YAN ETKİM (DEVAM EDECEK)

6. BÖLÜM

"Seni bekleyemem sabaha kadar, hasta olabiliriz. Malum birileri sayesinde denize girdik."

Ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım;

Kapıda kalırsam ıslak olan üstümle sabaha kadar donardım burada. Kimseye gidemeyeceğimi anladığımda Savaş dengesizine rahatsızlık vermenin eğlenceli olacağını düşünüp kararsız adımlarla arabaya doğru ilerlemeye başladım.

* * * * *

Arabaya bindiğimde ısı farkından dolayı hemen gevşemeye başlayan vücudumla doğru bir karar verdiğime kendimi inandırmaya çalıştım, çünkü dışarısı ıslak kıyafetlerimle fazla soğuktu. Yanımdaki adama nasıl güvendiğimi bende tam kestiremiyordum, fakat denize düştüğümde beni kurtarmak için hiç düşünmeden suya atlamıştı. Sanırım bu benim için yeterli bir sebep eğer beni öldürme gibi bir planı olsaydı eline fırsat geçmişken bunu değerlendirirdi. Sapık olmadığını biliyordum, ama arabadaki sessizliği bozmak için onunla uğraşabilirim diye düşünmem bence çok kibarca.

"Seninle evine geliyor olmam sana güvendiğim anlamına gelmez. Bana bir şey yapmayacağını nereden bileceğim?" konuşmamın ardından tek kaşımı kaldırıp ona havalı bir bakış attım. Bakışlarını yoldan ayırıp bana bakan, yalnız bakmakla yetinmeyip süzen Savaş'la yerimden rahatsızca kıpırdandım. Bakışlarındaki alay birazdan tüm havamı yerle bir edeceğini mi gösteriyordu?

"Emin ol ki sana hiçbir şey yapmayacağım. Daha doğrusu yapamayacağım. Alınma ama, ya da alın umurumda değil, bücürlerle ilgilenmiyorum yani rahat olabilirsin." sırıtarak yola dönen Savaş'a içimden en hoş -olmayan- küfürlerimi saydırdım. Az önceki havam sanki Savaş'la ittifak kurmuş, özgüvenimi bozguna uğratmıştı. Onunla uğraşacaktım değil mi ben? Resmen beni ezip geçti birkaç cümlesiyle.

"Dedi kendini beğenmiş egoist takıntılı şey. Hem bende seninle ilgilenmiyorum yani rahat olabilirsin." diye tek nefeste alayla konuştum. Konuşmam yüzünden nefes almayı unutan ben derin bir nefes alıp kollarımı göğüsümün altında birleştirip koltuğa iyice yaslandım.

"Ne mutlu bana." diyen Savaş'a baktım; sırıtıyordu pislik şey. Onun sinir olması gerekiyordu, benim değil. Bozuk olan sinirlerimin iyiliği için onunla uğraşmak yerine yolu izlemeye başladım. Tekrar konuşupta benim sinirlerimi iyice yıpratmasına izin vermeme gerek yoktu.

Uzun bir sessizliğin ardından araba yavaşlamaya başladı. Geldiğimiz yere baktığımda buranın bir site olduğunu gördüm. Büyük villaların sıralandığı, fakat aralarında yüksek duvarların ve geniş mesafelerin bulunduğu son derece lüks bir siteydi.

Beyaz modern villaların bulunduğu sitede arabayla yavaşça ilerlerken lüks villalardan birinin bahçesine girdik ve Savaş nereden çıkardığını bilmediğim kumandayla bir tuşa bastı. Bastığı tuşun ardından önünde beklediğimiz garaj kapısı sessiz bir şekilde açılmaya başladı. Pahalı arabasını park edip inen Savaş'la bende hareket ettim ve kapıyı açıp kendimi dışarı attım. Sadece kapıyı bu sefer biraz daha yavaş kapatmıştım. Lunaparktaki gibi sert kapatıp laf yememe gerek yoktu.

Garajın kapısını uzaktan kumandayla kapatan Savaş aynı işlemi arabası içinde yaptı. Garaj büyük ve loş bir ışıkla aydınlanıyordu. birkaç eşya ve herhalde lazım olacağını düşündüğü ıvır zıvır dışında bir şey yoktu. Garajın arkasına doğru ilerleyen Savaş'ı takip ettim ve garajın çıkış kapısına geldiğimizi kendimi arka bahçede bulunca anladım. Ön bahçeden sadece villa ve garaj gözüküyordu, sadece zengin ve gösterişli bir villa gibiydi, fakat arka bahçe tek kelimeyle 'MUHTEŞEMDİ'. Arka tarafta garaja göre sol tarafta büyük bir havuz, havuzun biraz ilerisinde bahçe koltuk takımı ve garaja yakın yerde ise gayet rahat gözüken iki kişilik salıncak vardı. En beğendiğim şeyse bahçenin tam bir yeşillik harikası olmasıydı. Yüksek duvarlar, sarmaşık ve ağaçların arkasına saklanmış güzel bir görüntü sağlamıştı. Zemin zaten yemyeşildi, havuzun önündeki güvenlik için olan kısa cama kadar ulaşan bir yeşillikti. Havuzun önündeki ve kısa camın arkasındaki küçük ağaçsa beton zemine aykırı olarak durması etkileyiciydi. Büyüyen ağacı kesmek yerine üstündeki duvarda yuvarlak bir biçimde delik açılması arka bahçeye hoş bir görüntü veriyordu.