2 ; 4

1.2K 155 4
                                    

"Tamam Michael, neler hatırlıyorsun?" 40'lı yaşlardaki zayıf adam Michael'a döndü.

"Pek bir şey değil. Okula gittiğimi, geri geldiğimi ve yatağa yattığımı hatırlıyorum. Sonraki günde ise hastanene uyandım. Luke'la olan ilişkimizden de minik parçalar hatırlıyorum, ama bunlar sadece Luke'un bana anlattıkları."

"Tamam..." Terapist kafasını sallayarak notlar almaya devam etti.

"Neden hastanede olduğunun farkında mısın?"

"Evet... Bana araba kazası geçirdiğim söylendi." diye yanıtladı Michael.

Michael terapistinin odasındaki deri koltuğa iyice gömüldü ve onunla konuşmaya devam etti. Bu terapinin hatırlarını geri getirmesini ummaktan başka bir çaresi yoktu.

"Çok iyi." Adam gülümsedi. "Başka neler hatırlıyorsun?"

"Luke'un ilk kez beni sevdiğini söylediği günü hatırlıyorum."

"Neden bundan bahsetmiyorsun?"

"Tamam. Her şey..."

~Flashback~

"Hey, Luke." Michael, Luke'un yanına otururken hafifçe gülümsedi.

"Selam." dedi Luke iç çekerek.

"Sen iyi misin?" Michael devam etti. "Dün ben Melanie'yle takılırken sen oldukça üzgün görünüyordun."

"Evet, iyiyim." Luke yüzüne sahte olduğu belli olan bir gülümseme kondurunca Michael sıkıntıyla gözlerini devirdi.

"Dünyadaki en kötü yalancısın, Lucas. Şimdi bana neler olduğunu anlat."

"Hayır, o kadar da kötü değilim." Luke karşı çıktı. "Ayrıca bana Lucas deme."

"Benim, senin iyi olduğuna inanmamı mı bekliyorsun? Hem de seni ağlarken ya da dün üzgün olduğunu görmeme rağmen mi?"

"Tamam, tamam. Hiç iyi değilim."

"Neyin var peki?" Michael, Luke'a yaklaştı. Luke derin bir nefes aldı, "Seni ve Melanie'yi yanyana görmek beni üzüyor."

"Ne? Neden? Sana bir şey mi yaptı? Yoksa ondan mı hoşlanıyorsun? Ondan hoşlanmıyor olsan iyi olur. Yoksa onu benden mi kıskanıyorsun?"

"HAYIR!" Luke'un sesi istediğinden daha yüksek çıkmıştı.

"Peki, sakin ol. Yani o zaman seni ne üzüyor?"

"Ben Melanie'yi senden kıskanmıyorum... Seni ondan kıskanıyorum." Luke'un yanakları kızardı ve bakışlarını kucağına indirdi.

"Ne L-luke?"

"Özür dilerim." Luke dolmuş gözlerini Michael'ın zümrüt yeşili gözlerine dikti. "Düz olduğunu biliyorum ve Melanie'yle çıktığını da biliyorum ama lanet olsun Michael, seni seviyorum. Seni çok fazla seviyorum ve bunu engelleyemiyorum."

"L-luke ben-"

"Biliyorum, 'Ben düzüm Luke, üzgünüm!' diyeceksin." Luke hızla sırasından kalktı ve çantasını sırtına astı.

"Hayır! Luke!" Michael onun bileğinden tutup gitmesini engelledi. "Ben de seni seviyorum."

"Ne?"

Michael fısıldadı, "Seni seviyorum."

"Ne söylediğini bilmiyorsun." Luke şaşkınlıkla ona bakıyordu.

"Bir şey söyleme ve sadece, sadece buraya gel." Michael yavaşça Luke'a yaklaştı ve elini sarışın çocuğun beline yerleştirerek onu kendisine çekti. Luke ona yaslanınca gözlerini kapattı. Ve küçük bir saniye sonrasında dudakları birleşti. Michael'ın yumuşak dudakları, Luke'un ince dudakları üstünde hareket ederken Luke da ellerini onun boynuna doladı. Nefes almak için ayrıldıklarında Luke gülümsedi.

"Aman Tanrım."

"Evet." Michael kıkırdadı.

~Flashback sonu~

"...evet, aynen bu şekilde oldu." Michael gülümsedi. Terapist kafasını sallayıp notlar aldı. Sonra da kafasını kaldırıp odanın duvarındaki saate baktı.

"Şey, bugünlük süremizin sonuna geldi sanırım." Terapist ayağa kalkınca Michael da onu taklit etti. "Görüşürüz." Gülümsedi.

"Sonra görüşürüz." Michael da ona gülümsedi.

cry baby //muke {türkçe}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin