You're Here

612 47 9
                                    

Sinirli bir robotik ses ve gıcırdayan ve bir yere çarpan demir sesiyle yüzümü buruşturdum. Kulaklarıma işkence edilmişti resmen.

Gözlerimi aralamasam da nerede olduğumu tahmin edebiliyordum. Bir atölyede? Büyük bir atölyede?

Gözlerimi açtığımda başta pek bir şey algılayamadım. Renkler birbirine çok yakındı. Fakat hemen sonra robotik ses konuştu.

"Liz. Sonunda uyandın. Seni öldürdüm sanmıştım."

Gözlerimi geri kapattım ve arkamı döndüm. "5 dakika daha. Biraz daha sessiz olun."

Yine aynı tonda gülme sesi geldi. "Ah Liz. Eşsizsin."

Kolumu havaya kaldırdım. "Saol." ardından geri indirdim.

Gözlerim baya acıyordu vr bu uyuma isteğimi körüklüyordu. Ama uyuyamıyordum. İçimde kötü bir his vardı ve burası çok sesliydi.

Sesi kesin lan.

Ah, başım.

"Stark... Rogers... Bir de Banner. Hepsi sana hayran Liz, Banner dışında, o Romanoff'a hayran."

"Saol ciğerim." diye mırıldandım ve bu sefer yüzüstü döndüm.

"Gün gelir de yanlışlıkla seni öldürürsem kızma bana."

İçimden gözlerimi devirdim. "Ay götüm."

"Malum yerin baya zekiymiş o zaman."

Başımı ağır ağır salladım. "Saol ciğerim."

"Ne kadar Mezopotamya tarzı biri."

Başımı bıkkınca kaldırdım ve birkaç sövmeden sonra cümlenin sonuna ekledim. "...Anadolu tarzı olacak o gerizeka!"

"Sinirlenmen bile çok... Ne denir ona... Boşver."

"Senin yapacağın işe." diye mırıldandım ve doğruldum. "Hayvan gibi bir şey yapıyorsunuz ya. Bir uyutmadınız."

Gözlerimi ovuşturdum ve ellerimi gözümden çekince elime bulaşan makyaja da sövdüm. Ben bunlara o kadar para verdim, üşenmeden mağazasına gittim.

Başımı kaldırdım ve Ultron'a tip tip baktım. Ardından da etrafıma. "Sosyopat gerizekalı robot bir atölyede. Ve robot yapıyor. Bu şerefi neye borçluyuz Multi?"

Ultron kollarını bağlayıp arkasına yaslandı. "Çok yaratıcı bir takma isim bulma kabiliyetin var Liz. Bunu zaten Liz'den anlamamız gerekiyor, benim hatam."

Kaşlarımı kaldırdım. "Şu kuklalar ne iş?" dedim çalışan kuklaları göstererek.

"Barış yolu."

Kaşlarımı indirdim ve bilmişçe sırıttım. "Eminim bu şey neredeyse magmaya kadar iniyordur ve hazır inmişken bunu boşa harcamayacağına kalıbımı basarım Multi." başımı yana eğdim. "Barışın tam anlamını bilmiyorsun değil mi?"

"Sokovya gökyüzünde süzülecek." dedi bir noktaya bakıp düşünceli bir şekilde.

Kaşlarımı şokla çattım. "Bu kadar metali bunun için mi kullanacaksın? Sokovya uçunca ne olacak?"

"Yere çakılacak, ve bam!" dedi ellerini hareket ettirerek. "Barış gelecek."

"Bunu bir meteor olarak mı kullanacaksın?" başımı iki yana salladım. "Bu dünyayı yok eder."

"Ve barış gelir Liz."

Başımı hızla iki yana sallayıp ayağa kalktım. "O zaman kimse olmaz. Barış'ın bir anlamı da olmaz."

"Şuana kadar düzinelerce kitlesel yok oluş yaşandı Liz!" dedi çaresiz bir sinirle. Bana yaklaşmaya başladı. "Niye kimse anlamıyor?! Dünya küllerinden doğacak!"

"Küllerinden doğacak bir dünya kalmayacak ki gerizekalı!" ona doğru birkaç adım attım. "Dünyayı evrenden silersen hiçbir şey kalmaz! Hiçbir şeyde de barış olmaz!"

Başını iki yana salladı ve iyice yaklaştığı bana eğildi. "Çok yanlış düşünüyorsun Liz. Ama fikrini değiştireceğim."

Başımı yana eğdim. "Tony seni öldürecek."

Güldü. "Dikkat et ben onu öldürmemeyeyim."

"Tony'nin nefreti yakıcıdır. Bakışlarıyla seni vidalarına bile ayırır. Ve nefreti bulaşıcıdır. Etrafındaki herkesin senden nefret etmesini sağlayacaktır."

"Stark demişken." dedi eliyle bir dakika işareti yaparak. "Sana göstermek istediğim bir şey var. Gel."

Atölyenin içine ilerlerken arkasından önü takıp ettim. Beni öldüremezdi. Şuan onun tutsağıydım ve bana ihtiyacı vardı.

Bir bilgisayarın önünde durdu ve bir şeyler yaptı. Ardından büyük bir ekranda Yenilmezler Kulesi'nin içi belirdi. Üstten çekiliyordu ve kenarda saat vardı.

"Canlı yayın." diye açıkladı Ultron.

"Seni öldüreceğim Barton! Şu dünyada en değer verdiğim şey, sosyopat bir robotun teki tarafından kaçırıldı! Tanrı bilir nerede?"

Steve konuştu. "Ultron ona ve Romanoff'a bir şey yapamaz. Bizi tehdit edebileceği tek şey onlar."

"Ultron benden nefret ediyor! Liz'i hayatta tutmak için hiçbir sebebi yok!" dedi ve ellerini saçlarından geçirdi. "Onu hiçbir şekilde yanımdan ayırmamalıydım."

"Tony." dedi Bruce. "Natasha da onun elinde. Serin kanlı olmak zorundayız."

"Bunu minicik bir şeye öfkelendiğinde kocaman bir yeşil deve dönüşen kişi söyledi," dedi şokla. Ardından sinirle devam etti. "Sen Romanoff'a sadece aşıksın. Liz ise benim bu dünyada sahip olabileceğim en değerli şey. Onu kaybetmem demek, her şeyi kaybetmem demektir!"

"Bu bencillik." dedi Steve. "Burada sadece onun hayatı söz konusu değil."

"Ne yani senin aşık olduğun kızımı kurtarmak isteyince bencil mi oluyorum Rogers!" aşırı bir şekilde sinirle ve bağırarak.

"O senin öz kızın değil Stark! Kendine gel!" dedi Steve de bir anda bağırarak.

"Önemli olan öz kızım olması yada olmaması değil Rogers! Pepper'dan daha çok sevdiğim tek kişiyi kaybedersem ne olur biliyor musun?! Bu duyguyu daha önce tattın mı?"

Steve duruldu. "Evet, tattım. Ve tadı inan bana çok kötü."

"Ben, annemi son görüşüm olduğunu bilmeden öylece bir iş seyehatine gitmesine izin verdim. Ve onu kaybettim. Yapacağım en son şey Liz'i kaybetmek." başını iki yana salladı. "Bunu yapamam."

Bir anda görüntü kayboldu vr Ultron konuştu. "Sen Stark'ın her şeyisin Liz." dedi bana yaklaşarak.

Maviliğin dikkatimi çekmesi ile Loki'nin asasını görmem ve hemen sonra Ultron'un saçlarımın dibinden tutup beni sabitlemesi bir oldu.

"Yapma." dedim sinirle. Çünkü o bana değerse ne olacağını biliyordum.

"Sen bana lazımsın Liz." asayı göğüsüme bastırmadan önce ekledi. "Sen benim en büyük silahımsın."

Her şey bir anda mavi oldu.

Çok geç geldiği için üzgünüm. Kendi aramızda küçük bir sorun çıktı ama hallettik. Sınavlar nedeniyle hiçbir şey yapamadık ve ancak şimdi yazabildik. Yeni hikayelere başladım ve tüm vaktimi onlar yedi. Cidden çok üzgünüz.

Hala burada olanlar, oy verip yorum yapabilir mi acaba?

-Gizem ve Aslı.

Get Out | Age Of Ultron [Askıda]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin