Arkadaşlar Siyah Kuğu adlı bir hikaye var. Arkadaşım yazıyor. Göz atarsanız sevinirim 😄😄
Arda'ya sarılmam, öksürük sesiyle son buldu. Arkamı döndüğümde abimin bize tebessüm dolu bakışlarıyla karşılaştım. Abim " öyle kapıda kalakaldınız, Arda bu arada Ada pastayı bitirmeden gel istersen." deyince şakayla karışık " off abi yaa! Pastanın yarısını bir dakika ben gömdüm zaten" dedim. Abim söyleyecek bir şey bulamayınca, "tamam hadi içeri gelin artık da şu pastanın kalanınï yiyelim" dedi.
Birlikte içeri geçip, pastayı yemeye kaldığımız yerden devam ettik. Arda birkaç saat daha durduktan sonra geç olduğunu, artık kalkması gerektiğini söyleyerek bizden ayrıldı. Onu kapıya kadar geçirdim. Arda tam gidecekken, "Ada ben gerçekten çok üzgünüm. O an emin ol sana bağırmak istemedim. Bak, sen benim için çok değerlisin ve senin göreceğin en ufak bir zarar, seninle beraber benim de canımı yakar. Bunu sakın unutma. Ve ne zaman birine ihtiyacın olursa, ilk ben geleyim aklına", deyip gitti.
Arda gittikten sonra, üzerime bir ağırlık çöktü. Bugün gerçekten çok yorulmuştum. Her ne kadar bedenen sağlam olsam da ruhen çökmüş bir vaziyetteyim. Saate baktığımda 20.00 olduğunu gördüm. Henüz erkendi fakat ben yine de uyumakta kararlıydım. Ama ondan önce Kayra'yı arayıp onunla konuşmalıydım. Beni defalarca aramıştı fakat ben hiçbirine geri dönmemiştim. Kayra'yı aradığımda sesi normal çıkıyordu. Sanırım birileri benden önce olanları anlatmıştı. Kayra ile biraz konuştuktan sonra, uyuyacağımı söyleyip telefonu kapattım. Saate baktığımda Kayra'yla biraz değil de bayağı konuştuğumu anladım. Saat 22.00 olmuştu. Ne yani ben şimdi iki saat boyunca Kayra ile mi konuşmuştum. Azmış 😄 Bizim rekorumuz 3 saatti normalde. Neyse bir ara kırarız yeni rekorumuzu.
Alarmı kurup, telefonu sehpanın üzerine bıraktıktan sonra pijamalarımı giyip, yatağa girdim. Gözümü kapatıyorum, fakat bir türlü uyuyamıyorum. Yatakta bir süre daha dönüp durduktan sonra uyuyamayacağımı anladım ve yataktan çıkıp salona yöneldim. Salonda kimse yoktu. Sanırım abim de uyumuştu. Aklıma gelen fikirle abimin odasına ilerledim. Kapıyı çalmadan direk içeri daldım. Abim yatakta sırtüstü uzanmış tavana bakıyordu. Sanırım onu da uyku tutmamıştı. Araladığım kapıdan içeri sızan ışık abimin yüzüne doğru gelince, başını benden tarafa çevirdi. Kapıda beni görmesiyle hafifçe doğrulup " Ada, noldu abicim" diye sordu. "Şey abi beni uyku tutmadı da, seninle uyuyabilir miyim diyecektim..."
Abim yatakta kenara kayıp yan tarafındaki boşluğa eliyle vurarak " gel bakalım prenses, ben de uyuyamıyordum. Belki sayende ben de uyurum." Abim böyle deyince, gidip yanına kıvrıldım. Ben yanına yatınca kollarını bana dolayıp, sımsıkı sarıldı. Ben de abimin beline kollarımı dolayıp, kafamı göğsüne yasladım. İnsanın huzurlu olduğu, kendini güvende hissettiği anlar ve yerler vardır ya işte şu an tam da o an ve o yerdeyim. Abimin kolları benim için en huzurlu yer...
Sabah yüzüme güneş ışığının vurmasıyla uyandım, diyebilseydim keşke... Uyanma sebebim benim mükemmel abiciğimdi. Yatağın yanındaki sandalyeye oturmuş, elinde bir kase çekirdek, çitleyip çitleyip, kabuğunu suratıma tükürüyor. Böyle bir durumda insan olsan uyuyamazsın, ki ben o sınıfa dahil değilim ama yine de uyuyamıyorum. Bu işkenceden bir an önce kurtulmak için yataktan kalktım. "Off abi yaa! Bu ne sabah sabah? Düşmanına yapmaz insan bunu! " diye sitem edince abim, kafasını hı hı o dediğinden dercesine sallayıp odadan çıktı. Çıkarken de " 15 dakikaya hazırlanmazsan okula yürüyerek gidersin canım kardeşim " dedi. Abimin dünki haliyle bugünki hali arasındaki dağlar kadar fark tarif edilemezdi. Ama ben yine de bugünki halini daha çok seviyorum. Duygusallık abime göre değil.
Ne diye abimle gidiyordum ki ben. Annemler gitmeden önce servisçime kendileri dönene kadar beni abimin okula götüreceğini söylemişti. Bu yüzden 5 gün boyunca servis beni almaya gelmeyecekti. Ve bu demek oluyor ki, eğer 15 dakika içinde hazırlanmazsam abim beni okula götürmeyeceğini söylemişti ve onu birazcık tanıyorsam kesinlikle dediğini yapardı. Yataktan ışık hızıyla kalkıp banyoya gittim. İşimi halledip, odama gittim ve üzerime rastgele bir şeyler geçirdim. Çantamın içine birkaç kitap koyup aşağı indim. Abime " ben hazırım " diye bağırıp,kapıya gidiyordum ki abim " kahvaltı etmeden bir yere gitmiyoruz hanımefendi " dedi. Off Toprak yaa! Sabahları bir şey yiyemediğimi biliyorsun! " diye sitem edince,abim eline geçirdiği ilk şeyi kafama fırlattı. Bilin bakalım bu şey neydi? " iğrenç kokan bir adet spor ayakkabı" Abi o nasıl bir atıştır yaa! Çoçuğun atıcılık genleri annemden geliyor heralde, tam kafamdan vurduğuna göre.
Alnımın ortasına yediğim ayakkabıyla nevrim dönmüştü. Abim " bana Toprak deme diye sana kaç kere diyeceğim ben sana! Diye bağırdı. Bir yandan alnımı ovuşturup bir yandan da, şivemi değiştirip"ne diyem Mahmut mu diyem" deyip sırıttım. Ardından koşarak kapıdan dışarı fırladım.
Bana laf yetiştiremeyeceğini anlayan Toprak hazretleri de benim arkamdan dışarı çıktı. Motora atlayıp tam gaz okula gittik. Abim okula yaklaştığımızda ani bir frenle havalı bir duruş yaptı. Motordan çıkan sesle tüm okul bizden tarafa dönmüştü. Motordan inip kaskı çıkardım ve yerine koydum. Abim kaskını çıkarıp bana sarıldığında okuldaki herkesin - pardon kızların - öldürücü bakışlarını sırtımda hissedebiliyordum.Abim diye söylemiyorum ama harbiden çok yakışıklı. Ne bilim her genç kızın hayalindeki beyaz atlı prens gibi bir şey.
Abimden ayrılıp okula girdim. Bahçeye göz attığımda Kayragili göremedim. Binadan içeri girdiğimde kantinde oturmuş sohbet ettiklerini gördüm. Fakat masada sadece Kayra ve Arda vardı. Acaba Yağız nereye gitmişti. Masaya yaklaştığımda beni ilk fark eden Kayra olmuştu. Hemen masadan kalktı ve sarıldı. Sarılışına karşılık verip gülümsedim. Birlikte masaya oturduktan sonra Ardayla da günaydın merasimimizi yaptık. Bir kaç dakika sonra bize gülerek yaklaşan bir adet Yağız'ı görmemle hık diye kalakaldım. Allah'ım bu nasıp bir çocuktur böyle yaa!! Bizden almışlar da buna vermişler sanki.
