19. Bölüm

231 10 4
                                    

Sinem Güngör'ün hediyesidir.
Kim acaba bu Sinem kim olabilir. Ahlas çoktan evine gitmiş ben bir kahve söyleyip düşünmeye başlamıştım kafam yanacaktı en son. Ama yoktu böyle bir kayıt yoktu. Derken bir ampul yandı kafamda sosyal medya Tabiki. Hemen Facebook arama butonuna yazdım ilk baştakinden başlamış hepsine mesaj atmıştım. Belli olmaz biri belki geri dönüş yapar. Hesabı isteyip kalkmaya karar verdim. Atakan erken gel demişti acaba neden. Çantamı alıp çıktım. Anahtarı çevirirken içeriden sesler geliyordu. Ama ne olduğunu anlamayamamıştım. Hızla anahtarı çevirdim. İçeride Atakan ve tanımadığım bir Ada'm kavga ediyordu. " ben geldim niye erken gel dedin " içeriye attığım adımla ikisi de bana bakakalmıştı. Tamam bugün ahlas bana güzelsin demişti de bu Atakanın beni ilk görüşü değildi. Tanımadığım Ada'm konuşmaya başladı şaşkındı baya "derin?" Bir tane daha beni tanıyıp benim tanımadığım insan ne güzel oldu bu şimdi ama. " tanışıyor muyuz ?" Adamın surat ifadesi daha da şaşkın bir hal aldı. Sertçe bir yumruğu Atakanın burnuna çaktı. "Ona ne yaptın Lan ?" Atakan ise sadece gülüyordu. Noluyordu Lan burda beynim yanmak üzereydi. Atakan iyi birisi değilmiydi? Onca Zaman bana bakmıştı. Ada'm gelip dizlerime çöktü. Sessizce sordu " derin sen misin?" Başımla onu onayladım. " ama sizi tanımıyorum diye de ekledim. Başını tutarak özür dilemeye başladı. Buda kötüydü. Sahi kime güvenecem ben. Herkes suçlu çıkıyordu. Adamı sertçe yere ittim. Sırt üstü yere düştü. " bayım siz kimsiniz bilmiyorum. Beni nerden tanıdığınız Hakkı'nda hiçbir fikrim de yok. Ama düşününce iyi insanlar kimseden durup dururken özür dilemez değil mi?" Baya şaşırmıştı. Devam ettim. " hem bunca Zaman beni aramayıp sormadınız kimsiniz bile bilmezken evimde huzursuzluk çıkarıyorsunuz " hüzünlenmişti. " sen ölmüştün derin ben Araf herkes kahroldu bilmiyorsun. " kim bu insanlar kafayı yiyeceğim. Kalkıp elimi tutmaya çalıştığında sertçe geri ittim onu. Atakana baktım hala yerde yatıyordu. Adamın bakışları hala üstümdeydi. " anlatacağım derin lütfen benimle gel" gitmeliymişim gibi hissediyordum. Araf'ı biliyordu. Beni tanıyan insanlar vardı. Atakan zaten bana birşey anlatmıyordu. Kaybedecek bir şeyim yoktu şuan zaten sıfırdım. Dışarıya çıktım. Adamda beni takip etti. Arabanın kapısını açtığında onu durdurdum. " beni kaçırıp kaçırmayacağını bilemem yakında bir kafe var orda konuşalım. " başını tamam anlamında sallayıp ilerlemeye başladı. Aklım karmakarışıktı. Madem ben ölmüştüm. Şuan Nasıl yürüyordum. Ölmemişsem ki ölmedim diye düşünüyorum neden kimse beni aramadı. Atakan neden beni yanında tutuyor. Bana aşık olmadığı aşikar benden ne karı olabilir. Soruları üst üste sıralıyordu beynim. Kafeye gelmiştik ben farketmemiştim bile. Üst kata çıkıp oturduk. Hala bana bakıyordu. " konuşacakmısın gidiyorum " deyip ayağa kalktım. Eliyle tutup geri oturttu beni. " derin aydın şuan sana tanıdığım derini anlatacağım. Ben Aras bu arada. Öncelikle seninle Nasıl tanıştık ona başlayacağım. Seni çok sevmiştim ben derin ama sana yaklaşamıyor uzaktan izliyordum. İzlemekle yetinmiyordum belkide sevgililerinin çoğunu ya gönderiyor ya öldürürdüm. Korkma bunları zaten biliyordun sen yani öğrenmiştin. En son  seni izlemek yetmiyordu artık bana. Staj yapacaktık seni de kendi aile şirketimize stajer olarak aldırmıştım. Ama işler planlanan gibi olmadı. Abim Araf sana aşık oldu. Sen beni değil onu sevdin. Sonra Atakan benden intikam almak için seni zehirledi biz se..." Kahkaha atmaya başlamıştım. Ben neymişim ya " sence buna inanacakmıyım Aras galiba adın ona bile inanmıyorum. Sertçe sandalyemi itip ayağa kalktım. " ve siz bayım hafızasını kaybetmiş bir kızı kandıracak kadar alçak ve şerefsiz bir insansınız bir daha evime gelmemenizi rica ediyorum. " eve dönerken kendime kızıyordum. Malsın kızım sen Nasıl inanırsın o Ada'ma bak sana bir dünya yalan uydurdu. Ağlamaya başlamıştım. Çime çökmüştüm. Sırtımda bir el hissedince direk dönüp sarılmıştım. Koku çok tanıdıktı. Aklıma bir anı üşüştü. Yine birine sarılmıştım. Ama yüzünü hatırlayamadım başıma sağlanan ağrı ile ellermi başıma götürdüm. Kaç gündür Atakanın verdiği ilaçları içmiyordum. Baş Ağrı'm oluyordu işte belkide haklıydı Atakan. " derin iyi misin hastaneye gidelim mi" Araf onun burada ne işi vardı. Elimle şiişşhh işareti yapıp onu susturdum ilk defa huzurluydum. Ve garip bir biçimde mutluydum. İçimde güven vardı. Araf bana garip garip bakmaya başlamıştı. Konuşmuyorduk. İkimizde sessizliği dinliyorduk. Kimbilir ne düşünüyordu aslında kimdi. Benim hayatımda yeri neydi abimmiydi. Kollarında hissettiğim duygulara dayanarak bu şıkkı hemen eledim. Kuzenim olmazdı değilmi? Hayır hayır kuzen olsak beni tanıdığı anda aşkım felan demezdi. Gerçekten sevdiğim insanmıydı? Kendimi aklımı zorluyordum. Hatırlamak zorundaydım. Güvenebileceğim bir insana o kadar ihtiyacım vardı ki. Kafama dolan resimler ile yine bir sancı başıma dolmuştu. Evet bu Araftı. Atakan arkasında gülüyordu bağırıyordu Araf ama ben çekiliyordum. Tam beni kimin çektiğini hatırlamak üzereyken kopmuştu filmin en heyecanlı yeri. En merak ettiğiniz filmde sonu vermeden bitirmek gibi birşey olmuştu bu. Kollarımın arasındaki Ada'ma baktım. Gözleri kapalıydı. Ama çok yakışıklıydı. Elim sanki ezbere bilirmiş gibi yüzüne çıkmıştı. Gözlerinde gezindi önce ardından burnu ve dudaklarında. Sanki yıllarca öpmüşüm gibiydi yıllarca bu anı beklemişim gibi. Hani çoçuklar lunaparka erkenden gelir ve heyecanla bekler ve açılınca direk koşturmaya başlarlar yüzlerinde acayip bir sevinç vardır herşeye binmek isterler öyle bir şekilde beklemişim gibiydi. İçimdeki ses alayla güldü çocukluğunu bile hatırlamayacak biri için fazla laf yapıyorsun. Haklıydı düşüncelerimi dağıtan Araf'ın uykusu arası ıslattığı kuru dudakları olmuştu. Aklımı bile toparlayamaz olmuştum. Kendine gel kızım alt tarafı patronun. Melek kısmım ayıp sen böyle biri değilsin onu tanımıyorsun bile belki kötü biri bilmiyorsun yapma diyordu. Şeytan ise öp nolacak hem sana aşkım diyo seviyor seni öp bak ne güzel de bekliyor seni uyuyor zaten bilmeyecek. Bir kerecik şeytana uysam nolurdu? Yavaşça yaklaşmaya başlamıştım ona. Sanırım şeytan kazanmıştı hem uyuyordu da. Bilmezdi. Eğildim eğildim. Tam milimetrelik mesafeler kala Araf gözlerini açmıştı. Kalakalmıştım napacaktım şimdi. Hemen lafa girdim. " kimsin sen Araf " şaşkındı bu lafımdan mı yoksa ona beş santim kala ne yaptığımı düşündüğü içinmiydi bilmiyorum ama bu cevaba ihtiyacım vardı aslında onu öpmeyede vardı aslında ihtiyacım olan hayatımda var olan bir Araftı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 25, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Mafya belasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin