Bölüm 28

1.1K 76 38
                                    

Rose merdivenleri çıkarken Scorpius içinde kalan öpme isteğiyle uyuyamazdı. Sinirlerini bozan stres savurucu kız, onu seviyordu ayrıca. İtiraf etmişti, evet. Profesör Hagrid'in kulübesindeki sözleri hala beyninde yakılanıyordu.

Rose çok uzaklaşmadan onun yanına koştu. Yürüdüğü her yere yasemin çiçeği kokusu bırakan bu kızın kokusunu neden daha önce çözemediğini bilemiyordu.

Arkasından patırdayan ayak seslerine olsa gerek duran Rose, Scorpius'a dönüp bakmıştı. Loş ışıkta belli olan pembe dudakları hala şişti. Gözleri parlıyordu sanki Scorpius'a bakarken. İçindeki o ışıltı en karanlık gecede bile görülebilecek kadar parlaktı maviler. Scorpius'un içinde değişen bir duygu seli vardı sanki bu kıza karşı. Durduk yere ya da değil. Asıl mesele zamanı değildi. Scorpius ilk defa birinden hoşlanmaya başlıyordu.

"Sana inanıyorum." dedi Scorpius gözlerine bakarak.

İnanıyordu. İnanmak istiyordu. Kızın bir başkasını öpmediğine inanmak istiyordu. Rose ise çok cesaretli çıkıp neyle uğraştığını bilmeden boynuna atladı ve sarıldı. Sıcak vücudu Scorpius'un bedenini, güzel kokusu da etrafını sarıyordu. Başını kızın boynuna gömdü ve iyice çekti kokusunu içine. Yanından ayırmak istemiyordu. Sürekli sinirlendirmek, yüzünün kızarmasına sebep olmak istiyordu Scorpius. Sarılmayı bırakıp turuncu saçını kızın gözünden çekti.

"Sana bir teklifte bulunabilir miyim, Rosie?"

Rose gözlerini kocaman açıp, şeker isteyen bir çocuk gibi bakarak söyleyeceğini merakla beklemişti. Scorpius çarpık gülümsemesini gösterdi.

"Bu gece gitme yanımdan. Madem beni seviyorsun, bu gece yanımda kal. Söz veriyorum sıkılmayacaksın. Yakalansak bile buna değecek."

Gözlerini kırpıştırarak bakışı çilleriyle beraber oldukça şirin gözüküyordu. İzin ister gibi hafifçe uzandı Scorpius'un eline ve tuttu elini. İlk defa ikisi de bu kadar sıcaktı. İkisinin de kalbi kulaklarında çarpıyordu sanki. Gerçi Scorpius, Rose'un kalbinin atmak yerine çıkıp geri girdiğini düşünüyordu. Ah, Scorpius Malfoy! Her ne kadar çok kafayı yese de, hala yakışıklılıktan bitiyordu. Karizmasını da söz konusuna katarsa kendine aşık olabilirdi.

Rose gülümsedi.

"Ne düşünüyorsun öyle, Malfoy?"

Scorpius onun kulağına eğildi ve "Çok yakışıklıyım." diye fısıldadıktan sonra elini bırakmadan merdivenlerden çıktılar beraber. Yedinci kata kadar konuşmamışlardı. İhtiyacı olan hoşlandığı ilk kızla gün doğana kadar beraber kalmaktı. Tabii ki hoşlandığını söylemeyecekti ama bu kız Scorpius'un biraz kafa dağıtmasına yardımcı olacaktı. Biraz kötülükleri yaşadığı bu dünyasından uzak kalmak istiyordu. Bu yüzden İhtiyaç Odası'na açılacak geçitin önüne geldi. İkisi de hala konuşmazken elini tuttuğu akıllı kız anlamıştı ne yapmak istediğini. İkisinin de o kadar çok ihtiyacı vardı ki beraber vakit geçirmeye... Scorpius içinden çığlıklar atıyordu odaya belirmesi için. Rose ise derinden gerçekten en derinlerinden bir iç geçirdiğinde kapı yavaş yavaş belirmeye başlıyordu. Birbirlerine bakıp gülümsediler.

Kapının ardından geçip arkalarına kapadıktan sonra kimsenin onları bulamayacağı, cezalandıramayacağı garantileşmişti. Ne Albus ne de James, bu iki "düşmanı" Çapulcular Haritası'nda göremezlerdi. Bu iyi bir şeydi çünkü bu saatte ikisinin beraber olduğunu bilmeleri kimse için pozitif bir şey olmazdı.

İçeride ateşi çıtırdayan harika bir şömine vardı. Önündeki yumuşak halının etrafı oyun kutularıyla doluydu. Şömine önünde ise zarif çaydanlıkla beraber iki tane çay fincanı duruyordu. Herhangi bir koltuk yoktu, minderler vardı. Başka bir köşede çift kişilik rahat bir yatak bulunuyordu. Rose'un uykusu olduğunu düşünerek gülümsemişti. Scorpius'un aklından yatakla ilgili bir şey geçmemişti. Ne uyku anlamında, ne de anlayacağınız bir durumda. Zaten Rose aklından anlayacağınız durumda bir şeyler geçirmezdi, Scorpius buna emindi. Fakat işin aslı Scorpius'un aklından geçen başka bir köşedeydi. O köşede iste iki sandayleyeyle beraber bir masa vardı. Masa fazla büyük değildi. Üzerinde 4 tane Hamburger menüsü vardı. Üçü bir köşede, biri bir köşedeydi. Rose'un aç olduğunu sanmıyordu pek. Kocaman içecekler ayrı ayrı dizilmişti.

Son VarisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin