevirince Araf ile göz göze geldik.
- Araf
- derin
- senin burda ne işin var
- asıl senin ne işin var
- geziyorum
- neyse bırak şimdi bunları az sonra burda olacaklar koş gitmemiz lazım
- senin yurt dışında olman gerekmiyomu?
- ya derin bir sus ne çene var sende anlatırım ama şuan gitmemiz gerek.
- Of be hep derin zaten derin ok konuşur derin çok yer der
Daha cümlemi bile tamamlayamadan elim Araf ın elinde koşmaya başladım. Uyuz bari Lafımı bitireydim.
Hızlıca Ormanın derinliklerine doğru koşuyor ama hiç dinlenmiyorduk. Fazlası ile yorulmuştum. Açıkmıştım ve tüm aldıklarım gitmişti. Artık bacağımı kaldıracak halim olmadığını farkedip elimi sertçe elinden çektim. Ama sanki ben hiç yokmuşum gibi Araf bey yoluna devam ediyordu.
- ben çok yoruldum.
- ilerde araba var az kaldı
- yürüyemiyorum anlamıyomusun
-sürün o zaman banane
Ya mal hem senin yüzünden benim başım belaya girsin hemde yürüt dur oh ne güzel ya. Daha fazla gidemezdim. Cidden heryerim ağrımaya başlamıştı. Yere çökmüştüm. Araf sadece bana bakıp hadi kalk diye bağırdı. Kalkmıyoz burda heralde. Ben tam dinleniyordum kendimi Araf ın kucağında buldum.
- buna fazla alışma
- ben zaten yalvarıyodum sanaya.
- seni kim taşımak ister ki yalvarsan bile taşımam.
Sadece dil çıkarmakla yetinmiştim. Bir yabancının sözlerine alınacak kadar sulugöz elbette değildim. Arabanın yanına geldiğimizde kendimi adeta yerde buldum. Beni kıçımın üstüne fırlatmıştı. Kalçamı ovuştura ovuştura yanına gittim. Bu yaptığı fazlaydı. Özellikle bir Karadeniz kızı için fazla bile dayanmıştım. Tam sırtına yumruk atacakken bana dönmüş ve yumruk dudağına gelmişti. Aferin banaaa yine bir şeyi daha becerememiştim. Çantamdan peçete çıkarıp ona uzattım. Elimde ki peçeteyi sinirle aldı. Ne ya alt tarafı bir yumruk sanki bir şey. Etrafımdan dolanıp şoför koltuğuna geçti. Sinem beni öldürecekti saat beş olmuştu. Hemen eve gitmeliydim. Ben binince Araf gaza yüklendi ve araba hızlı bir şekilde olaylı Ormandan çıktı.
Aklımda onlarca soru vardı. Neden sürekli bu iki kardeşin başı beladaydı? Peşlerindeki adamlarda kimdi? Onlardan ne istiyorlardı? Bu soruların cevaplarını düşünmekten evin yolunu yarıladığımızı bile fark etmemiştim. Sahil yolundan ilerliyorduk.
- Araf az sağa çek
- yine ne var
- konuşmamız lazım bana her şeyi anlatacaksın
- bu kanıya seni ne itti bilmiyorum ama sana hiçbir şey anlatmayacağım.
- hayatını kurtardım.
- bende seninkini kurtardım.
- sağa çek dedim
- çekmezsem napacaksın
- işte bunu
Zaten sahil yolundaydık. Hemen arabanın kapısını açıp kendimi aşağı bırakacakken Araf beni kolumdan yakaladı. Beni öldürecekmiş gibi bakıyordu. Sağa çektiğinde belkide gerçekten beni öldürecekti. Sahil parkına doğru ilerleyip bir banka oturdu. Peşinden bende gidip yanına oturdum.
- derin aslında bunları hiç öğrenmemen gerek
-banane söyle artık
- derin anlatmamam lazım
- neden mafyamısın sen derin sırların felan mı var ?
- tam üstüne bastım
- Araf bırak şakayı anlat yoksa aslında Mardinli felansın da kan davası felan mı var ona bile inanırım
-saçmalama derin ya biz normal insanlar değiliz derin tehlikeliyiz
- neden mk uzaylı mısınız
- derin bwn senin anlama sistemine mafyayız biz mafya
- iyi şakaydı ama gülmedim
- ciddiyim
- sayi
- evet derin
- hass valla
- lan ciddiyim derken ne anlıyorsun. Şimdi soru sormuyor ve arabaya dönüp usulca oturuyorsun.
- tamam abi sen ne dersen hadi be ben senle daha şurdan şuraya bile gitmem
- derin beni sinirlendirme bizi bekliyorlar
- kim bekliyo öldürcekler değilmi kesin mi yakalandık değilmi
- saçmalama derin babam bekliyor
- peki gidelim..
Sanırım gelmiştik. Önümüzde kocaman saray gibi bir şey vardı. Buna ev dersem günah işlerim yeminle. Kocaman lan Oha havuz mu o ? Araf bey beni beklemeden önden yürümeye başlamıştı. Benim ilerlemediğimi farkedip geri döndü." Neyi bekliyorsunuz acaba derin hanım ". Sadece göz devirip peşinde yürümeye başladım. Güller vardı rengarenk. Burası cidden güzeldi. Evi incelerken pencerede biri vardı bize bakıyordu. Araf a söylemek için döndüm tekrar dönünce yoktu. Vay anasını bir hayaletler eksikti zaten. Araf kapıya gelince gözüm Araf a kaydı. Yüzünde ki ifade çok kötüydü. Korku endişe vardı. Düşünceliydi çok düşünceli. Ben Araf o incelerken kapı açıldı. Bakışlarımı yere çevirdim. Sonuçta burası benim evim değildi. Ben böyleydim. Yabancı yerlerde utanırdım. Yere bakarken gözüme bir çift bacak çarptı. Baka baka kafamı kaldırıyordum ama yok sonu yok tünel gibi sadece bacak vardı. En son bacakların sahibine Bakışlarımı yöneltince en fazla 25 yaşında bir kadındı. Kız değildi çünkü resmen ben kadınım diyen kırmızı bir ruju nerdeyse olmayan bir eteği beyaz ve daracık bir gömlek giymişti. Ben kızı süzerken konuşmaya başladı. Hayret yoketek konuşabiliyormuş.
- irif biy bibiniz sizi bikliyir ifindim.
Ay mal ya. Araf hiçbir şey demeden içeri girince bende girdim. Ayakkabılarımı çıkarırken Araf bana öyle bir baktı ki " bağcıklarımı gevşetiyorum ya sıkı bağlamışım. " Araf sadece bende yedim bakışı atıp ilerledi. Tam peşinden giderken az önceki şırfıntı bana seslendi" hinimifindi siz binimli giliyirsiniz""nedenmiş ben arafcığımla gideceğim" dedim ama neye yaradı. Noetek koluma girerek yürümeye başladı. Lan bari bekle yaaaa...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mafya belası
RomantizmHatıraları arasındaki aşkı unutan bir kız ile kardeşi için Aşkın'dan vazgeçen bir Adamın hikayesi. Ne biz ne sen ve ben olabilen iki insan. Aşkın gücü her şeye yetecek mi?