Arkadaşlarıyla tekrardan bir göreve çıkmak harika hissettiriyordu doğrusu. Üstelik bu kez ablasıyla beraber bir görevdeydiler. Ablasına baktı, pek iyi görünmüyordu. Yükseklik korkusu nedeniyle atın boynuna sarılmış vaziyetteydi. Arada bir "Başka yol mu yoktu Percy?" Diyor, antik yunanca küfürler savuruyordu.
Thalia hariç herkes iyi gibiydi. Percy inanılmaz şekilde gaza gelmiş görünüyordu. Sanki "Hadi birkaç kafa koparalım!" Der gibi bakıyordu.. Neyse ki o kafalar bizimkiler olmayacaktı.
Saatlerce seyahat ettiler. Sonra da bir şehrin girişinde indiler. Atlar kişnedi, Percy "Yaya devam etmeliyiz." dedi. Belli ki atlar yorgundu.
"Harika!" Dedi Thalia. "Sonunda yerdeyiz!" Sonra da kustu. Şey, bu pek de hoş bir görüntü değildi hani.. Herneyse..
Dediği gibi yaya devam ettik, neyse ki herkes hazırlıklıydı. Bir süre daha yürüdükten sonra bir otel bulduk. Burada bir günlüğüne de olsa kalabilirdik belki. Herkes de hemfikirdi çünkü tüm gün Texas turumuzla meşguldük ve ayaklarımız şişmişti.
Herkes odasına yerleşti ve lobide toplandık.
"Pekala, bugün elimizden geleni ardına koymadık ama sonuç sıfır." dedi Thalia. " Avcılarım bile bir iz bulamadı ki bu biraz rahatsız edici."
"Avcıların yetenekleri sorgulanamaz ancak daha etkili yollar keşfettik." Dedi Annabeth. "Nico ile Hazel'ın Vincent denen çocukla bir bağı var. Arada bir bize onun yerini söylüyorlar. Bunu henüz kontrol edemiyoruz ama bize yardımcı olacağından da eminiz."
"Şimdilik dostlarım, biraz dinlenin." dedi Percy. "Yarın uzun Bi gün olacak." Sonra da herkes odasına çıktı. Hazel ile Nico bi odaya, Frank bi odaya (adam preator sonuçta, tabii ki tek kalacak). Thalia ile avcıları bi odaya, ben ve romalılar da bir odaya geçtik. Herkes yerleşmişti. Romalılar ısrarlarıma rağmen nöbet tutmayı seçtiler. Frank'i korumaları gerekiyormuş. Neyse..
Ben de tam uyumaya hazırlanıyordum ki kapım çaldı. "Umm Jason?" bu Piper'ın sesiydi. "Acaba müsait misin?" dedi. Ben de "İçeri gelebilirsin." dedim.
Piper pijamalarıyla komik ama bir o kadar da şirin görünüyordu. Yanıma gelip oturdu "Hey, sana birşey göstermeliyim." dedi.
"Ne gibi?"
"Gel işte, bayılacaksın!" sonra da kolumdan çekiştirerek beni dama çıkardı. Yıldızlar parıldıyor ve hava da hafif esiyordu. Jason Piper üşür belki diye rüzgarı dindirdi. Beraber kol kola yıldızları seyrettiler. "Hatırlıyor musun?" Dedi Piper. "Senle ne zaman çıkmaya başlamıştık? Ama gerçekten, sahte anılarım ne zaman gerçek oldu?"
Jason olayı anlamıştı. Piper'ı kendine çekip öptü. Sonra da gülümseyerek "Sanırım az önce bir dejavu oldu."
Piper güldü. "Demek harika çocuk fransızca da biliyor." Dedi. "Eh işte.." dedim. Sonra da Fransızca birşeyler söylemeye başladı. Adımın geçtiğini zannettim ki zaten sadece bunu anladım.
Anlamaya çalışırken herhalde şekilden şekle girmişim ki Piper bi kahkaha daha patlattı. "Tamam tamam," dedi. "Dalga geçmeyeceğim."
Beraberce yıldızları izlemeye devam ettik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşin Yükselişi
FanficGaia gibi bir tehdit ardından ve kamplar arası barıştan sonra bile Percy rahat edemiyor maalesef. Kendisi Annabeth ile tatlı tatlı hayaller kurarken tatsız gelişmeler oluyor. Yeni bir kehanet, geçmişten gelen sırlar ve herşeyin kaynağı olan bir mele...