Ne yani hiç mi sevmedin de gitmek istiyorsun be adam?
...Belki de aşkı tadan her kadın bu cümleleri de geçirmiştir içinden. Hep merak etmişimdir erkekler de sever mi? Sevmekten kastım saçma sapan arzular olmadan karşısındaki kadını sadece sadece kendi olduğu için sevmek, kusurlarıyla birlikte birlikte yani. iki saatlik zevkleri uğruna sevmeden, sadece severek... Adam gibi...
Sevmek boyutunu geçip, aşık olduğum adam, şimdi sana gelelim. Bu satırlar sana:
Hatırlar mısın bir kasım günüydü tanışmıştık. Sonbaharı bitirip kışa yelken açmıştık. O zaman tanımıştım seni. Arkadaştık ilk başta, alışmaya kaynaşmaya çalışıyorduk. Sonra beni sevdiğini söylemiştin bana. İnandım. Ben se seni seviyordum. Benim en mutsuz anımda girmiştin hayatıma. Öyle mutlu ediyordun ki beni, sanki bulutların üstünde gezintiye çıkmıştım. Hayatım diyordun, canım diyordun, sadece sen ve ben varız diyordun. Derdime derman, yarama merhem oluyordun. Sesin ilaç gibiydi, huzur buluyordum.
Sonra gittin...Hani o üstünde gezintiye çıktığım bulut var ya... Daha da yükseldi ve boşluğa attı beni. Ama keşke düşseydim o buluttan, kalkardım en azından. Ve biliyor musun? Burada tutunacağım bir dal veya ayağımı basabileceğim bir zemin de yok. Uçsuz bir siyah var. Halbuki ben en çok maviyi severim. Mavimi de aldın benden. Çok kızgınım sana, fakat intikam almak için de uğraşmıyorum. Tek duam var, bir gün sen de benim sana aşık olduğum gibi aşık olursun inşallah.
Peki hiç mi düşünmedin o ihtimali? Sen de benim gibi aşık olmaz mısın birine? O da sana aynısını yapamaz mı? Hiç mi getirmedin aklına?
Bir gün bir kadın gelecek, aşık olacaksın ona. Etrafında dört köşe olacak, gururunu ayaklar altına alacaksın. Sırf o seninle olsun diye kendinden olacaksın. Gözlerinin içine bakacaksın, acaba orada ben var mıyım diye. Göremeyeceksin kendini. O senden gözlerini kaçırdıkça sen ölüme koşacaksın.
Bazı doğrular var, canını senden almak istercesine acıtacak. Onun seni sevmediğini bileceksin. Bile bile seveceksin. Kendini ona sevdiremediğin için lanet bile edeceksin bazen kendine. Ölmek isteyeceksin hatta. Yaşayacaksın ama. Öyle bir yaşayacaksın ki sırf ölüme yürümek için. Yavaş yavaş ölüme yaşayacaksın.
Ha, bir de kalp ağrıları var. Şimdi bunu burda sana nasıl anlatayım ki. Sanki kalbin milyonlarca parçaya ayrılmış gibi... Birden biri kalbine hançer saplamış gibi... Senin onun için cayır cayır yanan kalbinin sesleri bile gelecek kulağına... Hep bu acı olacak içinde... Öyle acıyacak ki için, ölüm daha tatlı gelecek kulağına. Bir kitapta okumuştum, çok da doğruymuş "acı hissedilmeyi talep eder"...
Acı senin içine işleyecek. Öyle bir işleyecek ki acıyla bütünleşeceksin. Onun gözlerinde intihara kalkışacağın olacak. Sen tam ölecekken acı seni yaşatacak, zerresine kadar kendini tattırmak için.
Bir süre sonra ne olacak biliyor musun? Çok değil bir zaman sonra hissizleşeceksin. Senin ne kadar keyifli bir insan olduğunu bilirim. O içten gülüşlerin kaybolacak. Arayacaksın ama bulamayacaksın. Sonra aramaktan da vazgeçeceksin zaten. İnsanların nasıl bu kadar mutlu olabildiklerini sorgulayacaksın her zaman. Gülüşlerini kaybettikçe kelimelerini de öldüreceksin. Susacaksın. Sessizleşeceksin. Sükutun asilliğinden falan değil, konuşmayı beceremeyeceğinden susacaksın. Konuşursan sesin çatlayacak, kelimeler bir anlam ifade de etmeyecek. Konuşmak isteyeceğin an boğazına bir yumru oturacak, ses çıkarmayı geçtim nefes almakta bile zorlanacaksın.
Senin en sevdiğin mevsim yaz iken sonbaharı yaşayacaksın her mevsim. Hep ayazda kalacaksın. O soğukluk içine işleyecek. Sonra dolacaksın. İnsanlardan soğuyacaksın. O çok sevdiğin kalabalık -yalnızlığı sevmezsin bilirim- sana bir anlam ifade etmeyecek. Yedi milyarlık dünyada yalnız kalmaya alışacaksın.
Yavaş yavaş kendinden de nefret edeceksin. Geceleri seveceksin. Konuşabildiğin tek şey yıldızlar olacak belki. Sabah gözlerini açtığında hiç açmamış olmayı dileyeceksin. Ertesi sabaha gözlerini açmamak için dua edeceksin. Eriyeceksin günden güne. Şöyle bir kendine bakacaksın; "nasıl bu hale geldim?" diye soracak bir cevap bulamayacaksın.
Sonra mı? İnan ben de bilmiyorum. Benim gibi olacaksın belki. Boşlukta gibi yani. Yükseldikten sonda düşmeyi tercih edeceksin belki. Neden mi? Daha da yükseği boşluk, siyah işte. Kalkarsan ne tutunacakopk bir yerin var de basacak bir zemin.
Ben hangi mi durumdayım? Karanlığın içindeki maviyim ben. Bulursun belki beni. Belki gözlerimiz buluşur. Benim umudum bitmedi. Ben hala seni gözlüyorum.
Gelsen hepten seninim
Gelmesen gizliden gizliye yine seninim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatya Sapı
PuisiBen en çok gözlerini sevdim. Hani bir türlü benim gözlerimi bulamayan, İçinde beni barındırmayan, Kendini benden saklayan gözlerini... Yeşilleriyle ormanları kıskandıran, Bir nevi gökyüzü barındıran İçinde papatyalar gizleyen gözlerini... Ne za...