Rose yine lanet merakına karşı eziliyordu. Sadece kutlamaya çok az bir süre kalmıştı ve Emma guplarındaki herkese kostümleri halledeceğini söylemişti. Vaughn ve Corrine dışında tabii ki. Onlar çift bir vampir olacaklardı.
Seçimlerden sonraki akşam Tony ve Emma bir köşeye çekilip bir kaç dakika konuşmuşlardı. Gayet sakinlerdi, Emma anlatıyor ve Tony gülümseyip başını sallayarak onaylıyordu. Sonunda ikisi bir liste çıkarmış ve elektronik yolla birinine göndermişlerdi. Gönderdikleri kişi yani kostüm işini halledecek kişi Tony'nin kuzeniymiş.
O akşam beyefendinin tabii ki keyfi gayet yerindeydi. Albus takıma seçilmişti, McLaggen hile yapmaya çalışırken süpürgesine yapışık kalmış ve tribülerden birine çarparak durabilmişti. Sonunda onu hastane kanadına götürmek zorunda kaldılar. Nasıl bir şey denemişse gerçek anlamda süpürgeye yapışmıştı çünkü. Takıma o sene giden oyuncular yerine sadece iki kişi daha alınmış ve ardından James'in istediği isimlerle takım oluşmuştu. Kendine yedek oyuncu takımı kurdu dense yeriydi.
Yinede ne olursa olsun o an bilmesi gereken bir şey vardı. Belki o kostümü istemeyecekti. Ayrıca ya bedenleri olmazsa? Gecikmeyeceklerine dair Tony kesin gözüyle bakıyordu. İş en çok Nora'nın işine gelmişti sanırlarsa. Daha önceden bir kostüm ayarlamış olmasına rağmen yinede bunu istiyordu.
Üç kız çardakta oturuyorlardı yine, diğer dört erkekse banklarda oturmayı tercih etmişlerdi. Linda da çardağa girip herkese bir selam verdikten sonra o da oturdu.
"Uzatmayacağım aslında. Em baksana sende şu salak saç iksirlerinden hala var mı?" diye sorduğunda Emma kaşlarını çatarak ona bakmaya başlamıştı. Bu bakışları tanıyordu. Şimdi diyeceği şey...
"Sen benim eşyalarımı mı kurcalıyorsun, Linda?" ve evet Rose, bravo! Doğru tahmin.
"Sadece şu çatlayan ojelerinden arıyordum. Bendeki renkler oldukça sıkıcı. Hem bir şeyini çalmadım, Em sakin ol." dedi Linda umursamaz ses tonuyla.
"Bir şey çalmayacağını bende gayet iyi biliyorum fakat... Eşyalarımın benden haberisiz kullanılmasından hoşlanmam. Bilirsiniz işte."
Nora dayanamayıp sonunda saçlarını iksirle yapıp yapmadığını sorduğunda Emma bunları ablasından aldığını söylemişti. Ablası böyle iksirleri sahiden fazla kullanırdı. Tabii ki kendisi yapmıyordu fakat Mugglelar'ın kuaförlere döktüğü paraları o bu iksirlere döküyordu. Süslü bir ablası olması işte bazen işine geliyordu.
O an Rose'un aklına güzel bir soru takıldı; Acaba Scorpius ne olacaktı? Aslında Vaughn madem vampir olacaktı diğer üçünden Üç Silahşörler olabilirdi. Ve ya bir duvar olarak gelebilirdi. Rose'a karşı bir duvarmış gibi davranıyordu çünkü. Belki kılığına girse neler çektirdiğini anlardı.
Tribünde gelip yanına oturduğunda heyecanlanmıştı. Bir süre sonra kulağına eğilip "Arkada Nora ile yanyana olmaktansa seninle burda böyle durmak daha çok ilgi çekici, Weasley. Yanlış anlama diye söylüyorum." dediğinde kalbinin atışını durdurmayı istemişti. Hatırlatıkça bile midesi yerinde dönüyordu. Nora'yı neden bu kadar çok sevmediği bilinmez ama Scorpius'u yanına gönderebilecek ne varsa Rose ona hayranlık duyuyordu. Kendisini Nora'ya öylesine borçlu hissediyordu ki... Ah.
Nora, Albus'u yanağından öptükten sonra onlara nasıl baktığını da görmüştü. Kesinlikle bir şeylerden rahatsız gibiydi. Onların yakınlaşması belki Scorpius ve Albus dostluğunu etkileyecek diye düşündüğü içindir belki ama bazıları buna saçma gözüyle bakabiliirdi. "Eskiden böyle değillerdi de şimdi mi oldular?" diyebilirlerdi. Farkında olunması gereken bir şey var; zaman geçtikçe değişiyorlardı. Hiç biri artık geçen sene olduğu gibi değildi neredeyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Varis
FanfictionScorpius Malfoy, kötü birisi olmadığına bu kadar eminken, Rose Weasley ile aynı gün gördüğü fakat birbirinden tamamen farklı olan rüyalar ikisininde kafasından hiç çıkmaz. Rose'un rüyası tamamen masumken Scorpius'un rüyası tüm büyücülük dünyasını et...