İyi okumalar..
Louis, ceza aldığı odadan çıkıp koridorda yürümeye başladı. Poposunun yanaklarında Harry'nin el imzası çıkmıştı resmen. En kısa zamanda Harry ile şu şaplak işini konuşmaya karar verdi. Sonuçta Louis'in poposu Hollywood imza çimentosu değildi. Merdivenlerden paytak paytak inerken karşı kaldırımda ki Niall'ı gördü. Arkadaşına belli etmemeye çalışması gerekiyordu yaşadığı acıyı.
"Dostum! " Niall, onu farkettiğinde koşarak yanına geldi "savaştan çıkmış devletlere benziyorsun "
Demek ki tarih sevdalısı sadece Harry değildi.
"ee.. Biraz tartıştıkta"
Niall, gülmeye başladığında kaşlarını havaya kaldırdı, bizim kadar O da şaşırdı galiba, çünkü hadi ama neden gülüyordu ki bu.
"Sen böyleysen. Bay Styles'ı merak ediyorum. Zavallı adam, Louis Tomlinson'la uğraşmaması gerektiğini anlamıştır. "
Louis'in acıyan poposu duyduğu sözlerle havalanmıştı. Eh! Küçücük bir yalandan ne olabilirdi ki.
"Onu görmen gerek, kesin şu an küçük Harry'sinin acısını dizginlemeye çalışıyordur. "
Louis.. Louis.. Fazla abartma istersen. Çünkü ultra yakışıklı tarih öğretmeniniz merdivenlerden seksi bir şekilde iniyor ve hiçte küçük Harry'si gazaba uğramış görünmüyor.
"dostum, adamı pert ettiğine emin misin ?"
Niall, gözleriyle Louis'in arkasını işaret ettiğinde, Louis kafasını hızlı bir şekilde arkaya çevirdi. Biraz daha hızlı hareket etseydi boynu kırılabilirdi. Louis, Harry'i gördüğünde gözü seğirdi ve dudakları anlamsız biçimde kıpırdamaya başladı. Ardından Niall'ı zorla arabaya bindirip, sevgilisine doğru ilerlemeye başladı.
"Selam"
Zavallı Harry, az sonra olacak şeyleri bilmeden Louis'e gülerek karşılık verdi. Louis, yanına gelip çok sevdiği botlara ayağını geçirdiğinde acıyla eğildi.
"seni.. Sikik.. Ben yıkılmış, dağılmış vatan toprakları bozguna uğramış gibi görünüyorum "
Ardından gözlerini kısarak Harry'i süzdü.
"sen ise vatan topraklarını ele geçirmiş devletlere"
Harry, şaşkınca kaşlarını havaya kaldırdı
"Louis neyden bahsediyorsun. Ayrıca güzelim botlarımı becerdin şu an"
"sende beni! " diye cevap verdi Louis ardından duyulmuş olma ihtimaline karşı etrafa kaçamak bakışlar attı. "yani.. Şey.. Yaptın.. Şey işte.. "
Louis'in kurmayı bile beceremediği sözlere Harry ne yapsa bilemedi ve sonra aklına gelen düşüncüyle Louis'in omuzlarına tutundu.
"bebeğim.. "
Louis, duyduğu sesle azda olsa mayıştığını hissetti ve "ne? " diye fısıldadı.
"çok mu acıttım. "
Yuh yani. Bunu bende beklemiyordum. Louis, tekrardan sinirlenmeye başladı ve hışımla Harry'nin karın kaslarına yumruğu geçirdi. Harry, iki büklüm olduğunda, omuzlarında ki baskı yok olmuştu.
"gerçekten ya! " diye cırladı ve ellerini göğsünde birleştirerek devam etti. "Bu sözünle Japonya'ya bomba atan Amerika'dan ne farkın kaldı ki"
Louis, gerçekten de cinsel terimleri tarihe uyarlamayı iyi biliyordu. Ancak yüzyıl savaşlarının isimleri neden yüzyıl diye sorsanız. Çünkü isim bulamamışlardır der. Ya da biz öyle sanıyoruz.
