Bölüm 24

1.7K 117 52
                                    

Hastane kanadında Drew'un Daniel ile yalnız kaldığı belirli saatler vardı. O saatlerden biri geldiğinde usulca doğruldu ve yanına yaklaştı. Sandalyelerden birini çekip oturdu ve arkasına yaslandı. Öylece yatan Daniel'a baktığında içini kaplayan en ufak bir pişmanlık duygusu yoktu. Sonuçta aptal Malfoy birini için öldürmemişti. Gerçi tahmin ettiklerine göre aslında baygın da sayılmazdı, sadece vücuduna enjekte edilen zehir sayesinde hareket etmeden, gözleri kapalı yatıyordu. Uyuyormuş gibi yavaş bir ritme sahip, atan kalbi vardı ama yinede etrafını duyabiliyor, anlayabiliyordu. Bundan emindi, panzehri alana kadar böyle olacaktı. Orada görevli olan her bir beyinsiz, Daniel'a ne olduğunu bulamıyordu. Zaten bu da Drew'un işini ne kadar dikkatli yaptığını göstermiyor muydu? Kanı bozuklarla aynı masada oturup gülüşen bir Malfoy kadar beceriksiz değildi, planlı çalışıyordu. Önce basit hastalık şakaları için kullanılan tozu hazırlayıp kendini buraya getirtmişti. Dozunu fazla kaçırdığı için bir süre sesi kısılmıştı, fakat bunun inandırıcılık konusunda yararı olmuştu. Hogsmeade'e gidemeyecek kadar kötü olduğunu kanıtladığında Cadılar Bayramı günü onunla kalan tek şifacıyı da bir şekilde uyutmuş, işini halledince geri gelip sadece yatmıştı. Gittiği zaman yüzünü gölgede bırakan kapşonu ile onu kimse tanımamıştı, Daniel safı da önemli bir konuda konuşmaları gerektiğine kolayca inanıp peşinden gitmişti.

Greenburg ve Ryder'ın içeride olduklarını biliyordu. Tam da bu yüzden oraya gitmişti zaten. En başta Malfoy'u uyarmak için o ikisinden birini seçmek istemişti ama Ryder'ın o kadar değerli olabileceğini hiç düşünmüyordu. Greenburg zaten direk asasına saldırırdı. O kız Drew'dan hiç hoşlanmazdı. Gerçu bu çok başka bir konuydu.

Eskileri hatırlarken gülümseyerek eserine bakmaya devam etti. Bunun Malfoy'u uyarmaya yetmesini umuyordu.

"Aferin sana, Daniel. İsmin Daniel idi, değil mi?" dedikten sonra kendi kendine başını onaylar gibi salladı. Sol elini kendi bacağının üzerine koyup parmaklarıyla belirli bir ritim tutmaya başladı. Kelimelerini yavaşça, acelesi yokmuş gibi söylüyordu.

"Duygusal kızlar... Bugün uyarman gereken 'arkadaşım' sana bahsini geçirdiğim arkadaşınla beraber geldi. Kız sence de biraz fazla aptal değil mi? Hiç anlaşamayız zaten. Benim psikopat olduğumu söylerdi. Neler yaşadığımdan haberi olmadan... Sence de haklı mı? Kesinlikle değil. Onunla pek bir işim de yok ama sana Malfoy'u getirmesi iyi bir şey oldu. Nasıl baktığını gördün değil mi? O sarışın gerzeğin kendini suçladığından emin oldun mu? Bak, ben oldum. O pislik olmasaydı, sen burada olmazdın. O olmasaydı, ailemin arkasından üzülmezdim. Robert tek anlaştığım kişi, şu an bu okulda yoksa hepsi onun suçu. Her şey onun suçu ve onun suçu olmaya devam edecek şeylerin arkası gelecek."

Parmaklarıyla ritim tutmayı kesip dirseklerini dizlerine koyarak öne doğru eğildi.

"Onu istesem tek elimle ezerim. O kadar... beceriksiz ki... Onunla konuşurken kapının ardından dinledim. Kafasının içinde... Ona sürekli 'Safkan' diye sesleniyor. İşte bu da tam Malfoy'u seçmesinin sebebi."

Ayağa kalkıp ellerini saçlarının arasından geçirerek volta atmaya başladı. Hakim olmayı öğrendiği sinir yine tüm vücudunu kaplıyordu.

"Asil Malfoy. Safkan Malfoy. Beceriksizin önde gideni olmasına rağmen seçilen Malfoy. Kafasının içinde sinirlendiği zaman nasıl kontrol edecek? Etrafa belli etmemeye çalışırken en büyük açıkları verecek. Kimle uğraştığını bile bilmiyor!" derken daha çok sinirlenmeye başlamıştı.

Ona sahip olduğu her zaman pişman olmamasını duymuştu. Ona güç verip, kendisinin bitkin düştüğü hiç bir zamandan pişman olmamıştı. Kuzeni Robert dışında kimseden yardım almamıştı, gücünü kaybetmesin diye onunla da konuşmamıştı. Kendi ailesini kendi elleriyle kurban vermişti. Üzülüyordu ama pişma olduğu anlamına gelmiyordu. Malfoy işin geri kalanını kendi başına halletmek zorunda kalıyordu ama halledemezdi.

Son VarisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin