Chepter 1

7.4K 285 198
                                    

Heyecanla odamda adımlamaya başladım. Boğazım kurumuştu resmen.

Onca mesajı nasıl attım hala şaşıyordum. Ama pişman değildim. Onu seviyordum ve attığım mesajlar beni rahatsız etmiyordu.

Yinede o Harry Styles'dı.

Beni bulursa, o mesajları atan beni bulursa ne yapacağı meçhuldür. Yeri geldiğinde çok korkutucu olabiliyordu. Ama umrumda degildi. Onu istiyordum. Ve ben istediği mi alırdım.

Son kez mesajımıda attım ve telefonumu yatağıma atıp giyinmeye başladım. Onun gözleri gibi zümrüt yeşili bir gömlek ve beyaz dar paça kot giydim. Gri, üzerinde halkaları olan kemerimide taktıktan sonra üzerime krem rengi ceketimi alarak mutfağımı geçtim.

Evim, 12'inci katta yeni dizayn bir apartmandı. Her neyse. Hızlıca ayakkabılarımı giyip binadan çıkıp asansörle eksi kata inip arabama bindim. Mini Coupar'ım. Annemin stajyerlik hediyesi.

Hızlıca sürerken üst dudağımı dişliyordum. Beni bulamazdı. Evet. Ben onun asistanıydım. Her işini ben kontrol edip yönetiyordum. Haberim olurdu ve kendimi kurtarırdım. Zekiydim ve kurnazdım. Ve, Onun için yapamayacağım hiç bir şey yoktu.

▫️▪️▫️▪️▫️▪️▫️▪️▫️▪️▫️▪️

Bay Styles'in apartmanına yaklaştığımda binanın otopark girişini girip arabayı park ettim ve asansöre binerek 31'inci kata bastım.

İstediğim kata geldigimde indim ve  cebimdeki anahtarla eve girdim. Evide kendi gibi ferah ve taze bir esinti gibi kokuyordu.

Anahtarı cebime geri koydum ve ceketimi çıkartıp port mantoya astım. Holden ilerleyerek salona geldim ve direkt mutfağa girdim.

Dolabı açarak gerekli malzemeleri çıkardım ve masayı hazırlamaya başladım.

35 dakika sonra...

İşaret parmağımı dudağıma vurdum ve peynir kapını alarak yerine yerleştirmek için dolap kapağını açtım. Peyniri yerleştirip dolabın kapağını kapattım ve, korkuyla yerimden sıçradım.

"Huh! Beni korkuttunuz.."

"Affedersin.." Sesine bile tapabilirken bana 'prensesim' diyeceği zamanı iple çekiyordum.

Gülümsediğinde yüzündeki çukurlara baktım ve hayranlıkla gülümsedim. Onunda gülümsediğini gördüğümde şapşallığımı fark edip kafamı salladım ve kahvaltı masasını gösterdim.

"Kahvaltı hazır efendim. Günlük programınızıda mailinize attım.." Aslında dün gece hepsini yapmıştım. Ona o mesajları yazarken. Tabi o mesajları atarken tek elimi kullanıyordum..

"Teşekkürler Louis.." Huh! Sesinin boguklugu yetmiyormuş gibi bide heceyi uzatıyor. Tanrım..

"Önemli degil efendim.." Yanımdan geçti ve masanın başına oturdu. Yutkundum ve banyoyu gitmek için izin istedim.

Başını salladı telefonundan maillerine bakmaya başladı. Alt kattaki misafir banyosuna girdim ve telefonumdan ikinci hattımın mesaj kutusuna geldim.

