Luke bir şeylerin kırılıp kırılmadığına dikkat etmeden çantasını odanın bir köşesine fırlattı ve bütün gün özlediği yumuşak ve konforlu yatağına oturdu. Luke çok yorgundu, yoğun bir gün geçirmişti ve hiç kimse ya da hiçbir şeyle konuşmak istemiyordu.
Ama hayalet erkek arkadaşı odanın ortasında belirince başka bir seçeneği yoktu.
"Hey." Luke bakışlarını yukarı kaldırdığında sevgilisinin yüzündeki kocaman gülümsemeyi gördü. "Selam, bebeğim."
"Lütfen az önce söylediğin şeyi tekrar et, rüya görmediğime emin olmalıyım."
"Rüya göremiyorsun ki Mike. Uyuyamıyorsun bile."
Michael sevgilisinin yanına oturdu ve burnunu öptü. "Mükemmel." Sonra arkasına yaslandı ve sevgilisiyle konuşmaya çalıştı.
"Okul nasıldı?"
"Berbat. Matematikten C aldım, öğle yemeğimi evde utmuşum ve Travis denilen bir çocuk benimle uğraşmaya devam ediyor ve koridorun ortasında kalçama bir şaplak attı şimdiyse herkes bizim şey falan olduğumuzu düşünüyor, bilirsin..."
Sözcüklerin dudaklarından dökülmesiyle pişman olması bir olmuştu. Michael gerçekten de korumacıydı.
"Senin kalçalarına mı dokundu? Eliyle?"
Luke iç çekti ve gözlerini kaçırarak beyaz çarşaflara bakmaya başladı, kesinlikle emindi ki, Michael tekrardan onu okulda izlemeye başlayacaktı. "Hayır, kalçalarıma dirseğiyle dokundu."
"Bu ciddi bir konu."
Michael sinirleniyordu ama Luke bunu fark edemeyecek kadar yorgundu.
"Sadece kalçalarıma dokundu, tabii ki de bu benim de sinirlerimi bozuyor ama bu dünyanın sonu değil."
"Ne?! Ben senin erkek arkadaşınım ve ben bile daha senin kalçalarına dokunamadım."
Luke esnedi ve kolunu kaşıdı. "Eğer şimdi dokunmak istiyorsan hiç durma, umursamak için çok yorgunum."
Michael ona 'ciddi misin?' bakışı attıktan sonra ellerini Luke'un kalçalarına götürüp sıktı. (Ç/N; bu hikaye nerelere gidiyor...)
Luke bunun olacağını bilmesine rağmen ağzından küçük bir cırlama çıktı. Bu ona nedensizce daha önce gördüğü rüyayı hatırlatmıştı.
"Tam iki dakikadır utanmadan ellerini çekmiyorsun."
"Tam iki dakikadır utanmadan buna izin veriyorsun."
"Haklısın."
Aniden Michael dudaklarını, sarışının boynuna götürdü ve çocuğun bembeyaz tenini emmeye başladığında inlemesine neden oldu.
"Sadece ben sana böyle dokunabilirim. Eğer o Trevor ya da her neyse tek parmağını sana değdirirse ölür. Anladın değil mi?"
Luke onayladı. "Sadece sen bana böyle dokunabilirsin. (Ç/N; Tops Michael yeeeey.)
Michael kalçalarını Luke'a sürttüğünde sarışının ağzından sert bir inleme çıktı ve hayalet çocuk bu olayın nereye gideceğinin farkına vardı.
Michael hemen geri çekildi.
"Daha değil."
Luke hayal kırıklığını gizlemeye çalıştı ama Michael'ın haklı olduğunu biliyordu. Çok hızlı ilerliyorlardı, özellikle de bu konuda.
Ne yaptıklarından emin bile değildi. Annesine bunu nasıl söyleyecekti? Hey anne bir hayaletle çıkıyorum! Liz çıldırır mıydı? Ona karşı çıkar mıydı? Michael annesine zarar verir miydi? Muhtemelen hayır ama yine de emin değildi.
Sarışın çocuk başını sallayarak onayladı ve kollarını Michael'a dolayıp sıkıca sarılmadan önce gülümsedi.
"Bir gün."
~
Hey! Yine smut sandınız değil mi? Herneyse ailesel nedenlerden dolayı çevirilerim gecikiyor olabilir. Özür dilerim, lütfen affedin. Ayrıca güncele gelmeme son 2 bölüm kaldı yeeeey.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mikey mikey challenge //muke {türkçe}
Fanfic"Cal, kalem hareket etti." "Görebiliyorum aptal, hadi ona bir şey sor." {I'm just translating. Owner is @flyawayclifford, thank you so much for your permission!} {16.11.2015 8:37 AM - 10.08.2016 12:03 PM}