Dudağımı ıslattım. Şu toplantı işini halletmeliydim.
Rehberden bay Coverage'nin asistanını aradım.
Üçüncü çalışta açıldı.
"Alo bay Coverage'nin asistanı Marc Vood."
Gelen ince ve sahibinin orta yaşlı olduğu belli olan sesle boğazımı temizledim.
"Merhaba. Ben bay Styles'in asistanı Louis Tomlinson. Size toplantı hakkında ani bir bilgi verecektim."
"Tabi bay Tomlinson. Sizi dinliyorum. Bir sorun mu vardı."
"Üzülerek toplantıyı iptal etmek zorundayım bayan Vood."
"Ah, bizde şirketinize yakın bir yerde olduğumuz için daha yeni yola çıkmıştık." Güzel. En azından sinirlenmediler. Toparlamam zor olmaz.
"Bunu telafi etmek istiyoruz. Bay Styles ailevi bir sorundan dolayı toplantıyı iptal ettiği için sizede ailesine özel bir restorantta akşam yemeği öneriyor. Tabi sizin içinde uygunsa. Size karşı mahcubuz inanın."
Diğer taraftan bi kaç hışırtı duyuldu. Sanırım bay Coverage'ye soruyordu.
"Bizim için uygun bay Tomlinson. Bilgileri yollarsanız seviniriz. Ve bay Covarage bay Styles'e iyi dileklerini sunuyor. Umarız kötü bir durum yoktur."
Rahat bir nefes verdim. "Teşekkürler bayan Vood. Gerçekten anlayışınız için minnettarım. Bilgileri size mail olarak atacağım. Bay Coverage'ye ve size iyi günler dilerim.."
"İyi günler bay Tomlinson." Telefonu kapattım ve içeri geçtim. Ne diye balkonda konuştuysam. Üşümüşüm.
Odamdan bay Styles'in odasının kapısını tıklattım. Ses gelmemişti. Sanırım lavaboda...
30 dakika sonra...
İlk asistanlık baş vurusunu yapan kişiyle telefonla konuştuktan sonra mesajlar bölümüne geldim. Az önce Naill'dan mesaj gelmişti.
SarıÖrdek: Lou bu akşam bowling oynamaya ne dersin?
Dudak büzdüm. Belki stres atmak için güzel olabilirdi.
Louise: Olabilir. Kimler var?
Hızlıca cevap verdi.
SarıÖrdek: Jack, Zack, Luke, ally, Jessica. Ve sen *kalp* ben.
Göz devirdim.
Louise: Sanırım hayır diyeceğim.
SarıÖrdek: Lou.. Lütfen.. *Üzgün emoji*
Of'ladım.
Louise: Yeri ve saati mesaj at.
Saniyesinde mesaj geldi.
SarıÖrdek: Tamamdır. *gülümseyen emoji*
Telefonumu cebime attığım sırada kapı hızla açıldı. Hemen ayağa kalktım. "Um... iyi misiniz bay Styles?"
Cevap vermeden odasına girince bende arkasından girdim. "Mesaj atan kişiyi bulmak için ne yapabiliriz?" Boğuk aksanlı sesini kullanarak yerine oturdu.
Alt dudağımı ısırıp kafamı yukarı kaldırdım. Düşünce pozisyonu.
"Bilinmeyen numaraları sorma hattını araya biliriz."
Önündeki koltuğu işaret etti. Soldakine oturdum. "Ara."
Tek kaşımı kaldırdım. "Neyi?"
İki işaret parmağıyla alnını ovaladı. "Bilinmeyen numara bulma mı ne her haltsa onu işte!" Aniden sesinin desibelini arttırmasıyla, irkildim ve başımı salladım.
Telefonumu çıkardım ve gerekli numarayı tuşladım.
(Y/N: "Bunlarında bi 118 80'i vardır herhalde..")
Bi kaç çalıştan sonra beklemeye alındım.
"Ne oldu?"
Kafamı sağa döndürüp "Ne ne oldu?" Dedim.
"Bügün senin saflık günün mü?"
Kaşlarımı çattım. "Beklemeye alındığımı anlamanız zor olmaz sanıyordum. Başka bişey sordunuz sandım."
