Keyifli okumalar dilerim.Aslın Taş'tan :
Abimle tartıştıktan sonra Kızıl beni sakinleşmem için odama götürmüş, geri aşağıya inmişti.
Abim şu sıralar beni anlamamakta ısrar etse de susup durulmaya niyetim yoktu. Lisenin başlarında sevdiğim, defalarca da kazık yediğim adamın (!) olduğu yerlerden nereye kadar kaçacaktım ki ?
Evet zamanında çok yıkılmıştım, çok ağlamıştım, çok canım yanmıştı. Unutamamıştım bir türlü. 'Seviyorum' diyen dudakların gün gelip 'sevmiyorum' demesi elbette zoruma gitmişti.
Ben güçlüydüm. Güçlü olmak zorundaydım. Annem gibi asi, babam gibi dimdik, abim gibi inatçıydım. Selim denen o aşağılık insanın yaptıklarıyla daha da güçlenmiştim. Eğer şimdi abimi dinleyip kaçarsam bunun sonu gelmeyecekti. Tamam, girmem gereken bir Ygs-lys sınavı vardı ve abim etkilenmememi istiyordu. Onu anlıyordum fakat o beni anlamamak için ısrarlıydı.
Odamda biraz daha sakinleştikten sonra merdivenlerden salona indim.
Kızıl salonun ortasında öylece ayakta duruyordu. Bakışlarını takip ettiğimde Poyraz abiye baktığını gördüm. Başta rahatsız etmeyip evden çıkmak istesem de bir türlü Kızıl'ın gitmediğini gördüm. Yavaşça yanına yaklaşıp elimi omzuna koydum. Başta hafif tedirgin olsa da benim olduğumu görünce yatıştı.
"Daha ne kadar oradan izleyeceksin ?"
Cevap vermese de saçlarıyla aynı renge giren yanaklarından cevabımı almıştım.
"Yanına git Kızıl. Yüzüne bak, gözlerine bak, kalbine bak.
Uzaktan bakarsan kaybedersin. Temas etmeden dokun ona. Kalbinin önündeki surları yıkman için, yanına git."
Birlaç saniye yüzüme baktıktan sonra derin bir nefes alıp poyraz abiye doğru ilerledi.
Kızıl'ın Poyraz abiye olan hayran bakışlarını görmemek için ciddi anlamda kör olmak gerek dedim içimden. Şöyle bir baktım da Poyraz abiyle Kızıl yakışırlardı hani.
Abim mutfaktan elinde bir bardak suyla çıkınca Poyraz abi ve Kızıl konusunu bir kenara bırakmak zorunda kaldım. Halâ sinirliydi ve bunu elindeki bardağı sıkmasından anlayabiliyordum. Beni görünce bardağı tutan elleri hafifçe gevşedi.
"Aslın'ım ?"
"Abim ?"
Bardağı sehbaya koyup kollarını açınca tereddütsüz kolları arasına girdim.
"Özür dilerim Aslın'ım."
"Asıl ben özür dilerim abim. Sen haklısın. Benim iyiliğimi düşünüyorsun. Ama kaçmamam lazım abi. Kalıp dimdik savaşmam lazım. Hesap sormam lazım. Güçlü olduğumu göstermem lazım. Anlıyor musun abi ?"
Kollarıyla daha sıkı sardığında saçlarımdan öpüp fısıldadı :
"İşte abisinin kıvırcığı.."
Abimin gözleri Poyraz abimlere kayınca sırıttım ancak abimin kaşları çatıldığında ters giden birşeyler olduğunu anladım. Kızıl'lara doğru baktığımda Poyraz abi Kızıl'ı kucağına aldı.
"Poyraz ! Neler oluyor ?!"
"Bilmiyorum Anıl. Arabayı hazırla hastaneye gidelim."
"Poyraz abi ben de geleyim mi ?"
"Sen kal Aslın. Sana haber veririz."
Peki poyraz abiyi dinledim mi ? Tabii ki hayır. Anıl abim arabayı evin önüne getirdiğinde koşup arka kapıyı açtım. Poyraz abi Kızıl'ı arka koltuğa yerleştirip kendi de oturdu ve başını dizleri üzerine aldı. Ben de ön koltuğa binip kemerimi taktım ve Anıl abim arabayı çalıştırdı.
"Kızılcık ? Aç gözlerini lütfen."
"Sakin ol kardeşim az kaldı hastaneye."
"Anıl şu lanet olası araba daha da hızlanamıyor mu ?"
"Poyraz ! Abi sakin ol sadece bayıldı vurulmadı ya."
Poyraz abi şu anda abimi duymuyor Kızıl'la ilgileniyordu.
Yaklaşık 15 dakikalık bir süreden sonra hastaneye gelmiştik.
Arabadan hızla inip arka kapıyı açtım ve Poyraz abinin Kızıl'ı inidirmesine yardımcı oldum. Anıl abimse çoktan hastaneye girip sedye ve doktor getirtmişti.
"Nasıl oldu ?" diyen doktora Poyraz abim telaşla anlatmaya başladı.
"Bilmiyorum. Yani konuşuyorduk birden bayıldı. Tansiyonuna bakalım"
"Siz ?"
"Tıp okuyorum. 4. Sınıf."
"Müdahale odasına alalım tansiyon ve nabıza bakılsın."
Müdahale odasının önüne gelene kadar Poyraz abim Kızıl'ın elini bir dakika bile bırakmamıştı. Her ne kadar içeri girmek istese de doktor müsade etmeyince mecburen dışarıda kalmıştı.
"Poyraz."
Poyraz abi Anıl abime 'ne var' dercesine baktı.
"Kızıl'ın nesi var ?"
Poyraz abim cevap vermek yerine kafasını çevirdi ve eliyle ensesini ovuşturdu. Kızıl için endişelendiği her halinden belli oluyordu. Anıl abimin yanına oturup başımı omzuna koydum.
Şu anda hiç birimizin ne olduğuna dair bir fikri yoktu.
........................................................................
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜMÜN KIYISI
Teen FictionGenç kız başını hüzünle cama doğru çevirdi. Adamın çıplak sırtında yansıyan ay ışığı şimdi kızın dolu gözlerinde parlıyordu. "Senden uzak durmalıyım." diye geçirdi içinden. Yanlış zamanda, yanlış yerdeydi. Bal rengi gözler mavi gözlerle buluştuğunda...