Kurtarma Operasyonu

77 5 1
                                    

Büyük bir masa ve etrafında sekiz sandalye. Yapacağımız kurtarma planı için fikir alışverişlerinde bulunuyorduk. Kerem,Damla,Asena ve Kübra daha barışçıl bir yol istiyordu fakat ben, Buğra,Eren ve Eşref bir saldırı düzenlemenin daha faydalı olacağını düşünmüştük. Oylama yapmaya karar verdik. Oylama hayliyle berabere sonuçlanmıştı. Kerem oylamayı Sertap belirlesin diye bir fikir ortaya attı ve kabul ettik. Sertap bir süre düşündükten sonra etrafa bir bakış attı. Sertap" Arkadaşlarınızı kaçıran insanlarla bir anlaşma yapamazsınız. Sizi öldürmeyeçeği ne malum. Sağı solu belli olmayan psikopatlara güvenemezsiniz bu yüzden bir saldırı daha uygun bence ." Sözü Sertap'tan devraldım ve konuşmaya başladım." Oylar 5'e 4 çoğunluk kararı ile saldırı düzenlenecek. Bu konu burda bitmiştir." İtirazlara hiç kulak asmadım. Planı bizimkilere anlatmaya koyuldum." Planın ilk aşaması basit ama etkili konağın yanında küçük bir ormanlık alan var..." Planı anlattım ve hazırlıklara başladık.

Hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı.
Elimdeki altıpatlarla beraber gelecek işareti beklemeye devam ettim. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Öfkem bendenizi dolup taşırıyordu lakin bir hata yapacağımdan korkuyordum. Beklediğim işaret gelmişti. Konağın sağ tarafı cehenneme dönmüştü. Kerem ve Eren iyi iş çıkarmıştı. Alevler dört bir yanı sarmıştı. Konaktan 3 Araba Kerem ve Ereni yakalamak için çıkmıştı. Plan sorunsuz devam ediyordu. Silah seslerini fırsat bilerek hızla yerimden çıktım. Kapıdaki nöbetçiye doğru bir el ateş ettim ve tam isabet gelmişti kurşun. Hızlı bir şekilde kapının diğer tarafına atladım. Konağın sol tarafından yavaş yavaş kapıya yanaştım. Kapıdan çıkan iki adamıda yere serdikten sonra içeri girdim. Muhasebe odasının karşısında bir merdiven vardı ve doğrudan sığınağa iniyordu. Sığınağın girişinde benim yaşlarımda bir çocuk vardı ve korkudan titriyordu. Elimdeki altıpatlarla kafasına bir el ateş ettim oracıkta yere yığıldı çocuk. Çocuktan anahtarı alıp kapıyı açtım. İçeri girdiğimde yüzlerinde anlamsız bir sevinç vardı.
Hemen bizimkileri çözdüm ve birbirimize sarıldık. Acele etmeliydik her saniye altın değerindeydi. Askerleride çözdükten sonra kapıya yöneldim. Tam çıkacakken kolumdan biri tuttu. Beni tutan kır saçlı adama baktım. Adam" Bizi kurtardığınız için size minnettarım."dedi. Hiçbirşey demeden dışarı doğru koşmaya başladım.Koşarken arkamdakilere seslendim." Yerdeki silahları alın ve beni takip edin"dedim. Dışarı çıktığımda alevler konağa sıcramıştı.Çabuk bir hareketle altıpatlarımı doldurdum. Çatışma halen devam ediyordu. Pusuya düşmüşlerdi konaktakiler. Çıkmaz bir sokakta pencerelerden ve balkonlardan ateş alıyorlardı ve tek çıkışlarında biz kapatmıştık. Onlardan gelen silah sesleri kesilene kadar ateşe devam ettik. Silah sesleri kesildiği zaman temkinli adımlarla adamlara doğru yaklaştık. Yaklaşık 15 ölü vardı. Hepsi ölmüştü. Arkama baktığımda yerde iki asker yatıyordu. Sese gelen zombilere hiç bulaşmadan yola koyulduk. Kerem omzundan yaralanmıştı fakat ciddi bir sorunu yoktu. Eve vardığımızda Keremi Sertap Ablaya emanet ettik.

Odadan çıktığımda Asenayla karşılaştım sımsıkı sarılmıştı bana o kadar içten bir sarılmaydıki. O an bütün dertlerim yok olmuştu.Yüzüme baktı ve fısıldayarak "Beni çok korkuttun!" dedi. Gözlerine bakarak."Birinin sorumluluk alması lazım." dedim. Hiç birşey söylemeden gözlerime baktı ve çekip gitti.

Bahçeye çıktım Buğra ve Eren askerlerle beraber çardakta oturuyorlardı. Yanlarına gittim. "Selamünaleyküm" diyip oturdum.
Kır saçlı adam konuşmaya başladı.
"Tanışmaya fırsatımız olmadı evlat Ben İsmail."dedi."Bende Batuhan" dedikten sonra el sıkıştık. İsmail abi konuşmaya devam etti." Arkaşlarına anlatıyordum yarım kaldı. Yakalanmamızdan bir hafta önce telsizden bir yayın geçti.Telsizde Heybeliada'da bir tesis kurmuşlar. Hastalıklı insanlardan uzak güvenli bir yer. Bilim adamları tedaviyi bulmak için çalışmalara başlamışlar bile. Bizim bundan sonra yolumuz oraya düşüyor Batu eğer gelmek isterseniz iyi olur hem bizim için hem sizin için ne kadar kalabalık olursak o kadar iyi. " dedi. Biraz düşündüm fiziksel olarak değil ama zihinsel olarak çok yorulmuştuk bu yolculuğu kaldıramazdık.
Ben düşünürken İsmail abi hazırlanıyordu.
İsmail abiye döndüm " Abi şuan gelemeyiz ama belki arkanızdan geliriz. "dedim
Arkadaki kız lafa atladı " Komutanım isterseniz onlarla kalabilirim tek bir harita var zaten ben yolu gösteririm onlara."
İsmail abi biraz düşündükten sonra
"Tamam Çiğşe sen onlarla kal sana bir telsiz bırakıyorum ve her saat başı rapor istiyorum tamam mı?" dedi. Çiğşe evet anlamında kafasını salladı. Yeni biri daha eklenmişti gruba.

Kıyametin İlk GünleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin