"Liz!" diye bağırarak içeri girdi Tony ve etrafına baktı.
"Buradayım," diye mırıldandığımda zırhını çıkartıp yanıma geldi. Baş ucuma çöktü ve sağlam olan elimi tuttu.
"Canın acıyor mu?" diye sordu kaşlarını kaldırarak. Diğerleri de olayı, sanki Nat Bruce'u sakinleştiriyormuş gibi izliyorlardı.
Başımı iki yana salladım. "Thor sağ olsun daha az acıyor." Sinirli sinirli baktığında ekledim "Krem sürdü Tony, abartma."
Ayağa kalktı ve başımı hafifçe bir baba sıcaklığında okşadı ve Thor'a ilerledi. Kısık seslerini hafif gürültülü ortama rağmen duyabiliyordum.
"Sağ ol." dedi Tony elini Thor'un omzuna koyup. "Sayende canı daha az acıyor."
Thor başını önemli değil der gibi sallıyor. "Her zaman. Çünkü biliyorum ki, o olsa o da yapardı."
Tony başını salladı ve kaptan köşküne gitti. Bu sırada önümde dikilen mavi kumaşla kaplanmış anormal seksi bacaklara sahip kişinin yüzüne baktım.
Koluma baktı. "Nasıl oldu?"
Derin bir nefes aldım. "Önce sarı kafa beni ciddi anlamda havaya fırlattı. Bunun üstüne bir de bomba patlayıpta iki kez aynı kolunun üstüne düşünce galiba kırıldı."
Elini saçımdan geçirdi ve iç çekti. "Liz, bak, sen bu takımın neşesisin. Aynı zamanda iyi bir arkadaşımsın. Sana zarar gelmesini asla istemem."
Gülümsedim. "Sağ ol, Amerika."
O da hafifçe gülümsedi ve eli hala saçımdayken eğildi ve alnımı öptü.
Etrafı izleyip, ara sıra gelen kol ağrımla mücadele ettiğim yaklaşık yarım saat gibi bir sürenin ardından kuleye ulaştık.
Kuleye ulaştığımızda çalışanlar -ya da hemşireler- önce Clint'i, sonra beni jetten çıkartıp bir odaya götürdüler. Götürürlerken genelde "Şu sedyeyi sallama. Kolum kırılmamışsa bile şimdi kırıldı işte. Yavaş sür lan." diye şikayetlerimle karşı karşıya kaldılar.
Japon doktor Clint'in yanından benim yanıma geldiğinde beni muayene etti sonunda bir MR çekmeye karar verdi.
"Ne demek kırık olmayabilir?! Sanki doğum yapıyorum, öyle bir acı."
"Emin olmamız gerek. Yanlış müdahale edersem bir daha kolunu pek kullanamayabilirsin." dedi gayet anlayışlı bir şekilde.
İç çektim ve çenemi kapattım. Kol yani. Anlatabiliyor muyum?
Hem şu Japon doktorun adını hatırlamıyorsam ne olmuş. Ben insan değil miyim? Steve hatırlamasa kafasına bir çakardım. Howard amca boşa ona serum vermedi. Verdiyse bile keşke vücuduna değil aklına işleseydi.
Derin bir nefes verdim ve başımı salladım. Tam çıkacakken, son anda adını hatırlamamla seslendim. "Helen?"
Bana döndü. "Kolumu iyileştir olur mu?"
Gülümsedi ve başını salladı.
Sonraki yarım saatte herkes yavaş yavaş başıma toplanmaya başlarken biraz dram yapmak istedim. Yani sadece canım istedi ve uygulamaya koydum.
Herkes -neredeyse herkes- -yani ekibin yarısından çoğu olan herkes- geldiğinde derin bir nefes aldım ve canımın acısını sesime yansıtarak isyan ettim.
"Ölüyom gari!"
"Bir kol kırıklığıyla ölmezsin Liz. Üstelik kırık olduğu belli bile değil." diyen Natasha'ya göz devirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Get Out | Age Of Ultron [Askıda]
FanfictionAlice Maxwell, Tony'nin manevi kızı. Ve ondan kutlama partisine kadar bir Baymax istedi. Arkadaşları onun beynine Steve'i ince ince dokudu. Zekasıyla Tony ile yarışabilecek düzeyde. Ve o, yapay zekanın en büyük silahı. - • @zihinsancisi ve @neonligh...