Uzun yorum yapanlar çok tatlı ya. Yani onları yerim cidden. Yorumlarınızı çok seviyorum. Hele uzun yorum yapanlar... Ne bilim fazla tatlı. Multimedya; George. Bu bölüm işler biraz karışıyor. İyi okumalar :*
----------------------------------------------------------------------------------------
Sinirliydim. Anneme çok sinirliydim. Bunu nasıl... Nasıl yapabilirdi ya? Nathan'ın odasında bir oraya bir buraya dönüp duruyordum. Hayatımdan nefret ediyorum nefret! Sevdiğim insan nasıl benim kardeşim olabilirdi ki!
+ Sakin ol artık. Başımı döndürüyorsun.
- Sakin mi?
Lafıma devam edemeden göz yaşlarımı tutamamıştım. Lanet olsun ki ağlamaktan nefret ediyordum...
Nathan yanıma gelip, elini omzuma koydu ve
+ Herşey iyi olacak.
Dedi. Onun yanımda olması iyiydi. Ona ihtiyacım vardı. Gelen telefonla elini omzumdan çekti ve telefonla konuşmak için başka odaya geçti. 10 dakika sonra gülümseyerek içeri girdi.
- Annemle mi konuşuyorsun?
+ Benimde bir hayatım var, Melissa.
Ah! 'Benimde bir hayatım var.' cümlesinde ki 'Jane'le konuştum'u bulunuz.
- Senin neyin var böyle?
+ Neyim olabilir ki?
- Değiştin... Jane'le konuştuğundan beri bir başkasın.
+ Ah! Tabi. Peki ya seni ne demeli. O aptal grup okula geldiğinden beri sen değişmedin mi? Hiç söylemediğin yalanlar söyledin. Film günlerimizi, alışveriş günlerimizi unuttun. Beni hep yalnız bıraktın. Ve evet... Değiştim!
- Natt, özür dilerim. Ben... Ben çok üzgünüm.
+ Olmalısında.
Deyip, odadan çıktı. Arkadan kapıyı çarpmayıda ihmal etmedi tabi. Yatakta biraz oturup, yüzümü avuçlarımın içine gömdükten sonra Nathan'ın evinden çıktım. Kendi evime gidemezdim. Ona hala kızgındım ve evet gidecek yerim yoktu. Okuldaki popüler kızlardan olmak ilk kez bu kadar çok istedim. Nathan'dan başka arkadaşım yoktu. Birde Kellan vardı. Keşke burada olsaydı. Ailesinin işleri için kanadaya gitmişlerdi. Onu hatırlamak hüzünlendirmişti beni. Dışarda boş boş yürürken park'ta, bank'a oturmuş George'u gördüm. O'da en az benim kadar üzgündü.
- Selam...
Kendine geldi ve bana baktı. Ama bir şey demedi. Yanına oturdum ve konuşmaya başladım.
- Annemden nefret ediyorum. Birde... Birde seninle yattığımı sanıyor. Ah!
İfadesizdi. Sadece elindeki otu minik minik koparıyordu.
+ Onlara ben söyledim. Yattığımızı.
- Ne?! Bunu neden dedin peki?
Sonunda, elindeki otu yere attı ve bana döndü.
+ Hala anlamıyormusun sen?! Yattığımızı düşünürlerse belki vazgeçerler diye düşündüm. Ama... Allah kahretsin ki işe yaramadı.
- Yani...
+ Bunların hepsi tasarladığım oyundu yani.
Bunları idrak etmem uzun sürebilirdi. Buna hakkım vardı yani.
+ Ben... Ben bencilim Melissa. Ben aşık olmam. Seninle kardeşte olmam.
Dedi, 'kardeş' kelimesini tiksinerek söylüyordu. O lanet olası yaşlar yerinde kalmak istemiyordu. Ama... Kahretsin! Ben güçlü falan değilim ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
J Factor
FanfictionGeorge Shelley fanı şanslı bir kızın hayatı.. Arkadaşı Nathan, onun züppelerle dolu okulu ve birde okuluna yeni gelen 2 tatlı çocuk.