Yüzbaşı, Sokovya yakınlarındaki binada, kendine ayrılan odaya girdiğinde pek çok şey hissediyordu.
Üzüntü, kahrolmuşluk, kırılmışlık, umutsuzluk... Ve en önemlisi sevdiğini tekrar elinden alanlara duyduğu öfke.
Ultron'a öfkeliydi. Hayata öfkeliydi. Damarlarında dolaşan ve ölmesini engelleyen o lanet seruma öfkeliydi. Onu buza çakılmak zorunda bırakan Hydra'ya öfkeliydi. Kaybettiği 70 yıla öfkeliydi. Buna rağmen birine hissettiği duygular yüzünden kendine öfkeliydi.
Herkese öfkeliydi. Her şeye öfkeliydi.
Büyük bir nefret damarlarında uğulduyor, fakat bunun aksine gözleri doluyordu. Canı acıyordu. Sevdiği birini, çok sevdiği birini tekrar kaybetmeye dayanabilir miydi, bilmiyordu.
Kalbine çöken acıyı görmezden gelmeye çalıştı ve ellerini yüzüne kapattı.
Serum, acıyı götürmüyordu, sanki daha çok hissettiriyordu.
Kutlama partisinde, üzerindeki tülle dolaşan kızı çaktırmadan izlemeyi özlemişti. Bir an durup yakın arkadaşı Sam ile kendisine bakmasını ve yüzündeki küçük tebessümü. Tony ile gıcık bir şekilde tam bir baba kız gibi davranmalarını, hatta ikiz gibi davranmalarını özlemişti. Her daim gülümsemek için hazır olan ve her zaman tebessümünün hayaletiyle donatılmış dudaklarını özlemişti. Heyecanlanınca oradan oraya koşturmasını, bir şeye odaklandığında çatılan kaşlarını özlemişti.
İstemsizce Altı Süper Kahraman'ı izledikten sonra ayağındaki stilettolarla nasıl koşturarak yanlarına geldiğini ve çocuksu bir hevesle Baymax'ten bahsettikten sonra hiçbirinin bakışını umursamadan yine ayakkabısı yüzünden küçük ve komikimsi adımlarla merdivenlerden çıkıp Banner ve Stark'ın yanına daldığını hatırladı. Gülümseyecek gibi oldu ama bu günlerin fazlaca uzakta kaldığını hatırladığında kalbine bir ağrı oturdu.
Hurdalıkta onu bulmasının çok öncesinde duyduğu acı dolu çığlıklar yankılandı kulaklarında, sağır olacağını sandı. Büyük bir acı vermişti ona, hem şuan, hem o zaman.
Ne kadar dağıldığını hatırladı, Tony'e nasıl muhtaç bir şekilde sarıldığını hatırladı. Nasıl saatlerce ağladığını, nasıl Tony'i çaresizce yanından ayırmadığını hatırladı. Hıçkırıklarının sesinin yüksekliğini hatırladı.
Thor'un gitmesini izledikten sonra eve geri girecekken nasıl önünden ağlayarak geçtiğini ve kendisini bir yere kapattığını hatırladı. Kısık hıçkırıklarını ve iç çekişlerini hatırladı.
Yine de, nasıl geri toparlandığını hatırladı. Nasıl yalancı gülümsemelerini ustalıkla sergilediğini hatırladı.
Sevdiği kadının, bir anda nasıl darmadağın olduğunu hatırladı.
Kalbi sıkıştı, nefes alamadı ve beyni patlayacak gibi oldu.
Ve en son televizyonda gördüğü kişiyi hatırladı. Ultron'un kontrolündeki kişiyi. Onu hatırlamayan sevdiği kadını.
Bu, Peggy ile randevusuna 70 yıl geç kalmasından bile daha acı vericiydi. Peggy hiç değilse onu hatırlıyordu. Ama Liz, kimseyi hatırlamıyordu.
Bu kesinlikle acı vericiydi.
Bir an, Eva, Aslı ve Natasha'nın onu sıkıştırması aklına geldi. Tabletten bir habere bakarken bir anda üstüne çullanan ve onu bir anda etkisiz hale getirmeyi başarabilen kızların konuşmasını hatırladı.
"Onu seviyorsun Antika," demişti Aslı gözlerini kısarak. Eva onun yerine devam etmişti "Dökül bakalım."
"Neyi," dediğinde Natasha konuşmaya katılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Get Out | Age Of Ultron [Askıda]
FanfictionAlice Maxwell, Tony'nin manevi kızı. Ve ondan kutlama partisine kadar bir Baymax istedi. Arkadaşları onun beynine Steve'i ince ince dokudu. Zekasıyla Tony ile yarışabilecek düzeyde. Ve o, yapay zekanın en büyük silahı. - • @zihinsancisi ve @neonligh...