Babacık: Hiç sabah ereksiyonuna sahip oluyor musun babacık? Keşke uyandığın yatağında olup ereksiyonunla ilgilenebilsem. Seni yatakta geriye yatırsam ve 'ben ilgilene bilir miyim babacığım' desem ve sende küçük bedenimi kendi heybetli bedeninin üstüne alıp 'yeteneklerini göster minik prensesim' desen. Şımarıkça sırıtıp bedenimi aşağı çekiyorum ve tenine benden daha yakın oldukları için deli gibi kıskandığım dövmelerini öperek kasıklarına geliyorum ve yeşillerine bakıyorum. Bana hayranlıkla bakıyorsun. Oysa tapılacak bir ilah olan sensin. İki parmağımla baksırını tutuyorum ve yavaşça aşağı çekerek seni serbest bırakıyorum. Uzun aletini elime alıp ileri geri yapmaya başlıyorum ve adımı inlemeni sağlıyorum. 'Prenses..' Daha fazla dayanamayacağını anlayıp aletinin başını dudaklarımın arasına alıp hafifçe emiyorum büyük ellerinin saçlarımı bulmasını sağlıyorum.

Babacık: Aletinin başını dudaklarımdan ayırıp dilimi oldukça büyük olan uzunluğunda boylu boyunca gezdiriyorum. İnleyip başımı ereksiyonuna bastırıyorsun ve hepsini ağzıma almamı emrediyorsun. Sana itaat ediyorum ve aletine ağzımda git-gel yapıyorum. İnlemelerin artıyor ve sonunda ağzıma geliyorsun. Seni ziyan etmiyorum ve bütün menini yutuyorum. Yatakta doğruluyorsun ve benide koltuk altlarımdan tutup tam olarak kucağına alıyorsun ve dudağımın kenarında olan menilerini parmağınla alıp yalamamı sağlıyorsun ve tamamen yüzümü temizleyince dudaklarımı yumuşakça öpüp 'seni seviyorum güzelim' diyorsun.

Babacık: Bi gün bunlar olucak babacık! :)

Telefonumu cebime tıktım ve altıma baktım. Eh ne kadar sertleştiğimi hissetsemde pantolonumdan belli olucak kadar degildi. Rahatça nefes verdim. Banyodan çıktım ve mutfağa yöneldim..

Masaya geldim ve hala telefonuna bakarken buldum onu. "Bay Styles.."

Kafasını kaldırdı ve sertçe yutkundu. Başımı yana eğdim. "İyi misiniz?"

Telefonunu elinin arasına alıp sıkmaya başlayınca biraz ilerimi gittim diye düşündüm..

"O bücürü bulmalıyım..."

"Ne dediniz?" Tırnaklarımı avucuma bastırdım ve yutkundum.

"O velet.." Ayağa kalktı ve üst kata ilerlerken telefonunu göğsüme bastırarak elime almamı sağladı.

Yukarı çıkarken sesini yükselterek sertçe yutkunmamı sağladı. "Son mesajlara bak. Ve bana o sözleri yazanı bul. Otoparka in ve beni bay Lane'le birlikte arabada bekle."

Ne!

"Ne?"

"Dediğimi yap!"

Telefonu elimlede sıktım ve hızla ceketimi alarak binadan ayrıldım. Asansöre bindiğimde kara kara düşünüyordum. Ne yapıcaktım? Telefonumda iki hat vardı. Biri benim üzerime biride annemin üzerineydi. Eğer annemin üzerine olan hattan ona yazdığım şeyleri öğrenirse, elinde sonunda benim yaptığımı anlardı. Anlarsa hem beni kovardı, hemde.. Bilemiyorum. Beni kovmasına göz yumamazdım. Onu seviyordum..

Asansör son kat olan otoparka geldiğinde ayağımı beton zemine bastım ve Audi i8 marka arabaya ilerledim. "Günaydın Louis.."

Yorgunca gülümsedim. "Aydın gibi bay Lane." Bay Lane arabadan indi ve sırtını kapısına yaslandı. "Bi sorun var gibi.. hm?"

Başımı kıkırdayarak olumsuz anlamda salladım. "Hayatımda bu kadar güzel bir günüm olmamıştı bay Lane.."

O da kıkırdadı. "Saat daha 08:30 Louis.."

"Kesinlikle."

Sonuçta babacık şuan benim yüzümden -ve belkide beni düşünerek- kendine dokunuyor..

Haksızlık... Ben yaptıysam, ben düzeltmeliydim... Dudak büzdüm.

➖➖➖➖➖➖➖


Okdngz içn tşk.

Hello Daddy!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin