4171. Kelime. He yo... Pekala yine, yine, yine uzun bir süre. Ama genel olarak yazma isteğim köreliyor gibi. Herşeye olduğu gibi. Bir süredir kendimi zorlayarak da olsa yazmaya çalışyordum. Ama yine de beğenmek bir yana dursun 'idare eder' bile diyemiyordum. Bu yüzden sildiğim cok oldu. Ve sonuç olarak bu akşam, -kaçta başladım bilmiyorum gerçekten ama ekrana bakmaktan başım ağrıyor.- sonunda içimde oluşan heyecan ve ilhamla yazmaya başladım. Ve sanırım en büyük geçiş bölümünü yazdım. Ve... İşte!
Dip Not: Bir aydan fazla olduğunu biliyorum ama kendimi zorlayarak hikayeye sogumak istemiyorum. Özur dilerim, Tekrar,
İYİ OKUMALAR! ;)(;
➖➖➖➖➖➖➖
Troy: Günaydın babacık,
Troy: Umarım iyisindir.
"Lou, neden yemiyorsun?"
Kafamı telefondan kaldırıp Zayn'e baktım. "İştahım yok, Zayn." Dedim kısık bir sesle. Boğazım kurumuştu.
Önümdeki ılımış çayımdan büyük bir yudum aldım.
Styles hala bişey yazmamıştı. Gerçi bu kadar erken kalkmayacagını biliyordum ama, yine de belki bana anlatmıyorsa Troy'a anlatır diye düşündüm.
Sahi, belki de işler karışmadan Troy'u ona tanıtmam lazımdı...
Belki yılbaşından sonra, kesinlikle. Ona yalan söylediğimi anladığında, herşey daha kötü olabilir. Bu yüzden benden duymalı.
"Pekala, bay Styles'le mi ilgili?"
Ne?
"Ne?" Zayn çatalını yeşil zeytine batırıp ağzına attı.
"Bay Styles ile kavga falan mı ettiniz? O yüzden mi iştahın yok diyorum."
Başımı sağa sola salladım. "Hayır, tabii ki hayır. Kavga etmedik. Hem bir kavga için neden iştahım kesilsin. O sadece benim patronum Zayn."
Yüzmü buruşturmamak için zor durdur. Ne yalancıyım ama!
Başını salladı dalga geçer gibi. "Evet, tabi sadece patronun, mesajlaştığın ve takıntılı olduğun patronun."
Gözlerim sınırları zorlayacak derecede açılıp kocaman olurken nefesim bogazımda kaldı bir an.
Biliyor muydu? Nasıl? Hayır hayır! Bilemezd-- siktir! Telefonları takas ettiğimiz gün... Anlamış.
Dumanı hala yukarı doğru tüten çayından küçük bir yudum aldı. "Anlamayacak kadar aptal değilim, Louis. Haraketlerin, bakışların, bakışları."
Ha, ha? Ha, ha!
Yani onun için sorun değil mi? Hadi ama! Babam yaşındaki adama takık olmamı umursamıyor mu?!
"Aa- yani bu--"
"Senin hayatın Lou, benim için-elbette sorun yok."
"Yani bu sana göre normal mi?"
"Hayır. Ama olağan. Hem ne olmuş ki aranızda yaş varsa?"
Rahatlayarak nefes verdim. Pekala beklediğim tepki böyle olmasada şuan cidden rahatlamış durumdaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hello Daddy!
FanfictionBilenmeyen numara: Selam babacık! Babacık: Ne? Babacık: Sen kimsin bu saatte!? .... Louis Harry'yi farklı biri olarak babacığı yapıyor ve bundan asla pişman olmayacağını öne sürüyor. Harry'nin onun yerine sanal birine aşık olması daha iyi gibi (!)...