Merhabalar,
Hikayeyi bir nedenden dolayısıyla kaldırmıştım şimdi tekrar bölümleri tek tek yayınlayacağım. Bölümler hazır zaten, yayınladıkça final bölümünü de yazıp bitireceğim ilginiz için teşekkürler. Unutmadan; Hikaye harika seriden uygulanarak Larry'e çevrilmiştir. Kafa karışıklığı olmasın
Hikaye SMUT ağırlıklıdır. Bu nedenle okumak istemeyenleri şimdiden uyarayım.
İyi okumalar!
.
-Harry
Dokuz aylık stajyerlik sürem boyunca yeri doldurulamaz biri olmuştum ve kesinlikle 'sağ kol' olmayı planlıyordum.
Babam, "Bir işi almak için en başından başlamalısın." demişti. "Ünlü şirketlerin CEO'larının sen olmadan yaşayamayacağı kişi ol. Sağ kolları ol. Böylece diplomanı aldığın saniyede seni havada kapacaklardır."
Evet, yeri doldurulamaz biri olmuştum. Ancak bu hikaye de olaylar öyle gelişiyor ki çoğu zaman o kahrolası suratı tokatlamak isteyen bir sağ kol oluveriyordum.
Patronum, Louis Tomlinson.
Kapanan gözlerimi umursamadan huzursuzca saatime baktım, sekiz yirmi. Sıkıntıyla ofladım, geç kalmıştım. Stajyerlik sürem boyunca geç kalmayı alışkanlık haline getiren biri olmamıştım. Gece yatmadan önce alarmın pilini değiştirmeyi unutmuş olmasaydım her zaman olduğu gibi bekleme salonunda duruyor ve Bay Tomlinson'ı karşılıyor olurdum. Fakat şimdi bunu düşünecek zamanım yoktu. Garsondan kahveyi aldığım gibi hızlı adımlarla Bay Tomlinson'un odasına koştum. Evet, koştum çünkü bu sabah ihtiyaç duyduğum son şey huysuz bir Tomlinson'du.
Kendi odasının bekleme salonu vazifesi gören ofisimin kapı aralığında dikiliyordu. Dağılmış kıvırcıklarımı düzelttim, gülümsedim ve ona her zamanki karşılığımı verdim.
"Günaydın Bay Tomlinson." ve karşılığında her zamanki gibi kafasını kısaca sallayarak geçiştirmesini umdum.
Fakat onu atlatmaya çalıştığımda hamurdandı, "Gerçekten 'Günaydın' mı Styles? Kendi küçük dünyanızda şu anda saat kaç?"
Somurttum ve gözlerimi kaçırdım. "Talihsiz bir sabah geçirdim. Bir daha olmaz." dedim. Sesim titremeden çıktığı için kendimi içten içe tebrik ettim. Daha önce hiç geç kalmamıştım, bir kere bile, fakat o ilk kez geç kalışımı bir mesele haline getirmişti. Soğumuş kahvesini ona verip vermemek arasında gidip geldim.
Düşüncelerimi okumuş gibi elimden soğumuş kahveyi aldı ve yanındaki çöp kovasına attı. Tanrım!"'Talihsiz bir sabah' bile olsa sekizde burada olmayı başaramaz mıydın?"
Başımı kaldırıp ona baktım. Beni kışkırtıyor, göğsünün üstünde kollarını birleştirmiş bana bakıyordu ve hepsi, yarım saat geciktiğim içindi. Koyu renk takım elbisesinin omuzlarında gerildiği yöne doğru bakmamak için oldukça bilinçli bir şekilde gözlerimi kaçırdım. Alt bölgemdeki sızıyı hissedebiliyordum. Bu adam benim ergen çocuklar gibi olmamı sağlıyordu ve bu sinir bozucuydu. Onunla çalıştığım ilk iki ayda birlikte katıldığımız konferans için kaldığımız otelin spor salonunu ziyaret etmek gibi bir hata yapmış ve içeri girdiğimde onu koşu bandının yanında terli ve yarı çıplak bir şekilde bulmuştum.
Herhangi bir erkek modelin sahip olmak için öldürebileceği bir yüze sahipti.
Ve gözleri... Keskin yüz hattıyla gözleri, gökyüzü mavisiydi. Onu hem masum hem de bir taşı bile ortadan ikiye ayırabilecek kadar seksi gösteriyordu.
İnanılmaz saçları vardı. Az önce sevişmiş gibi. Dağınık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beautiful Bitch || Larry Stylinson.
FanfictionNefreti ve cinsel çekimi aynı anda hisseden iki çift. Duydukları açlık bir ihtiyaca dönüştüğünde, İki bilinmeyen denklem olan X ve Y'i bulma vaktidir... (BoyxBoy) \/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\/\//\/\/\/\/\/ Hikaye smut! Ve arsız diyologlar içer...