Get Out | Age Of Ultron [Askıda]

Ultron's Body

Herkes kostümlerini giyerken ben yerimde duruyordum. Onlarla gitmeyecek olmam, yada mallığımla alakası yoktu. Sadece giymeyecektim işte.

"Sen üstünü değiştirmeyecek misin?" dedi Clint olduğu yerde durarak.

"Onun üniforması bu Barton." diye cevap verdi benim yerime Nick. Yerinde gayet rahat şekilde birasını içerken güldüm. Nick ile tanışmam, Tony'e Yenilmezler teklifini götürmesine dayanıyordu. O zaman tam benlik bir hareket olarak konuşmaya dalmış ve Nick ile kanka oluvermiştim. Tony beni ondan her daim kıskanırdı.

Salondan çok kısa süre sonra Steve'in sesini duydum. "Ben Natasha ve Clint'i alırım."

"Tamam, iyice araştırın." Dedi Tony salona ulaştığında. "Nexus'a gidiyorum. en kısa zamanda size katılırım." o sırada Steve ile kapıya ulaşmışlardı.

"Eğer Ultron gerçekten bir beden yapıyorsa..." diye başladı Steve ama Tony lafını kesti.

"Herhangi birimizden daha güçlü olur. Belki de hepimizden."

İstemsizce seslendim. "Benden bile mi?"

İkisi de döndü baktı fakat Tony beni umursamadan devam etti. "Robot tarafından tasarlanan bir Android."

Kaşlarımı çattım. Ben mi? Ben gayet insanım.

"Biliyor musun, bilimin yarattığı en tuhaf şeyin ben olduğum zamanları çok özlüyorum."

İkisinin arasıdan siyah ceketini giymekte olan Nick belirdi. Ne ara gitmişti o? "Banner'ı kuleye bırakacağım. Bayan Hill'i ödünç alabilir miyim?"

Cidden, bunların arasında bir şey mi var?

"Tabi, al." döndüğünde ekledi. "Zaten senin."

Bayanlar, baylar. İşte Tony Stark.

Nick ona dönüp dik dik baktı.

"Ne yapacaksınız?" diye sordu Steve.

İkisine de baktı. "Bilmiyorum. heyecanlı bir şey. Umarım."

"Çocuk var burada!" diye seslendim.

"Kendinden mi bahsediyorsun, yanıdakilerden mi?" dedi Nick gülerek.

"Kes Nick." diye cevap verdim ve göz devirdim. Hadi üçümüz olsak neyse. Ama Steve var burada!

Masanın üzerine bıraktığım ultra büyük kırmızı metal saati aldım ve taktım. Ardından Tony ve Steve'in yanına gittim. "Ben kiminleyim?"

"Benimle gel." dedi Tony.

"Steve'lerin yardıma ihtiyacı olabilir. Ultron. Sen tek başına da halledebilirsin. Problem olursa ararsın." dedim kaşlarımı kaldırarak.

İç çekti Steve. "Tehlikeli olabilir."

"Sizin yanınızda olduğum her an tehlikedeyim zaten, şimdi mi aklınıza geldi?" dedim sinir bozukluğuyla ve onları kenara itip kapıya ilerledim. "Seninleyim Steve."

-

"İki dakika, yakın durun."

Jeti uygun bir yere sürerken ben ekipmanımı ayarlıyordum. İki tane bileğime, iki ayak bileğime, bir tane belime, birer tane baldırlarıma ve son olarak bir tane de boynuma. Tony'nin haberinin henüz olmadığı bir teknolojiydi bu. Bir tanesini aktive edince etrafındaki bölgeyi zırhla sarıyor ve diğer saatimsi cihazlara da bir ileti gönderip harekete geçiriyordu. Lazım olduğumda tek yapmam gereken bileğimdeki saati kavrayıp parmaklarıma ilerletmekti. Bir tane de yedek almıştım yanıma.

"Doktor Cho!" diyen sesini duydum Steve'in. Helen Cho'nun yanına ulaşmış olmalıydı.

"Kendini bedenin içine yüklüyor." dedi Cho derin nefesler arasında.