"bebeğim, şu an sinirlisin daha sonra konuşalım istersen"
"yok ya! sen kesin benim ham maddem tükendiğinde, coğrafya keşfinede çıkarsın"
Louis, şu andan itibaren ciddi anlamda saçmalamaya başlamıştı. Ya da tarih sevdalılığı bulaşıcıydı. Bunlar sevişmeye ara vermeliydi bence.
"Tamam.. Arabaya bin. Bunu sakince konuşalım. Ortalık yerdeyiz"
"demek arabana binmemi istiyorsun. Bunu sana düşündüren nedir? "
"pekâlâ, sen nasıl istersen"
Harry, arkasını dönüp şoför koltuğuna oturduğunda, Louis beş çocukla ortada kalmış dul kadın gibi hissetmişti. Adam resmen kontağı çalıştırıyordu canım! Ani bir hareketle yolcu kapısını açtı ve koltuğa kuruldu.
"beni orada bırakıp gidecektin resmen. Oradan bakınca Rusya devleti gibi mi görünüyorum"
"Rusya devleti mi? "
"evet, Dünya'nın bir bölümünü kaplasada hiç bir halta yaramayan soğuk topraklar"
"Hayır, bebeğim daha çok Türkiye'ye benziyorsun"
"ne gibi? "
Louis, gerçekten Harry'den çıkacak sözü merak etmeye başlamıştı. Tıpkı sizin gibi.
"vatanı için her şeyi göze alan birisin yani! "
Louis, gözlerinde ki kalp emojileri ile Harry'e bakarken, Harry güldü ve gaza yüklenerek park alanından çıktı.
**********
Harry'nin evine geldiklerinde, Louis'e geçmesi için yol verdi ve arkasından kapıyı kapatıp ceketini çıkarttı.
"ne içersin, bebeğim? "
Louis, salona doğru ilerlerken, duyduğu sözle durup Harry'e baktı.
"bide soruyor musun? "
Harry, Louis'in ani çıkışına afallayıp, Ona doğru yürümeye başladı. Bir şey felan mı kullanıyordu bu çocuk?
"pardon.. " Louis, kanepeye oturup dudaklarını ısırdı. "edeceğimiz kavganın provasını yapıyordum ve sen birden sorunca hatlar karıştı "
Harry, gülümsedi ve Louis'in yanına oturarak onu göğsüne çekti.
"Bence kavga etmeyeceğiz"
Louis, Harry'nin sözüne içinden orta parmak gösterip, başını sokulduğu göğüs kafesinden ayırdı.
"nereden biliyorsunuz. Bay çok bilmiş"
"Çünkü bizim kavgalarımız sadece yatağın hangi tarafında yatacağımızla ilgili olacak Bay sakar. "
Oyş. Eriyorum şu an... Galiba Louis'te erimeye başladı, çünkü kalp emojisi olmuş gözlerle Harry'e bakıyordu.
"sen istediğin tarafa yatabilirsin. Sonuçta benim yerim belli" diyerek Harry'nin göğüs kafesinde işaret parmağını gezdirdi. Ortam yanmaya mı başlamıştı. Yoksa bize mi öyle geliyor? Bu kadar aşktan hepimiz kusacaz şimdi. Harry, ani bir hareketle Louis'in dudaklarına yapıştığında, Louis'in sırtı kanepeye yaslanmıştı bile.
Daha iki saat geçmemişti sevişmelerinin üzerinden ve Louis'in kalbi kıçında atıyordu. Bunun için yazar onları seviştirmedi ve sadece birbirlerine sokulu vaziyette uykuya dalmalarına yardımcı oldu. Onlara tatlı rüyalar bizede gerçek aşkı en kısa zamanda bulmalar...
********
Gerçekten smut yazacaktım tabii yazdığım üç bölüm silinip beni sinir etmeseydi.. Vee Louis'in değerli kıçı önemli canım...