Jules'la birlikte akademiye ilerlemeye devam ediyorduk. Adrian, tam kapının önünde bizi bekliyordu. Gözleri, beni bulduğunda öfkeli bir şekilde oturduğu yerden kalktı ve yanımıza doğru yaklaştı. Onla ilgilenmediğimi belli edercesine Jules'a yaklaştım ve sıkıca sarıldım. Jules, burnunu saçlarımın arasına daldırdı ve gülümsedi."Çek o burnunu."dedi, Adrian.
Jules, cevap verme gereği bile duymadan ilerlemeye devam etti. İlerlememiz Adrian, Jules'un kolunu tutana kadardı.
"Çek o elini."dedim, aynı onun ses tonuyla.
"Bu adamın kim olduğunu biliyorum. Siktiğimin balığıyla mı birlikte olacaksın?"
"Orada dur. Ben balık değilim ve emin ol kuyruğum bile senin bacaklarından daha çekici."dedi Jules, kendinden emin bir gülümsemeyle.
"Biriyle olmam değilde kim ile olduğumla mı ilgileniyorsun? Kendini daha fazla düşürmeden, önümüzden çekil."
"Konuşmamız gerektiğini söyledim."
"Bende konuşulacak hiçbir şeyin kalmadığını söyledim."dedikten sonra Adrian'ı umursamadan ilerlemeye devam ettim. Tenim, sert bakışları yüzünden karıncalanıyordu.
"Nerede kalacağım?"diye sordu, Jules.
"Benimle kalsan, sorun olur mu?"
"Hayır, daha iyi olur."dediğinde gülümsedim ve birlikte odama çıktık. Jules, yatağın üzerinde zıplamaya başladığında ona doğru şaşkın bir şekilde baktım.
"Ne yapıyorsun?"
"Bacaklarımın tadını çıkartıyorum."dedi gülerek. Ne yazık ki beşinci zıplamasının ardından yatak içe doğru çöktü.
"Harika, yatacak bir yerimiz yok."dedim, gülerek.
"Aslında var."dedi ve yastıklar ile çarşafı, yere serdi.
"İnanamıyorum sana."
"İnansan iyi edersin. Biraz kötü fikirlerden arın."
"Sanki mümkünmüş gibi."dedim ve Jules'un yanına yattım.
Jules, saçlarımla oynarken göz kapaklarım ağırlaştı. "Çok yoruldum, her şeyden."
"O zaman uyu. Gerçeklikten ancak böyle kaçıp, mutlu olabilirsin."
"Rüyalarımda bile canım acıyorsa?"
"O zaman kaçacak bir yerin kalmamıştır. Yüzleşmen, tek çözüm."
"Ne ile yüzleşeceğim ki?"
"Hadi ama peri kızı. Adrian'dan nefret etmeye çalıştığının farkındayım ama edemiyorsun. Sen sadece kırılmışsın, nefret ile çok uç kavramlar."
"Hayır, ondan nefret ediyorum."
"Sen ondan değil, ona âşık olmaktan nefret ediyorsun."
Uzun süre hiçbir şey söyleyemedim. Sadece düşündüm, nefret ettiğim gerçekten bu muydu? Adrian'a olan hislerim, bir iki gün içinde geçecek kadar az değildi. Yıllara meydan okuyan bir aşktan bahsediyorduk. Sorun şuydu ki, Jules haklıydı. Adrian'a hâlâ âşıktım. Fakat bu sefer başkaydı. Adrian, en acımasız katillerin bile yapmadığını, onu seven birine yapmıştı. Beni, sadece kırmakla kalmamış en ufak parçama kadar ayırıp, arkasında bıraktığı esere dâhil bakmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Senfonisi
FantasyTopraklar ikiye ayrıldı; Karanlık ve Aydınlık Taraf olmak üzere. İki krallıkta, birbirlerine yasaktı. Anlaşmalar, kan ile mühürlenmişti. Vera Storm, iki tarafın kanını da damarlarında bulunduran Tarafsız Kraliçe. Yıllar boyunca, gölgelere sığındı ç...