Karmaşık

107 26 7
                                    


Okul açılalı bir ay olmuştu. Geçen bu süre zarfında Yağız'la çok yakın olmuştuk. Kendime bile tarif edemediğim bir his ona, kendimi yakın hissetmemi sağlıyordu. Yağız o kadar sıcak, içten ve anlayışlı biriydi ki, yanında mutlu olmamanız imkansızdı. Ona baktıkça huzur buluyordum sanki, gülüşü sürekli gözümün önüne geliyor ve benim de gülmemi sağlıyordu. Ona bu kadar çabuk bağlanmış olamazdım değil mi? Yani belki de basit bir hoşlantıdır sadece.

Ama yine de özellikle son bir haftadır sürekli onu düşünüyorum. İçimde garip bir his var. Bu duygunun basit bir hoşlantı mı, yoksa yakındaki bir aşkın habercisi mi olduğunu henüz ben de bilmiyorum. Hiçbir zaman şıp sevdi denilen insanlardan olmadım. İlk aşık olduğum zaman galiba 5 yaşındaydım. O da abimin arkadaşı Pamirdi. O yaştaki aklımla onunla evleneceğimi hayal edip dururdum. Abim bir gün yanıma gelip Pamir'in bir kız arkadaşı olduğunu söylemişti. O gün çok ağlamıştım. Fakat abim beni lunaparka götürmeyi teklif edince hemen susmuştum. Bir haftalık depresyona girip bol bol çikolata yemiştim, zaten sonra da unutmuştum. En son aşkım ise ortaokuldaki Mert'ti, zaten onun sonu da hiç iyi bitmemişti. O günden sonra sevmeye korkar olmuştum. Sevsem de bunu asla dışa vurmayacaktım. Sonra zarar gören ben oluyordum. Ya Yağız bana sadece arkadaş gözüyle bakıyorsa... Aslında Kayra her seferinde Yağız'ın bana karşı boş olmadığını düşündüğünü ve benim de bir şeyler hissedip hissetmediğimi sorsa da, henüz kendime bile itiraf edemediğim hatta ne hissettiğimi bile tam olarak bilmediğim bir şeyi ona nasıl söyleyebilirdim ki...

Yatağımda oturmuş, bunları düşünürken kapının hayvan gibi açılıp, içeri bir öküzün dalmasıyla tüm düşüncelerimden sıyrılıp dikkatimi bana sırıtarak bakan abime çevirdim. ' abi gerçekten annemler seni yaparken, nerede hata yapmışlar da böyle oldun çok merak ediyorum.' deyince, kafama yastık fırlattı. ' Abinle düzgün konuş, kafanı kırarım senin' dedi. 'Yav he he' deyip geçiştirdim. Bu hareketime gıcık olduğunu bildiğim için sürekli aynı şeyi yapıyordum. Abim üstüme üstüme gelmeye başladığında kaçacak yer arıyordum.' Demek yav he he, ha Ada hanım sen şimdi görürsün,' deyip beni yatağa düşürüp gıdıklamaya başladı. Abimi ne zaman kızdırsam, ceza olarak beni çatlatana kadar gıdıklardı. Kahkahalarım arasından konuşmaya çalışıyordum. Ahghahah abi aghahhahah dur bi ahahaha ya gjhaahah valla bi ahghahah daha yap- ahahahdf micam ahaha söz. Abim nihayet beni bıraktığında ' ha şöyle yola gel ' deyip odadan çıktı. Sen şimdi görürsün deyip, arkasından koşar adımlarla ben de çıktım. Abim merdivenden iniyordu. Son üç basamak kaldığında hiyaaa diye bağırıp sırtına atladım. Abim dengesini sağlayamadı ve ikimiz birlikte süper bir uçuş sergiledik. Şans bana yine bir tarafıyla gülmüştü ve abim benim üzerime düşmüştü. Kemiklerimi hissetmiyordum. Abim ilk defa bir işe yaramış , tam kafamı vuracakken son anda elini kafamın altına koymuştu. Ancak bu durum ezilmemi önleyememişti. 'Toprakk, kalk üstümden ezildim yaa!!! ' diye cırlamam üzerine abim söylene söylene üzerimden kalktı. 'Aramızda neredeyse 10 yaş var, hala bana Toprak diyor yaa!! Terbiyesiz nolacak,' deyip mutfağa girdi. Abim mutfağa girdiğinde acıktığımı fark ettim ve ben de arkasından gittim. Annem ve babamın evde olmadığını fark ettiğimde abime annemler nerde? Diye sordum. Cumartesi günleri genellikle evde oluyorlardı. Abim 5 günlük bir iş gezisine gittiler. Babam tek gitmek istemediği için annem de onunla gitti. Seni de bana emanet ettiler. Yani beş gün boyunca ben ne dersem onu yapacaksın küçük hanım dedi. Annemler yok, ve ben Toprak'la kalacağım. Her ne kadar abimle sürekli didişsem de ikimiz tek olunca çok iyi anlaşıyoruz. Biraz da yağ çekersem Kayra'nın bizde kalması için izin alabilirdim. Aslında annem Kayra'yı çok sever fakat asla bizi tek bırakmaz. Anneme sebebini sorduğumda kızım ben çevreye güveniyorum ama sana güvenmiyorum demişti. Sizce de bu cümlede bir yanlışlık yok mu ??

