"Sakin olur musun."Ağzıma tıktığım çikolatalı ekmek parçasını yutup, çay kupamdan büyük bir yudum aldım.
"Sakinim ben." Dedim.
Tek kaşını kaldırdı Ev Arkadaşım. "Nedense acelen var gibi?" Diye mırıldandı.
"Ne alaka şimdi? Sadece kızarmış ekmeğe bayılıyorum." Dedim, yeni bir dilim alıp yumuşak süzme peynirden sürdüm.
"Aklımda tutarım." Diye mırıldandı, elleri çay kupasını kavrarken.
Gözlerim irileşti. "Tutma ya, alıştırma beni kahvaltılarına. Sonra eksiklik hissediyorum."
"Yemek yapmayı seviyorum, eksik hissetmezsin merak etme."
Tek kaşımı kaldırdım. "Ya gidersen?" Diye sordum.
Boşluğa diktiği gözlerini, gözlerime çevirdi. "Seni asla bırakmam dostum."
➖➖➖
Saat 9.20 de Bay Sheldon ile toplantı, saat 10.25 de Bay Clinton ile kısa görüşme, saat 12.35 de Bayan Owens ile öğle yemeği, saat 1.45 de Bay Klaus ile uzun soluklu toplantı, saat 3.30 da Bay Sampio ile görüşme, saat 5.25 de Bayan Hill ile kısa görüşme.
"Off."
Deyip kendimi koltuğuma attığımda Jack son dosyaları da önüme bırakıyordu.
"Söyler misin neden bugün nefes almaya bile vaktimiz yoktu?" Diyerek Jack'e baktığımda da, bu hafta da koyu yeşil yaptığını gördüm kahverenği saçlarını. Gökkuşağını mı örnek alıyor bu çocuk?
"Son iki haftanın en yoğun programı bugündü Lou. Unutma, Styles'ın programını sen yapıyorsun." Mavi dosları göğsüne bastırıp, kırmızı olanı masama bıraktı.
Mavi üzerine beyaz çizgili pantolon askımı çekiştirip tekrar, "Off." dedim.
"Fazla zeki bişey olmadığım ortaya çıktı, yorgunum! Ve bugün işim vardı."
Omuzlarını indirip kaldırdı. "Senin adına üzüldüm, eve gidince ilk işim sıcak çikolatamla birlikte koltuğuma gömülmek olacak." Gülümseyen yüzüne dudaklarımı uzattım.
"Git şurdan yeşil kafalı şey."
Ona takıldığımı bildiği için umursamadan gülümsedi ve odadan çıktı. Hah, gökkuşağı özentisi.
Önümde ki son dosyayı da alıp ayağa kalktım ve kırmızı dar tişörtümün eteklerini düzelttim.
Saçlarım umarım kabarmamıştır.
Kapısını çalıp beklemeden içeri daldığımda bu huyumdan nefret ettiğini aklıma geldi. Aman, şu yorgunlukla hiç ona takamayacağım.
Camın önünde durmuş manzaraya bakarken telefonla konuşuyordu. Gözlerim mat siyah renginde ki botlarından, siyah üzerine koyu kırmızı çizgili pantolununu buldu, ve en sonunda uzun bacaklarını bitirip kalçalarını süzmeye başladım. Kesinlikle şekilli ve ellemelik bir kalçası vardı. Eh, benim ki kadar olmasada.
"-kesinlikle o şekilde istiyorum ve beyaz değil kırmızı olacak." Neyden bahsettiğini anlamadığım konuşmasını bitirdiğinde önüne dönmüştü ki, bunu görüş alanımdan çıkan kalçalarından anca anlayabilmiştim. Agh, yakalanmak.
"Uh." Diyip dosyayı havaya kaldırdım. "Günün son işi!"
İnanmaz bir bakış atıp uzun bacaklarını masasına yöneltti ve her gülüşünde olduğu gibi beni büyüledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hello Daddy!
FanfictionBilenmeyen numara: Selam babacık! Babacık: Ne? Babacık: Sen kimsin bu saatte!? .... Louis Harry'yi farklı biri olarak babacığı yapıyor ve bundan asla pişman olmayacağını öne sürüyor. Harry'nin onun yerine sanal birine aşık olması daha iyi gibi (!)...