Aynı şekilde kaşlarını çattı. "Ne dediğine dikkat et Louis.." Deyip arkasına yaslandı. Ayağa kalktım. Telefonu hoparlöre verdim.
"Tüm danışmanlarımız başka müşterilerimizle konuşmaktadır. Beklediğiniz için teşekkür ederiz." Düz bir sesle kadının söylediği sözle, telefonu kapattım.
"Ben sizin günlük programınız ilgilenirim. Onları düzenler ve gerekliyse katılırım. Ne var ki telefonunuza gelen sexting mesajları pekde umrumda degil. Şimdi başka bişey yoksa.." Başımı salladım ve arkamı dönüp odadan çıktım. Sinirlenmiş ve üzülmüştüm. Ben zaten onun için her şeyin en iyisini yapmaya çalışıyordum. Ama o zıt gibi sanki sert emirleri sayesinde yaptırıyormuş havası yaşıyordu. Böyle olması bile bana kötü gelmiyordu. Gerçekten doğruydu, birine aşık olduğunuzda beyniniz o kişinin kusurlarını gizler ve gözünüze mükemmel görünmesini sağlarmış.
Tüm bu düşüncelerim arasında telefonum çalınca sinirle açtım ve sertçe konuştum.
"Bi rahat bırakın ya! Of!" Karşıdan bi kaç saniye ses gelmeyince telefonun ekranına baktım. Tanımadığım bir numaraydı. Siktir! Kim bilir kim di!?
Daha sakin bir sesle konuştum. "Alo.. kimse varmı?"
"Ş-şey Afedersiniz ben... özel asistanlık için aramıştım..." Hasiktir! İnce bir sesi vardı ama erkek olduğu belliydi.
"Oh! Ben başka bişeye sinirlenince size çattım. Affedin." Bir kaç hışırtı çıktı.
"Um.. Önemli değil bay Tomlinson. Ben Zayn.. Malik.." Konuşurken gülümsediğini hissederken soy adını söylemekte çekinmişti, sanırım...
"Merhaba bay Malik. Telefondan mı görüşmek istersiniz yoksa yarın için görüşme ayarlayalım mı?" Yeniden hışırdamalar başladı. Yanında biriyle mi konuşuyordu?
"Şey bay Tomlinson saat daha erken belkide bu gün halledebiliriz..." Hiç çekicek halim yoktu. Yarın en iyisiydi.
Tam ağzıma açacaktım ki bay Styles odasından çıktı. Dogruldum ve daha canlı bir sesle konuştum."Güzel fikir bay Malik. Başbaşa bir öğle yemeğine dersiniz?"
Bay Styles'la göz temasını kesmeyerek gülümsedim... "Um.. güzel fikir bay Tomlinson. Ama sizi nasıl tanıyacağım?"
"Siz bana kendinizden bahsedin yeter bay Malik. Tanıyacagıma eminim."
Hafifçe öksürük sesi geldi. "Şey ben esmer tenli ve siyah saçlıyım sonra um.."
"Bu kadar yeterli bay Malik. Mesaj atacağım yere gerekli saatte gelirseniz iyi olur." Esmer ha...
"Pekala bay Tomlinson." Telefonu kapadım ve cebime koydum. Arkama yaslandım. "Bir işi daha halletme yolundayım efendim.."
Masama adımladı ve önündeki koltuklardan birine oturdu. "Louis.." Huh! Özür gelsin babacık. Başını yana çevirip gözlerime baktı. "Bana kahve getir."
"Huh."
Sırtını koltuğa yasladı ve başını geriye attı. Gözlerini kapadı. "Kahve. Nasıl sevdiğimi biliyorsun. Çabuk olsun."
➖➖➖➖➖
Okdngz içn tşk. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hello Daddy!
FanfictionBilenmeyen numara: Selam babacık! Babacık: Ne? Babacık: Sen kimsin bu saatte!? .... Louis Harry'yi farklı biri olarak babacığı yapıyor ve bundan asla pişman olmayacağını öne sürüyor. Harry'nin onun yerine sanal birine aşık olması daha iyi gibi (!)...