Gözlerine her baktığımda sonu olmayan bir ormanın derinliklerine doğru yol alıyprum sanki. Tam kayboldum diyorum, bir gülümsüyor; ışığım olup yol gösteriyor. Daldığım tuhaf düşüncelerden Kayra'nın aslında dürtmek amacıyla yaptığı böbrek çıkarma operasyonu sonucu kendime geldim. Yağız bana bakarak "günaydın" deyip o muhteşem gülümsemelerinden birini bahşetmişti.
Günaydın deyip tebessüm etmiştim ben de. Zil çalana kadar ordan burdan konuştuk. Zil çaldığında tam sınıfa çıkıyorduk ki , nöbetçi öğrenci ders programının değiştiğini duyurmuştu. Hadi ama okul açılalı kaç gün oldu da değişiyor bu program. Ders programına baktığımda iyiki değişmiş demiştim. Çünkü ilk ders beden eğitimiydi. Evet her ne kadar Fen Lisesinde okusam da benim için en güzel ders beden eğitimi... 😄😄
Eşofmanlarımız yoktu, bu yüzden üzerimizi değiştirmeden sıraya geçmiştik. Kaan hoca yoklama aldıktan sonra program değişikliğinden dolayı, bizi serbest bırakmıştı. Biz de rahat oynayamayacağımızı bildiğimiz için tek seferlik(!) bir şey oynamamıştık. Kamelyadaki masalardan birine oturduk. Arda futbol oynamak istediğini söyledi ve yanımızdan kalktı. Yağız'ı da çağırmıştı fakat Yağız ayağının ağrıdığını söyleyerek teklifini geri çevirmişti. Bir süre sonra nöbetçi öğrenci gelip Kayra'yı müdürün çağırdığını söyledi. Kayra da masadan kalktığında bir tek Yağızla ben kalmıştım. Yağız benden önce davranıp Ada seninle konuşmam gereken önemli bir konu var dedi. Seni dinliyorum diyerek düz bir tepki vermeye çalışsam da titreyen sesim heyecanımı ele vermişti.
Yağız: " Bak Ada henüz seni yeni tanımış olsam da, tanıdığım birçok insanda daha fazla yakın hissediyorum seni kendime. Bu yüzden bu konuyu önce seninle konuşmak istedim. Çok düşündüm , hatta kendime defalarca sordum. Emin misin Yağız, bu duygular öyle oldu bittiye getirilecek şeyler değil diye çok konuştum kendi kendime. Ama artık daha fazla içimde tutamayacağım sanırım. Ya her şeyi mahvedeceğim ya da şimdikinden daha mutlu olacağım. Sonunun ne olacağını bilmiyorum ama Ada ben... "
Artık heyecandan nefes almayı unutmuş bir durumdaydım. Sanırım Kayra haklıydı, Yağız da beni seviyordu değil mi?? Yağız bir kez daha aynı sözcükleri tekrarladı " Ada ben... "
Meraba arkadaşlar umarım yeni bölümü beğenmişsinizdir. Uzun yazmaya çalıştım ama yine de kısa oldu inşallah diğer bölümleri biraz daha uzun yazabilirim. Hikaye ve bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yorum atarsanız sevinirim. Görüşmek üzeree 😄😄
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PİŞTİ
Teen FictionBenim hayatımda ne badboylar var ne de ben kötü çocuğun aşık olduğu masum kızım. Normal bir hayatım var. Tıpkı sizler gibi. Fakat sanırım hayatım artık bu rutinden sıkılmış ve değişmek istiyor. Elden ne gelir, ben de ona uyacağım tabiki. Birbiriyle...