Tam önünde genç bir dişi kartal duruyordu. Sessizce gelmişti, tek bir ses duymamıştı içerideyken.
Bu kartal... Çok genç ve canlı görünüyordu. Yoksa... Olabilir miydi gerçekten? Bu eşi miydi?
Evet öyleydi! Tam karşısında duruyordu. Tepeden tırnağa yeniden doğmuş gibi... Bu onun hayat arkadaşıydı. Belli ki eşi de onu tanımakta zorlanmıştı. İkisi de bambaşka birine dönüşmüşlerdi. Yavaşça sokuldular birbirlerine. Ölümü beklerken, yeniden doğuşun tadını çıkarıyorlardı aynı anda. Kanatları yumuşacıktı ikisinin de. Uzun uzun baktılar birbirlerine. Kokladılar birbirlerini. İki ihtiyar yeniden ve bambaşka bir biçimde dönmüşlerdi hayata. O ölümü bekleyen hallerinden eser yoktu.
Eşi onun yeniden doğacağını biliyordu. Her şeyi başından beri planlamıştı. Onun çaresizliğin içinde bir çare bulabileceğine inanıyordu. Hep öyle olmuştu çünkü... Bu defa da başaracağından emindi. Kartal yapayalnız yuvasında acı çekerken, yavruları onu hep gözetiyorlardı. Bu sınav onun yeniden varoluş sınavıydı ve bu yüzden sınavı tek başına vermesi gerekiyordu.
Hasta anne de aynı serüveni yaşamıştı. Biliyordu yeniden doğabileceğini. O zorlu süreçte eşinin gözünde o haliyle kalmak istememişti. Bu yüzden ikna etmişti yavrularını uzaklara gitmek için. Bu özel buluşmanın bir gün mutlaka gerçekleşeceğini biliyordu. Haklı çıkmıştı...
Sonra eşi onu dışarıya çıkardı ve yukarıya bakmasını istedi. Gökyüzünde sörf yapan kocaman iki kartalı işaret etti kanatlarıyla.
Bu kartallar... Yavrularıydı. Kocaman birer yetişkin kartal olmuşlardı. Tıpkı babaları gibi hep yükseği hedeflemişlerdi ve uçabildikleri en yüksek yerlerde süzülüyorlardı.
Sonra kartallar yuvanın girişine doğru yumuşak bir inişe geçtiler. Karşısında iki tane genç ve güçlü kartal duruyordu. Yavrular babalarını gecenin karanlığında çok görmüşlerdi daha önce. Şimdi ise ilk kez gün ışığında görüyorlardı yüzünü.
Uzun ve yorucu bir yolculuktu. Hepsi de bu sınavı başarıyla tamamlamışlardı. Yavru kartallar, gelecekteki serüvenlerinin nasıl olacağını canlı canlı görebilmişlerdi.
Anne ve baba kartal, bunca zorluğun sonunda, hep hayal ettikleri yuvalarına gelmişlerdi nihayet. Her şey, yıllar önce ilk düşledikleri gibiydi. Sağlıklı ve genç birer kartal olmuşlardı. Yavruları yanlarındaydı ve hayal ettikleri yuvaya yerleşmişlerdi bile...
Kartallar yavrularıyla birlikte uzun bir hayat sürdüler. Yavru kartallar da anne baba oldular. Kayalığın tepesinde küçük bir kartal imparatorluğu kurmuşlardı adeta.
Anne ve baba uzun bir yaşamın sonunda aynı anda hayata gözlerini yumdular. Geride pek çok güzel anı bırakmışlardı. Yavrularıyla ve torunlarıyla birlikte nice özel yer keşfettiler. Bir kartalın tatması gereken tüm zevkleri tattılar ve huzur içinde göç ettiler bu yaşamdan.
Yavru kartallar anne ve babalarının ölümüne üzülmediler bu defa. Aksine, ilham veren bir hikâye bıraktıkları için geride, tebessümle yolcu ettiler onları...
Sonra yavrular da yaşlandı günün birinde. Tüyleri kartlaşmaya, pençeleri ve gagaları iş görmez duruma gelmeye başladı.
Her ikisi de farklı zamanlarda farklı yuvalara inzivaya çekildiler sonra. Yavruları olup bitene bir anlam verememişti ama onlar biliyordu ne yaptıklarını.
Böylece hikâye başasardı ve yavrular yeni bir var oluş sürecini başlatmak üzere acı dolu, işkencedolu ve yaşam dolu bu inzivaya seve seve katlanmaya karar verdiler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Agon - Bir Kartalın Yeniden Doğuşu (Raflarda)
General Fiction"Kalk ayağa ihtiyar!" dedi kendi kendine Agon, "Mezarına gidemeyecek kadar ölmedin henüz... Bir kartal gibi yaşadın ve bir kartal gibi öl! Güldürme şu korkak serçeleri kendine..." Yaşlı Agon' un kanatları zayıflamış, tüyleri dökülmüş ve pençeleri...