Bazı olayların gelişmesinde bana sunduğu öneriler ve yardımları için Amy'e (böyle hitap edilmesini seviyor) ve zamanını ayırıp Son Varis'i okuyan herkese çok çok teşekkür ediyorum! :)
Ekim ayının ikinci haftasına girmişlerdi. Havalar serinlemişti artık. Scorpius aç olmadığı için önündeki yemeğiyle oynuyordu. Nora ona "Tabağını oynamak için mi doldurdun?" dedi. Salak kızın verdiği bileklik işe yaradı diye bir teşekkür edince tepesine çıkmıştı hemen. "Evet oynamak için doldurdum sorun mu var?" dediğinde Vaughn ona susmasını fısıldamıştı. Albus ve Nora çok yakınlaşmıştı şu günlerde çünkü. Kızı garip bir şekilde koruyordu ama Scorpius bu işten hiç hoşlanmıyordu. Tabii Albus, Nora ile ilgilenmese Scorpius çoktan kızı ağına takardı belki. Birisine söylemesede güzel buluyordu aslında ama anlaşamazlardı herhalde. Tuhaftı. Acayip bir şekilde tuhaftı. Konuşurken konudan konuya atlıyor, bir gün gülerken sonra hemen somurtmaya başlıyordu. Dengesizdi de.
Quidditch seçmeleri başlayacaktı o hafta. Albus'a ne olduysa ani bir kararla takıma girmeyi istemişti. James buna şaşırmazken gayet adil bir seçim yapacağını da hatırlatmayı unutmamıştı. Geçen hafta Tony, McLaggen'ı bir köşeye sıkıştırıp patakladığı için McLaggen, adını yazdırmamıştı. Başını kaldırıp Gryffindor masasına bakınca James'in başına toplanan bir kaç kız gördü. Melissa somurtarak yanında oturuyordu. Erkek arkadaşını önüne gelen herkesten kıskanan biriydi. Çıkmaya başladıklarından bu yana, bu sebepten dolayı milyon kez kavga etmişlerdi. Oysa James ona güveniyordu. Melissa Wood, ünlü Quidditch oyuncusu Oliver Wood'un ortanca kızıydı. Babası ona okul takımına girmesi için baskı yapsada ağabeyi gibi babasını dinleyip gidip takıma girmemişti. Oynamak yerine sevgilisini destekliyordu. Sonunda dayanamayıp James'in yanındakileri uzaklaştırmıştı. Yerine oturduktan sonra yine tartışmaya başladılar. Hah, Scorpius gülmeden edemedi. Birbirlerini bu kadar çok seven ama her dakika kıskançlık yüzünden kavga eden bir çift saçma değildi de neydi? Kız bu kez gözleri dolmuş, ayağa fırlayıp büyük salondan uzaklaşırken James sinirlenmiş bir şekilde onu takip ediyordu. Gülerek Vaughn'a "Akşam olmadan barışmazlarsa bende neyim" dedi. Vaughn kaşığını tekrar alırken "Yarın sabah barışırlar görürsün. Var mısın iddaya?" dedi. Scorpius "10 Galleon alırım" dedikten sonra anlaştılar. Nora onlara tiksinerek bakıyordu. "Bu konu üzerine iddaya mı giriyorsunuz?" diye sordu. İkiside omuz silktikten sonra yemeye devam ettiler.
İksir dersindeki salak eşi Weasley gelip yanına oturdu. Somurtuyordu yine. Sanki Scorpius onun suratını görmeye pek bir meraklıydı. Profesörleri tahtaya tarif ve malzemeyi yazdıktan sonra herkes iksiri yapma işine koyuldu. Tabii başlamaları için dolaptan malzeme almaları gerekiyordu ki iki inatçı yanyana oturmuş kalkmıyordu yerlerinden. Birinin artık kalkıp malzemeleri getimesi lazımdı ama ne tek bir kelime ediyorlardı ne de almaya gidiyorlardı. Profesör ise ikide bir ikisine ters ters bakıp almaları için işaret ediyordu. Ses çıkaramazdı çünkü Scorpius'un babası ile ters olmayı istemiyordu. Emma sonunda gelip "Aptal mısınız?" dedi. Soruya bakar mısın, Merlin! Scorpius ona bakışlarıyla "Defol git şurdan" derken Weasley dönüp "Bunu gelip bize sorduğuna göre aptal olan sensin" dedi. Scorpius şaşırıp gülerken "Beni savunman garip bir duygu, Weasley!" dedi. "Emma, şuna söyler misin onu savunmadım ben" dedi. Evet en son tartıştıklarından beri konuşmamışlardı ve ona tekraren "şu" dediği için iksir kazanını kafasında yamultabilirdi. Kendine ismi yerine "şu" ya da "bu" denmesini sevmezdi. Sonuçta asil bir ailenin çocuğuydu. Emma, malzeme dolabına giderken Scorpius, kızı kolundan tutup kendine çekmişti. Yüzleri o kadar yakındı ki çocuğun nefesi kızın yüzüne çarpıyordu. Göz bebekleri küçülmüş, şaşkın bir ifadeyle Scorpius'a bakıyordu. "Tekrar bana 'şu' desene, Weasley. Neler olduğunu birlikte görelim" diye fısıldadı. Kolunu daha çok sıkarken kız "Canımı yakıyorsun, şu" dedi. "Ama sen çok kaşınıyorsun!" diye tısladı. "Ne sanıyorsun ki sen kendini? İksir dışında başka hiç bir halta yaramayan birisi kendisine 'şu' denmesinden sinirleniyor. Ne kadar saçma olduğunun farkında değilsin sanırım. Ailenin soyundan gurur duyuyorsun, Slytherin olduğun için hepimiz senin kölen olacağız sanıyorsun ama geçmişi ele alırsak eğer işe yaramaz işler yapan insanların içinde olan birine 'şu' demek o kadar ağır değil. Geçmişi ele almaya aslında gerek bile yok. İşe yaramaz zavallının tekisin aslında, şu" dedi. Kan resmen beynine sıçramıştı. Kırarcasına kolunu sıkarken ileri sıralardan Albus'un "Scorpius!" diye bağırdığını duymuştu. O an tüm sınıftaki ses kesilmiş ve herkes onlara dönmüştü. Albus ayaklanmadan Scorpius kızı ittirerek kolunu bıraktı ve kalkıp çantasını aldı. Profesör Richmond ona "Yerinize geçin Bay Malfoy" derken çoktan kapıyı çarparak çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Varis
FanfictionScorpius Malfoy, kötü birisi olmadığına bu kadar eminken, Rose Weasley ile aynı gün gördüğü fakat birbirinden tamamen farklı olan rüyalar ikisininde kafasından hiç çıkmaz. Rose'un rüyası tamamen masumken Scorpius'un rüyası tüm büyücülük dünyasını et...