BÖLÜM 30 " POLİS "

30 5 2
                                    

Polisler beni fark etmemişti. Sakinnol cemre sakin ol... 9,8,7,.....1 kapşonumu çektim. Yüzümü iyicene gizledim. Ve yüremeye başladım? Koşarsam anlarlardı ve bu halde de pek koşabileceğimi sanmıyorum.

Sakin sakin yokuştan aşağıya doğru inmeye başladım.

Yağmur çiselemeye başlamıştı. Elim karnımda nereye gideceğimi bilmeden gidiyordum. gözlerimden akmayı bekleyen gözyaşlarıma teslim oldum.

Yolda bağırıp çağıran Rüzgar'ın sesini duymam ile gözlerimi yerden çektim. Göz yaşlarımın arasından istemsiz gülümsemeyle dona kaldım. " Neredesin Cemre neredesin lanet olsun nerede bu kız!! " diyerek kenerda duran çöp tenekesine tekme attığında Işıl ile egemen'inde orada olduğunu fark ettim. Egemen beni fark edip " Cemre " diye seslenmesiyle Işıl ve Rüzgar bana doğru döndüler.

Rüzgar koşarak yanıma geldi ve sımsıkı kucağına aldı. Bende küçük bir çocuğun kaybolduktan sonra babasını bulmuşcasına sımsıkı kollarımı boynuna doladım " Neredeydin baş belası " baş belası demesini özlediğimi fark etmişim. Onu hiç bırakmak istemesemde kollarım ayrıldı ve yanağına ufak bir buse kondurdum. Sakalları çıkmıştı ve dudaklarıma batıyordu. Ama umursamadan tekrar öptüm.

Işıl " hadi gitmemiz gerek " diyince saklanmak için egemen'in evine gitmeye karar verdik.

Ara yollardan saparak egemen 'in evine geldik. Küçük bir bahçesi vardı. Ev gecekondu idi. Kapının önünde anahtarını arıyordu.

2 3 dk sonra pes edip " yok sanırım evde unuttmuşum sibel'i bekleyeceğiz. " egemen'in sibel demesi ile Işıl bir açıklama bekler gibi gözlerini dikmiş bakıyordu. Egemende durumu anlayıp " sibel benim ev arkadaşım birazdan gelir. Kusura bakmayın " dedi. Işıl 'ın aklından geçenleri tahmin edebiliyordum.

Yarım saat sonra sibel gelmişti. Gözlüklüydü. Hafif kiloluydu. Ve dişleri öne doğru gidiyordu. Hepimizle teker teker tanıştı. Zararsız gibi. Sıra Işıl'a geldiğinde sibellin uzattığı eli sıkmayıp soğuk tavrı ile " bende Işıl " dedi. Kız uzattığı elini yumruk yapıp geri çekti. " soğuk davranmana gerek yok. Egemen kardeşim gibidir. " diyerek göz kırptı. Işıl'ın ağzı hafif açıldı. Egemen de yalandan öksürdü. Durumu düzeltmek adına araya girdim. " e haydi içeri girelim o zaman " dedim. Ve bir anda karnımdaki ağrı bastırınca inledim. Ve benim devreler o anda yandı.

Hiçbiri bilmiyordu. Nasıl açıklayacaktım durumu. Üstelik Deniz Rüzgar'ın en iyi arkadaşıydı. Belkide durumu saklamam herkes için daha iyi olur. " şey karnım biraz ağrıyor. " diyerek durumu kurtarmaya çalışsamda Rüzgar çeketide yeni fark etmiş ve şüpeleyici bakışlarıyla bakıyordu. " bu çe-" derken Rüzgar'ın sözünü keserek " ben çok üşüyorum artık eve girsek " dedim. Ve Rüzgar'ın kızgın bakışlarından gözlerimi kaçırarak içeriye girdim.

Salonda 34 ekran eski bir televizyon vardı. Koltuklar da eskiydi. Ama baya bir genişti. Salonum sağında ufak bir mutfak vardı. Ve salonun ilerisinde merdiven vardı. Üst kat buradan görünüyordu. Üst katın sağında tuvalet ve diğer yanlarında ise iki oda vardı.

Ve bir odanın başında posterler ve kağıda yazılmış süslü yazılar vardı.

" canım öyle istedi :) "

" kapıyı tıklamadan giriniz. "

" dikkat ölüm tehlikesi! "

Bu odanın sahibi açıkca kendini belli ediyordu.

Herkes yorgun bir şekilde sırayla koltuklara dizildik. Sibel ayağa kalkıp mutfağa giderken " acıkan var mı ? " diye sorduğunda hepbir ağızdan " evet! " diye bağırmamızla hemen mutfağa uçtu. Normal zaman olsa kalkıp yardım ederdim ama çok yorgunum.

Egemen " ee şimdi ne olacak sürekli polislerden kaçarak mı yaşayacaksın. " haklıydı. " şimdilik öyle görünüyor belkide teslim olurum bilmiyorum. " Rüzgar net bir şekilde " hayır " dedi ve devam etti. " öyle bir şey olmayacak yarın sabah hastaneye mutonun yanına gidip o piç herifle konuşacağım. " piç diyebilirdi haklıydı ama bir kız varken bu şekilde konuşmasından hoşlanmıyordum.

Işıl'da dudaklarını büzüp yanıma oturdu ve sarıldı. Bu zor günlerimde bana destek oluyordu. Keşke en başa dönebilsek. Ama keşkeler bir işe yaramıyor maalesef.

Rüzgar direk hayır dedi ama bu şekilde hayatıma devam edemezdim. Ve biraz düşününcede o adamı iyiki bıçaklamışım.

" Rüzgar herşeyi hallettin bunuda halledeceksin biliyorum. Daha yeni tanıştık ama yinede sana inanıyorum. " Işıl Rüzgar'a destek çıkmıştı. Herkes elinden geleni yapıyordu. Bir teşekkür etmenin zamanıydı. Maalesefki böyle konuşmalarda hiç iyi değilim. " b-ben gerçekten teşekkür ederim yani hepiniz bana yardım ediyorsunuz sağolun. " Rüzgar elini yanağıma götürüp okşadı. Sarıldı. Rüzgar'a sarılınca ağlamaya başladım. Bir anda dayanamadım.

Işıl'da tekrar sarıldı bana. Rüzgar suratını suratıma dikip " ağla. Dök içini bitanem. Sen bir hata yapmadın. Her şey düzelecek. " Rüzgar ... Oda olmasa ne olurdu ne halde olurdum bilmiyorum. İlk başta gıcık olduğum ve kötü biri olarak düşündüğüm bu adama çok fena kendimi kaptırdım.

O sırada kapı tıklandı. Aslında tıklandı denemez resmen yumruklanıyordu. " açın polis!! " demesiyle ne yapacağımı bilmez bir şekilde Rüzgar'a baktım. Herkes ayaklanmış bize bakıyordu. Rüzgar bana baktı. İşte o bakış her şeyi açıklıyor. Rüzgar umutsuzca bakıyordu. Kapı büyük yumruklardan sonra...

Polisler içeriye girdiler. Aralarından biri yanıma gelip " Cemre hanginiz ? " diye sordu. Gözlerimden dökülen yaşlar durmuyordu. Sessiz ve cılız sesimle " benim. " dedim. Polis bileklerimi kelepçeyi taktı. " sizde suçluyu saklamak suçundan tutuklusunuz " deyince Işıl, egemen, Rüzgar, sibel hepsini tutukladılar.

AY'IN GÖLGESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin