Part 10 : Gökkuşağı çok uzakta olmamalı

32 1 0
                                    

Kalp atışları gitgide yavaşlıyordu. Bunu bütün hücreleriyle hissediyor, sonu gelmiş gibi gökyüzüne son kez bakıyordu. Daniel gözlerini sadece açabiliyordu. Ne etrafındaki polisler, ne aldığı yaralar. Uyandı, neredeyim ben dercesine hareketler yapıyordu. Tabii polislerin İngilizce bilmemesiyle de iletişm kopukluğu vardı. Polisler onun saldırgan bir tavır tutacağını zannedip yeniden atağa geçtiler. Daniel tekrar bayılmıştı. Gözlerini tekrar açtığında, İngilizce konuşan bir adam odadaydı ve başka kimse yoktu. "Sonunda uyandın delikanlı." diye söze girdi takım elbisesiyle çok şık duran bu adam. "Fas yasalarına aykırı olarak,kimliksiz ve pasaportsuz kaçak giriş yaptığın tespit edildi. Mahkemeye çıkarılacaksın büyük ihtimalle sınır dışı edilirsin." dedi. Daniel o kadar bitkindi ki, adamın söyledikleri onu pek etkilememişti. Dudaklarından tek bir soru döküldü, "Nereye gideceğim?" Yanıtını da hemen aldı, "Fas dışında nereye olursa olsun." Daniel sıkıntıya girmişti, hem parası bitmiş, hem de zorlukla geldiği Fas yolculuğu bitmek üzereydi. İngilizce bilen adam odadan çıktı ve Daniel tek başına odada kaldı. Bir çeşit hapishane olduğunu düşündü, odada tek bir pencere ve parmaklıklar vardı, pencere kapatılmıştı ama odada sadece çok ufak havalandırma delikleri vardı. Daniel umutsuzca beklemeye başladı, yaşadığı bütün anılar gözünün önünden geçiyordu.

Frank Malone, Fas'taki işlerini bitirmiş dönüş yolculuğu için hazırlanmaya başlamıştı. Gemisini kontrol etmek için limana yönelmişti. Hızlı adımlarla gemiye giderken , yolda hızla yürüyen bir adam Frank Malone'un eline bir mektup tutuşturdu. Frank Malone ne olduğunu anlamadı, daha sonra mektupu açmak istedi. Mektup North Carolina'dan çok güvendiği bir arkadaşından geliyordu. Şu satırlardan ibaretti; "Frank, senin gelmeni bekleyen sert bir polis memuru var. Olayın ne olduğunu bilmiyorum ama bu kadar sert ve kararlı bekleyen bir adamla senin yolun iyilik için kesilmez. Lütfen buraya geldiğinde bunu bilincinde ol ve gerekirse kaç." 

Daniel uyuyakalmıştı, uyandığında odada bulunan isim onu bir anda mutluluktan uçurmuştu. Ellerindeki zincirleri bir an unutarak ayağa kalkmaya çalıştı ama başaramadı, daha sonra kapıdaki polisi gördü ve yerine oturdu. Luis Barnes karşısındaydı, ona bütün olanları anlattı, ve kurtulamazsa sınır dışı edileceğini söyledi. Luis Barnes, kurtulması için bir yolun olduğunu söyledi. Bu yolun kesin çözüm olduğunu anlattı. Plana göre, Luis Barnes Tom'u yani Daniel'ı evlat olarak edinecek ve İspanya vatandaşlığı çıkaracaktı. Daha sonra beraber İspanya'ya gideceklerdi. Daniel başlarda karşı çıktığı evlat edinme işine mecburen sıcak baktı, hatta minnettarlık duyuyordu. Luis Barnes işlemler için ayrıldı. Kurtulma ümidi ne güzel şeydi, özgürlüğü çok özlemişti ama sadece 1 gün bu odada kalmıştı. Luis Barnes gitmiş, ama geri gelmemişti aradan 1 hafta geçti. İnanılmaz bir tutsaklık, özgürlük ihtiyacı duymuş. Hatta artık onu Luis Barnes'ın da kurtaramayacağını biliyordu. Ama bütün bu olumsuzluklar 11 Kasım 1995'de son buldu. Luis Barnes elinde belgelerle geldi, Daniel'a hepsini imzalattı. Daha sonra odadan dışarı çıktı. Daniel için yeniden bekleme saatleriydi. Ertesi gün tekrar geldiğinde, elinde bir kimlik olan Luis Barnes, Daniel'ı uykusundayken arabasına taşıtmıştı. Beraber yola çıkmak için hazırlardı. Daniel uyandığında, yeniden özgür olduğunu anladı ve mutluluk katsayıları üst düzeye gelmişti. Luis Barnes Daniel'ın uyandığını görünce, hafif bir gülümsemeyle karşıladı. Şimdi yolculuk zamanıydı ve İspanya'ya doğru gideceklerdi. Daniel her ne kadar Luis Barnes tarafından evlat edinilmişse de yolculuğuna yeniden tek devam edeceğini biliyordu.

The Last StepsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin