Okuduktan sonra bölümle ilgili düşüncekerinizi bildirirseniz, çok mutlu olurum gerçekten. İyi okumalar ♥
---------------------------------------------------------------------------------------
Telefonu elime alıp DM'ye girdim. Ve mesajı açtım.. Mesajda telefon numarası vardı. İnanmıyorum bana numarasını vermişti George!!!
Telefon çalınca, şaşkınlıktan telefonu elimden düşürdüm ve eğilip telefonu açtım. Tanımadığım bir numaraydı.
- Alo?
+ Selam, Melissa ben Josh.
Telefonu kulağımdan çekip, kısık bir çığlık attıktan sonra; cool olmaya çalışarak.
- Ah! Selam, nasılsın?
+ Hani bugün yemeğe çıkacaktık ya.
Sesi çok üzgün geliyordu.
- Evet?
+ İşte o... Onu erteleyebilirmiyiz?
- Tabi ki-de orda bir sorun mu var?
Arkadan "Hadi çocuklar, çalışmanız gerek!" diye bir ses geliyordu.
Şimdi anladım.
+ Yarın, okulda anlatsam? Sen de duydun ya beni çağrıyorlar..
Deyip, telefonu kapattı.
İçimde ufak bir burukluk oldu ama o X Factor'daydı. Çalışmalıydı yani.
Hem ben cidden mutluluktan uçuyordum! George bana numarasını vermişti. Bu... İnanılmazdı.
O'da şu anda Josh'la birlikte provalardadır diye aramak istemedim, mesaj attım. Ve bir kelimeyi bile 20 dakika düşündüm
"Selam... Beni tanıdın mı? Ah! Hadi ama. Daha hiç konuşmadık ki, nereden tanıyabilirsin. Ben şu DM'den numaranı verdiğin kız."
҉ ҉ ҉ ҉ ҉ ҉ ҉ ҉ ҉ ҉ ҉
Gece telefonum elimde uyuyakalmışım. Lanet olası alarm kulağımı sağır edebilirdi. Ama bir yandan da telefonuma bakmaya korkuyordum. Ya mesaj yoksa?
Yatakta doğruldum ve derin nefes alıp, çalmakta olan alarmı kapattım ve mesajlara baktım.
Ah! 1 yeni mesaj.
"Fake olup, olmadığın hakkında düşündüğüm kadar; matematik hakkında düşünseydim, bir bilim adamı olmuştum."
Pekala. Sakin ol. Hala bir şansın var... Yada yok. Ah! Lanet olsun!
+ Giyin hadi uykucu kertenkele.
Nathan, yine benden önce hazırdı.
- Gel buraya! George mesaj atmış bana. Bak!!
Sesimin, sevinçten cırlaması gerekiyordu ama öyle değildi. Nathan bir terslik olduğunu sezmiş gibiydi.
Telefonu aldı ve mesajı okudu.
+ Seni beğenmiş ve buluşmanı teklif etmeni bekliyor.
Dedi, bir çırpıda; telefonu bana uzatırken.
- Hmm?
+ Hadi ama uyuşuk kertenkele olmaktan vazgeç yoksa 45 yıl sonra yine başbaşa kalırız.
- Bir sorunum var ama...
+ Dökül!
- Ben, Twitter iconuma fake bir resim koymuştum.
+ Ah! Melissa, sen zaten çok güzelsin. Neden bunu yaptın!
Azar işitince cevap veremezdim ki.
+ Tamam... Üzülme hala bir şansın var. O'nunla konuşmaya devam et. Yeri gelince söylersin.
Onun sözünü dinledim ve ona "Fake olmadığımı kanıtlamak için ne yapmalıyım?" diye bir mesaj attım.
Onun sözünün yarısını dinledim..
***
İkinci ders ortasında çalan kapı ile, kalp atışlarım tekrar hızlı moduna döndü.
+ Bay Cuthbert ve bay Hensley. Geciktiniz.
Bayan Whitemore gözlüklerinin ardından onlara sert bakışlar atıyordu.
+ Bir daha olmaz.
Josh, gülümserken tüm sınıf ona hayranlıkla bakıyordu. Ben dahil.
Josh ve Jaymi yerine geçtikten 5 dakika sonra zil çaldı ve sınıftan ilk çıkan Josh oldu.
+ Sen bahçeye git, benim biraz işim var.
Dedi, Nathan ve o da gitti. Jaymi zaten kızlar tarafından kuşatılmıştı, benim bahçeye gidip, Nathan'ı beklemekten başka seçeneğim yoktu.
Sınıfın kapısından çıktığımda, biri beni kendine çekti. Josh.
+ Dün için üzgünüm. Bunu nasıl telafi edebilirim?
- Hmm... Beni provalara götürürmüsün? Yani kızmazlarsa...
Josh, gülümseyerek
+ Hayır, sorun olmaz. Bugün okul çıkışı seni alırım o zaman?
- Tamam.
Deyip, yanağını öptükten sonra; bahçeye koştum.
Josh'ın yanağını öptüm... Josh'ın yanağı... Öylesine yumuşaktı ki... Üstelik muhteşem kokuyordu. Lanet olası telefonum çalana kadar kendi kendime sevinçten gülüyordum.
Bir dakika! Arayan George'ydi!
Derin nefes alıp, 4. çalışta telefonu açtım.
+ Cidden açmayacaksın sandım.
Sesi... Aman Tanrım inanılmazdı.
- Beni arayacağını sanmıyordum.
+ Senin gibi güzel kızları hep çok şımarık sanardım ben.
- Ben senin bildiğin kızlardan değilim.
Bu onu kahkahalara boğmuştu. Ah!
+ Cidden öylesin. Baksana, ben seninle konuşmak istiyorum.
- Biz şu anda ne yapıyoruz ki?
Onunla şu suçluluk duygusu olmadan konuşmak isterdim.
+ Ne demek istediğimi anladın bence.
Zil sesi ile yerimden doğruldum ve yürümeye başladım.
+ Demek, okuldasın.
- Bak, seni sonra ararım, olur mu?
Deyip, telefonu yüzüne kapattım. Harika! George Shelley'in yüzüne telefonu kapattım ve Twitter iconuma baktım. Cidden şu fake resmini koyduğum kız çok şanslıydı. İtiraf etmeliyim ki, çokta güzel.
Ne yapacaktım şimdi ben?
--------------------------------------------
Multimedya: Melissa'nın koyduğu, fake icon.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
J Factor
FanfictionGeorge Shelley fanı şanslı bir kızın hayatı.. Arkadaşı Nathan, onun züppelerle dolu okulu ve birde okuluna yeni gelen 2 tatlı çocuk.