Rachel'ın kehaneti de odaya ayrı bir hava katmıştı. Bu çocuk bahsi geçen ölümün oğlu olabilirdi, diğer aday ise Nico di Angelo idi. Onun şuan burda olmasını isterdim ama Hazel ile gitmişti. İyi haber, yarın buraya döneceklerdi. Kötü haberse, o kadar zamanımız olduğundan emin değildim..
Kheiron aklını kaçırmış gibi başını ellerinin arasına almış, sayıklıyordu. Annabeth ile ben de ona dehşet içinde bakıyorduk. Kendini toparlamayı başardı ve bize döndü. Daha da yaşlı görünüyordu. Huysuz bir büyükbabayı andırıyordu.
"Sanırım artık kaçarımız yok. Bakın normalde bunu başaracağınızdan şüphe duymazdım, ama o çok farklı." Dedi Kheiron.
"Bize nasıl güvenmezsin!?" diye çıkıştım. "Biz Olimpos'u kurtarmış, tanrıların paçasını onlarca kez kurtarmışızdır. Bir melezle de baş ederiz!"
"Söylesene Percy," dedi Kheiron sakince. "Akdenize gittiğinizde neler yaşadınız?" Susakaldım. Hayatımın en kötü sulu deneyimiydi.
"Vincent Türkiye' de, Akdeniz bölgesinde yaşıyordu. Evinden kaçıp deniz yoluyla uzaklaştı. Daha 10 yaşındayken. Ve hayatta kaldı, eski topraklardan kurtuldu. Ve şimdi de onu buna mecbur bırakanlardan intikam istiyor. Umalım da öfkesini sizden çıkarmasın."
Belki ilk defa oluyordu ama Kheiron'un ifadesini çok iyi biliyordum. Tartarus'la ilk karşılaştığımdaki ifadenin aynıydı; umutsuzluk. Kheiron kazanamayacağımız bir savaşa gireceğimizi düşünüyordu. Ki bu da saçmaydı. İtiraz edecek oldum ki Kheiron elini masaya vurdu. "Kimse bu kamptan dışarı adım bile atmayacak! Kim ki emirlerime karşı gelirse, melez kampı onun için düşman bölgesi olacak! Bunu herkes böyle bilsin ve diğerlerine yaysın. Bu toplantı burada bitmiştir!" Sonra da evden dışarı, ormana doğru gitti.
Herkesde aynı ifade vardı; şok, öfke, sabırsızlık. "Cidden dediğini mi yapacağız?" Dedim. "Kheiron normal davranmıyor ve bunu siz de fark ettiniz. Onu da bekleyerek kurtaramayız."
"Haklı olabilirsin Jackson," dedi Clarisse. "Ama onu duydun, çıkan hain sayılacak."
"Umrumda değil! Eğer kahramanlık için hain olacaksam, bunu kaldırabilirim, ama boş boş oturmak benim olayım değil." Annabeth'e baktım. Kesinlikle aynı fikirdeydi ama 'planlarımız ne olacak?' der gibi bakıyordu.
"Dağılalım." Dedim. "Akşam ki göreve gelmek isteyenler olursa, 9. Depoya gelin. Piper, jupiter kampına haber sal, bi İris mesajı yolla. Jason, Nico ve diğerlerine ihtiyacımız olacak. Şimdi dikkat çekmemeye çalışın ve dağılalım."
"Peki ya sana katılmayıp ispitlersek, o zaman ne olacak Jackson?" Dedi Stoll kardeşler.
Boğazlarına yapıştım. Birini duvara fırlattım, diğerini ise yere yatırdım. Cebimden dolmakalemimi çıkardım. Kapağı açınca bi metrelik ilahi bronzdan kılıcım dalgakıran oldu. Kılıcın ucunu Stoll'un boğazına dayadım. "Bence denemeyi bile düşünmeyeceksin." Evet der gibi başını salladı.
"Herkes hemfikir ise," dedim. "Dağılabiliriz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşin Yükselişi
Fiksi PenggemarGaia gibi bir tehdit ardından ve kamplar arası barıştan sonra bile Percy rahat edemiyor maalesef. Kendisi Annabeth ile tatlı tatlı hayaller kurarken tatsız gelişmeler oluyor. Yeni bir kehanet, geçmişten gelen sırlar ve herşeyin kaynağı olan bir mele...