Abimi ikna etmem fazla uzun sürmemişti. İki haftalığımı ona kaptırmıştım ama olsun ben ne de olsa babama şikayet eder geri alırdım. Abim şu an üniversite son sınıftaydı ve tabiki benim gibi mükemmel bir kişiliğin abisi olarak tıp fakültesinde okuyor. Ben de abimin izinden gitmek istiyorum. Tabii bu çalışmayla biraz zor ama hayırlısı...

Kayra bize geldiğinde, o içeri girmeden ben dışarı çıktım. Evde abur cubur yoktu ve biz bu şekilde pijama partisi yapacaktık. Kayra'yı da peşimden sürükledim ve markete gittik. Market arabasını aldık ve ne bulduysak her şeyi doldurduk. Alışverişi bitirdikten sonra eve gittik ve gecemiz başladı.

Önce abur cuburları odama taşıdık daha sonra abimin odasından birkaç film çaldık. Abim arkadaşlarıyla dışarı çıkmıştı. Çıkmadan kapıyı kilitlememi ve bir şey olursa hemen aramamı da söylemeyi ihmal etmemişti. İlk olarak biraz konuştuk. Kayra bizim okuldaki hoşlandığı çocuktan bahsediyordu. Ondan bahsederken o kadar mutluydu ki, işte aşk buydu. Kayra'nın hoşlandığı çocuk ortaokulda da bizimle aynı okuldaydı ve Kayra 5 yıldır ona aşıktı.

Bol bol konuştuktan sonra, bir yandan abur cubur yerken, bir yandan da korku filmi izliyorduk. Ne yani pijama partisinde aşk filmi izleyip salya sümük ağlamayacaktık herhalde. Filmin yarısına geldiğimizde keşke ağlasaydık diyorduk. Şu an ikimizde korkudan ölüyorduk ve en ufak bir çıtırtıda çığlık çığlığa bağırıyorduk.

Birkaç dakika sessizlik olmuştu. Fırsattan istifade hemen kalkıp ışıkları açtım. Tam yatağa geri dönüyordum ki birden elektrikler kesildi. Etrafın karanlık olmasıyla, Kayra'yla birbirimize sarılıp tekrardan çığlık attık. Bizim bağırışımızın ardından salondan gelen şangırtıyla tekrardan bağırdık. Kesin eve hırsız girmişti. Karanlıkta telefonumu da bulamıyordum ki abimi arayayım. Allah'tan Kayra telefonunu bir an olsun yanından ayırmazdı. Kayra abimi aradığında abim açmamıştı. Allah'ın cezası bir de 'homon bono oroyon' diyor. Telefonuna bakmıyor.

El mahkum Kayra ile odadan çıktık ve yavaş yavaş aşağı inmeye başladık. Sesler kesilmişti. Fakat fısıldaşmalar geliyordu. İlk önce mutfağa girdik ve ocağın üstündeki tavayla, tezgahtaki merdaneyi elimize alıp salona yöneldik. Arkası dönük iki kişi sessizce konuşup, çekmeceleri karıştırıyorlardı. Kayra ila aynı anda kafalarına elimizdekileri indirdik. Adamlar inleyip yere düştüler. Biri sanırım bayılmıştı. Fakat diğeri aniden dönüp elindeki bıçağı bize doğru salladı. Kolumda hisssettiğim acıyla çığlık attım. Tam o anda evin kapısı birden açıldı ve içeri karşı komşumuz girdi. Halil amcayı gören adamlardan ayık olan hızla kaçmıştı. Halil amca peşinden koştu ama yakalayamamış olacak ki geri döndü. Yerdeki adam hala baygındı. Halil amca ' polis birazdan burada olur, Ada kızım senin kolun fena kesilmiş, hadi hemen hastaneye gidelim dedi.

Hastaneye gittiğimizde kolumdaki kesiğin fazla derin olmadığını fakat yine de birkaç dikiş atılması gerektiğini söylediler. Eve geri döndüğümüzde saat gecenin 4'üydü. Halil amcaya teşekkür edip içeri girdik. Polisler gelip gitmişlerdi anlaşılan. Kapıdan içeri girdiğimizde abim odada volta atıyordu. Bizi gördüğünde hızlıca yanıma geldi ve hiç beklemediğim bir şekilde bana bağırmaya başladı. Ada sen nerdesin. Arıyorum telefonu açmıyosun, eve geliyorum ev bomboş ve dağınık, bir saattir seni bekliyorum ve siz yeni geliyorsunuz.' Artık patlama noktasına gelmiştim. 'Abi sen ne dediğinin farkında mısın? Aç bak o lanet olası tekefonunda kaç cevapsız arama var. Eve hırsız girdi, az daha ölüyorduk ve yeni hastaneden geldik. Sana ihtiyacım olduğunda aradım ama hangi cehennemdeysen açamadın o telefonu. Şimdi burada bana gelip hesap soramazsın.' deyip koşarak odama çıktım. Kayra da arkamdan gelmişti. Anlamıyorum ki komşulardan da mı olanları duymamıştı bu gerizekalı.

Odaya girdiğimde tutmaktan yorulduğum gözyaşlarımı serbest bıraktım. Ama sen dur Toprak bey, ben de Ada'ysam sana bunu ödetirim.

Umarım beğenirsiniz. Hikaye hakkındaki yorumlarınızı bekliyorumm 😊😊😊😄😄










PİŞTİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin